J. Edgar: Saðcý, zeki ve sapkýn
06 Mart 2012 09:16 / 1677 kez okundu!
Clint Eastwood yönettiði son filmi “J. Edgar” ile Amerikan yakýn tarihinden tartýþmaya açýk bir karakteri anlatýyor. 48 yýl boyu FBI gibi önemli bir kurumu tek baþýna denilebilecek hakimiyetle yönetmiþ olan J. Edgar Hoover’ýn kariyerini ve özel hayatýný anlatýrken, Eastwood kurumlara duyduðu güvensizliði bir kez daha vurguluyor. Güvenlikten sorumlu bir kurumun istendikten sonra bireylerin güvenliðini ne kadar tehdit edebilecek hale dönüþtürülebileceðini içeriden bakýþ ile sunuyor.
---------------------------------------------------------------------------
J. EDGAR
YÖNETMEN: CLINT EASTWOOD
OYUNCULAR: LEONARDO DICAPRIO, ARMIN HAMMER, NAOMI WATTS, JUDI DENCH
Leonardo DiCaprio’nun canlandýrdýðý Edgar özel yaþamýnda anne baðýmlýsý, eþ cinsel kimliðinden öte yalnýz bir insan. Tüm hýrsý mesleðinde yükselmeye, iktidar sahibi olmaya yönlenmiþ. Hoover suçlularýn yakalanmasýnda bu gün için standart olan parmak izi kaydý, suç mahalli ipuçlarýnýn korunmasý, kriminal laboratuvarlarýn kurulmasý gibi unsurlarýn kurumlaþmasýný saðlayan bir beyin. Federal büronun politik baskýlardan uzak kalmasý için bir çok karar aldýrýr. Analitik olduðu kadar tehlikeli bir beyin. Amerikan baþkanlarý dahil binlerce kiþinin açýklarý ve özel yaþamlarý üzerine dosyalar hazýrlatýr. Tabi ki gerektiðinde kullanmak üzere…
Annesi vefat edene kadar onunla birlikte yaþayan Edgar, kendi ölümüne kadar da iþ arkadaþý Clyde Tolson ile yaþýyor. Yaþamýnda kendisini destekleyen, yönlendiren en önemli insan annesi oluyor. Eþ cinsel eðilimini yaþam boyu gizleyen Hoover popüler olmayý da seven bir adam. Eþcinselliðin tabu olduðu yýllardýr. Ünlü aktristler ile birlikte görünür, ara sýra ufak çapta yakýnlaþmalar yaþar, medyada kendisinden bahsedilmesi için basýn ile yakýn iliþkiler kurmayý asla ihmal etmez. Halkýn ve politikacýlarýn hoþuna gideceðini düþünerek, birçok suçlunun yakalanmasýna bizzat katýlmýþ gibi resimler çektirir. Gangster Dillinger’in veya Lindbergh’in çocuðunun katilinin yakalanmasý kendisine müthiþ bir popülarite kazandýrýr. Koltuðu için tehlikeli olabilecek baþarýlý insanlarý sudan gerekçeler ile iþten uzaklaþtýrýr. En tehlikeli yönü ise ideolojik olarak aþýrý saðcý olmasýydý. Komünistlerle olan mücadelesinin bitmesinden sonra Martin Luther King’in kimliðinde siyahlarýn yükselmesinden, Nobel Barýþ Ödülü kazanmasýndan bile rahatsýz olur. Ödülü almasýný önlemek için imzasýz tehdit mektuplarý yollatýr. Aþýrý tutuculuðun, bazý insanlarýn sapkýnlýklarýný gizleyen kalkan olduðu bir kez daha izleniyor.
Eastwood’un olgunluk yýllarýnda sýklýkla iþlediði, kurumlar karþýsýnda bireyin duruþu, bu kez farklý bir biçimde karþýmýza çýkýyor. “J.Edgar” bu kurumlardan birisinin içinden dýþarýya baktýrýyor seyirciyi. Kurumlarýn yetersizliðinden, kendi adaletini arayan sýradan hatta zayýf bireylerin kaderlerini Gizemli Nehir (2003), Sahtekar (2008), Gran Torino (2008), Atalarýmýzýn Bayraklarý (2007), Milyon Dolarlýk Bebek (2004) gibi filmlerde iþledi. Gizemli Nehir’de kýzýnýn katilini polisin bulmasýndan umudu kesen Jimmy (Sean Penn) kendi yöntemleriyle suçsuz bir adamý cezalandýrdý veya Gran Torino’da yaþlý Kowalski polisin mahalledeki çeteyi yakalamayacaðýný anladý ve iþi tek baþýna halletmeye soyundu. Sahtekar’da Angelica Jolie’nin oynadýðý oðlunu kaybeden acýlý anne, polis teþkilatýnýn anlayýþsýz ve acýmasýz yüzüne çarptý. Bu kez adaletin peþinde koþan bireyler, gençliðinde canlandýrdýðý Dirty Harry veya canlandýrdýðý onca suskun kovboylar kadar güçlü kahramanlar olmadýlar. Sýradan ve zayýflardý. Sorun yine Dirty Harry’ nin de karþý durduðu adalet daðýtan kurumlarýn hantallýðý ve güvensizliði oldu. Bir kez daha kurumun yönetim tarzý, sistemin içindeki ürpertici uygulamalar buraya veya buralara güven duymanýn ne kadar zor ve yersiz olduðunu bir kez daha kanýtlýyor. Bu durumda anarþizan bireyler Eastwood’un dünyasýnda yükselen kimliklere dönüþüyor.
Biyografik filmlerin en önemli unsuru, canlandýrýlan karakterin gerçeðe uyumu görevini Leonardo DiCaprio baþarý ile yerine getiriyor. Yirmili yaþlardan yetmiþli yaþlarýna kadar bir karakteri yaþatmak kolay bir iþ deðil. Büyük bir bölümünü aðýr plastik makyajlar altýnda oynayan DiCaprio yer yer abartýya kaçsa da oldukça baþarýlý. Yaþamý ve kariyeri boyunca sekterliðini yapan Helen Gandy’i canlandýran Naomi Watts çok öne çýkmýyor fakat inandýrýcý. Yaþam ve iþ arkadaþý Tolson’u canlandýran Armie Hammer parlak yüzü ve pozitif enerjisi ile (yaþlýlýk dönemi hariç)dikkat çekiyor.
Uzun bir öyküyü zaman içinde geri dönüþler ve dikkat çekici olaylar ile monotonluktan kurtaran Eastwood dramatik yapýyý baþtan sona sürdürüyor. Hýzlý kamera hareketlerinden hazzetmeyen usta yönetmen karakterinin ruhunu yansýtan karanlýk atmosferi baþarý ile kuruyor.
Emin YEÐÝNBOY
05.03.2012
Son Güncelleme Tarihi: 07 Mart 2012 19:10