Kan ve Aþk

30 Mayýs 2012 12:17 / 1706 kez okundu!

 


Bal ülkesini kana boyamak

Angelina Jolie sinema kariyerinde ilk kez senaryosunu yazdýðý bir filmi yönetiyor. Can acýtan bir konuyu, Sýrplarýn Bosna Hersek’te yaptýklarý katliamý, kadýn kurbanlar üzerinden anlatýyor. Dünyadaki mültecilerin sorunlarýyla Birleþmiþ Milletler Ýyi Niyet Elçisi olarak ilgilenen Jolie’nin, geçmiþte Amerika ve Batýlý hükümetlerin uzak durmaya gayret gösterdikleri bu iç savaþ üzerine film yapmasý takdire þayan.

--------------------------------------------------------------------------------------------

KAN VE AÞK

YÖNETMEN VE SENARYO: ANGELINA JOLIE

OYUNCULAR: ZANA MARNAJOVI, GORAN KOSTIC, RADE SERBEDZIJA

FÝLMÝN NOTU: 3 (5 üzerinden)

Angelina Jolie sinema kariyerinde ilk kez senaryosunu yazdýðý bir filmi yönetiyor. Can acýtan bir konuyu, Sýrplarýn Bosna Hersek’te yaptýklarý katliamý, kadýn kurbanlar üzerinden anlatýyor. Dünyadaki mültecilerin sorunlarýyla Birleþmiþ Miletler Ýyi Niyet Elçisi olarak ilgilenen Jolie’nin, geçmiþte Amerika ve Batýlý hükümetlerin uzak durmaya gayret gösterdikleri bu iç savaþ üzerine film yapmasý takdire þayan. Tabi ki filmin sinemasal kalitesi bu tartýþmanýn dýþýnda tutulmak kaydýyla. Yýllar boyu Sýrplarýn topluca veya keskin niþancýlar ile öldürdükleri Bosnalýlar üzerine haberleri çaresiz bakýþlarla gazetelerde okuduk, ekranda izledik. Sonraki yýllarda içimizdeki vicdan azabý ile yüzleþmenin bir yolunu da sinema üzerinden bulduk.

Bu savaþ üzerine akla gelen az sayýdaki film arasýnda “No Man’s Land-Tarafsýz Bölge-2001”, “Pretty Village, Pretty Flame-1996”, “Ordinary People-Sýradan Ýnsanlar-2009”, “The Hunting Party-Av Partisi-2007” sayýlabilir. 2010'da Kanada doðumlu genç kadýn yönetmen Larysa Kondracki bu savaþýn kadýn kurbanlarý üzerine “The Whistbloster-Köstebek” ile sýký bir hatýrlatma yapmýþtý. Kadýn ticaretini bu ülkeye barýþý korumak adýna gelmiþ UNO askerleri ve sivil güvenlik þirketlerinin yaptýðýný çarpýcý bir öykü üzerinden anlatýrken, Rachel Weitsz baþrolde cesur ve yýlmaz bir karakteri canlandýrmýþtý. Bosna doðumlu Danis Tanoviç “Tarafsýz Bölge”de veya Belgrad doðumlu Dragojevic “Pretty Village, Pretty Flame”de ülke halklarýnýn bir olduðunu, düþmanlýðýn politik þizofreni tarafýndan çýkarýldýðýný vurgulayan öyküler anlatmýþtý. Amerikan sinemasý ise savaþýn þiddetini ön planda iþleyen filmlere imza attý. Jolie de þiddeti ve zulmü ödünsüz bir tavýrla ön plana çýkarýyor. Ýyi ve kötü ikileminin ortasýna ne olduðu tam anlaþýlamayan bir aþk iliþkisini oturtmuþ.

Ressam Ayla ve Sýrp polis Daniel arasýnda savaþ öncesi baþlayan yakýnlaþma patlayan bir bomba ile biter. Savaþýn baþlamasýndan sonra farklý konumlarda karþýlaþýrlar. Danijel Sýrp milisleri yönetirken Ayla da milislerin kampýnda her türlü ihtiyacý karþýlamak üzere tutuklanmýþ kadýnlardan birisidir. Danijel kadýný korumasý altýna alýr, baþka milislerin onu kullanmasýna izin vermez, bir sevgili gibi davranmaya baþlar. Ona iyi ve yumuþak davranýr, kendi gerçeðini anlatýrken “kendimi bir anda savaþýn içinde buldum, ne olduðunu anlamadým” der. Bir süre sonra dikkat çeker ve kadýný korunmakta zorlanmaya baþladýðýnda, ona kaçýþ yolunu anlatýr.

Yüksek daðlara konuþlanmýþ keskin niþancýlar tarafýndan çevrilmiþ bir kent düþünün, sokaða çýkan bilgisayar oyununda gibi alnýndan mýhlanýr. Her Bosnalýnýn mutlaka bir akrabasýný veya tüm ailesini kaybettiði, komþunun komþuyu vurduðu bu kalleþ savaþta Ayla ve Danijel arasýnda yaþananlarý aþk ile tanýmlamak mümkün olabilir mi? Ayla’nýn kundaktaki bebeðini öldüren, kendisini tutuklu tutan düþman taraftan bir insana saf aþkla baðlanmasý mümkün mü? Savaþ içinde iki tarafýnda birbirine sýðýndýðý fakat güvenmediði, çoðunlukla güçlünün maðduru sado mazoþistçe iliþkiye zorladýðý aþkýn farklý bir hali. Tüm zamanlarýn sakýncalý filmlerinden olan Liliana Cavani’nin “Gece Bekçisi-Portiere Di Notte-1974” benzer bir iliþkiyi anlatýr. Alman toplama kampýnda tutuklu olan bir kadýn ve bir SS subayý arasýndaki sado mazoþist iliþkiyi anlatan Cavani “her kurban her zaman masum deðildir” der. Ve finalde her iki tarafý da cezalandýrýr.

Angelina Jolie’nin aksamayan temposu ve vermek istediði huzursuz atmosfer filmin en önemli artýlarý oluyor. Her þeyin siyah ve beyaza boyandýðý öyküsünde, politik bir mesaj veya gerekçe aramamak gerekiyor. Kadýnlarýn köle ve et parçasýna dönüþtükleri kalleþ bir savaþ ile yüzleþtirmeye çalýþýyor seyirciyi. Sert ve ödünsüz tutumu hiç kesintiye uðramýyor. Bu durumda nasýl anlattýðýndan çok ne anlattýðý önem kazanýyor. Sýrplarý yerden yere vurup, hepsini katil konumuna koyarken duygularýnýn esiri, tarafgir duruþu ile seyirciyi kendi tarafýna çekmeyi baþarýyor. Ajitasyon kokan sahnelere raðmen istediði hedefe ulaþýyor film. Seyirci zamanýn her þeyi unutturmaya çalýþan afyonun etkisinden silkeleniyor, uyanýyor. Ýnsanlýðýn ne olduðunu anlamak zor bir zanaat, hatta imkansýz.


Emin YEÐÝNBOY

29.05.2012

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.