Yaþamýn Kýyýsýna Tutunanlar - Emin Yeðinboy
09 Kasým 2007 14:09 / 1801 kez okundu!
YAÞAMIN KIYISINDA Senaryo ve Yönetmen:FATÝH AKIN Oyuncular: Baki Davrak, Nurgül Yeþilçay, Tuncel Kurtiz, Hanna Schygulla, Patrycia Zlollkowska, Nursel Köse. Hamburg’ta doðup büyüyen Fatih Akýn Türk kültürünü, film çektikçe daha iyi tanýdýðýn
Filmin ilk bölümünde tanýdýðýmýz Ali Aksu (Tuncel Kurtiz) Almanya’da yýllarca iþçi olarak çalýþýp emekli olmuþ ilk jenerasyon Türklerden. Maddi olarak yaþamýný garantilemiþ, oðlu Nejat okuyup üniversitede profesör olmuþ tam deyimiyle tuzu kuru bir adam. Yaþamýný paylaþmasý için hayat kadýný olarak çalýþan Yeter’i (Nursel Köse) belli bir bedel karþýlýðý evine alýyor. Bunu yaparken üzerinde herhangi bir ahlaki ve sosyal baský hissetmiyor. Oldukça uygar ve insani gözüken bu iliþki çok geçmeden Ali’nin ataerkil karakterinin baskýn çýkmasýyla dramatik bir akýþa dönüþüyor. Kendi aralarýnda Türkçe ve Almancayý kýrýk dökük konuþan sýk sýk ikisini komik bir þekilde karýþtýran Almanya’nýn sunduðu tüm tüketim nimetlerinden faydalanýrken, köklerinin DNA’larýndan kopamayan Alileri, Mehmetleri Fatih Akýn’dan baþka hiçbir sinemacý bu kadar incelikli ve kývamýnda yaratamýyor. Hepsinden canlý örnekleri yaþamý boyunca tanýmýþ belki de onlarla birlikte büyümüþ veya ayný mekanlarý paylaþmýþ çünkü.
Bu kez kendisinin de bir röportajýnda söylediði gibi ’Paramparça Aþklar - Amores Perros’, ’Babel’ ‘Üç Defin - Three Burials’ gibi son yýllarýn flaþ filmlerin senaristi Guillermo Arriga ‘dan etkilenerek öyküsünün zaman kavramýný önden geriye sarýyor. Hikayede ölüm dramatik bir öge olarak ortada dikiliyor. Gelen her ecelsiz ölüm geride kalanlarýn yaþam kurgusunu radikal bir þekilde deðiþtiriyor. Bu deðiþime affetme, tolerans gibi insan ruhunu yücelten, rahatlatan insani duygular eþlik ediyor. Birbirinin içine girmeden, birbirini teðet geçen yaþamlar, sonuçta birbiriyle ilgili ölümlerle sonuçlanýyor.
Fatih Akýn tüm bunlarýn yanýnda öyküsündeki insan kaderlerine bir de politik bir boyut eklemiþ. Daha doðrusu politika konusunda adeta içini döküyor. Ýllegal sol örgüt mensubu Ayten Öztürk (Nurgül Yeþilçay) karakteri filmin politik yönünü ayakta tutuyor. Fatih Akýn bir aydýn olarak AB, insan haklarý gibi konularda görüþlerini aktarmak istemiþ. Daha doðrusu globalleþme karþýtý solcu, reaksiyoner yanýný gösteriyor. AB ülkelerine eski sömürgeciler derken diðer taraftan AB sayesinde Türkiye’de insan haklarý konusunda, demokraside bir ilerleme olabileceðini düþünüyor. Eylemleri nedeniyle mahpusa düþen Ayten Avrupalýlarýn yardýmlarýyla kurtuluyor. Bir yerde globalleþmenin bizimkisi gibi insan haklarýnýn tartýþmalý olduðu bir ülke de iþe yarayabileceði çeliþkisine düþüyor. Sol görüþün þablonlarý olan Nazým Hikmet, Deniz Gezmiþ posterli odalar, yoldaþ hitaplarý, slogan kokan ideolojik görüþler oldukça yüzeysel ve eski moda kalmýþ. Kýsaca Fatih Akýn derinliðine iþlediði insan kaderlerine eklemek istediði politik boyut kliþeyi aþamýyor.
Oyuncu performanslarý tek kelimeyle mükemmel. Almanya doðumlu Türk asýllý bir üniversite profesöründe Baki Davrak karakteri bir eldiven gibi üzerine oturmuþ. Ýþçi olarak çalýþan babasýnýn yanýnda büyümüþ ondan çok farklý bir dünyanýn insaný, babasýnýn etkisiyle Türk kökeninden kopmamýþ. Yaþama mesafeli duran bir türlü yaþamýn merkezine dahil olamayan, yaþamýn kýyýsýnda bir yerlerde tutunan bir kimlik. Kiþilik ve aidiyet arayýþý her yerde sürüyor. Nurgül Yeþilçay ise tam karþýt bir karaktere can veriyor; isyankar þansýný son kerteye kadar zorlayan, cesur, kavgacý, giriþken. Tüm mücadelesi her þeye raðmen onu yaþamýn kýyýsýndan daha öteye taþýmaya yetmiyor. Çünkü o da yanlýþ tarafta mücadele ediyor. Benim için en olumlu sürpriz dev oyuncu Hanna Schygulla‘nýn öyküdeki uzun rolü oldu. Ünlü Alman yönetmen Fassbinder’in fetiþ oyuncusu olan Schygulla kýzýnýn ölümüyle yaþamýnda kabuk deðiþtiren acýlý bir anneyi oynarken adeta minimalist oyunculuk nasýl olur dersi veriyor. Hayat kadýný Yeter olarak tanýþtýðýmýz Nursel Köse ise filmin en etkileyici kimliði ; kararlý, ödün vermeyen, kýzýný arayan bir anne.
Bir önceki filmi ‘Duvara Karþý’nýn hikaye, üslup ve karakter tanýtma açýsýndan devamý gibi duran ‘Yaþamýn Kýyýsýnda’ her þeyden önce dört dörtlük bir sinema örneði. Bazý eksiklerine raðmen genç yaþta bu kadar olgun sinema diline sahip bir sinema adamýný alkýþlamaktan baþka bir þey düþünülemez.