Ergut: Öcalan’ın mesajı tarihi ama sorun çözülüyor demek için erken
23 Mart 2013 20:25
Doç Dr. Ferdan Ergut, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın mesajının tarihi nitelikte olduğunu, ancak bazı kesimlerin barış gelmesini istemediğini ve tek bir mesajla “Kürt sorunu çözüldü” demenin zor olduğu görüşünde.
Ekin Karaca
Diyarbakır’da dün düzenlenen Newroz etkinliklerinde PKK lideri Abdullah Öcalan’ın "silahlı mücadele değil, siyasi mücadele" söylemi ve PKK'nin silahlı unsurlarının sınır dışına çıkması çağrısı ile ilgili ODTÜ Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç Dr. Ferdan Ergut ile söyleşi...
Ergut, Öcalan’ın silahlı mücadelenin bittiği; politik mücadelenin başladığını söylediği mesajının, tarihi anlamlar taşıdığı görüşünde.
“Türkiye’nin 100, hatta Tanzimat’tan başlatmak gerekirse 150 yıllık rüyamızın, barışın gerçekleşeceğine dair ümitlerimizi yeşerten bir mesajdı…”
“Barışı istemeyenler var”
Tarihsel öneme sahip bir konuşmanın, elbette barışı getirmeye yetmeyeceğini, zira bu sürecin devasa zorluklar barındırdığına dikkat çeken Ergut, kendisini iyimserlerin arasında görmekle birlikte bu zorlukları ve başarısızlık ihtimalini de dışlamıyor.
“Savaştan 30 yıldır maddi ve / veya örgütsel olarak nasiplenen çok kesim birikti. Bunlar süreci sabote etmek için ellerinden geleni yapacaklardır (yapıyorlar da zaten!) ama bu kadar kötücül olmasa da Kürt sorunu çözüldüğünde politikasız kalacak, bütün politikasını çözümsüzlüğün devam edeceği varsayımına dayandırmış ve bu varsayım altında pozisyonlarını almış farklı politik özneler var.
“Bunlar da savaşı bitirmiş bir Türkiye’de yeni bir politik zemin inşa etmekte zorlanacaklarını bildiğinden ‘nereden çıktı şimdi bu barış hikayesi’ diyorlar.
“Bir de ‘AKP’den ne gelirse hepsine hayır’cılar var. Geldiğimiz noktaya Türkiye’nin demokrat, sol ve hepsinden önemlisi Kürt siyasal hareketinin 30 yıllık mücadelesiyle geldiğimizi göz ardı edip bunu ‘AKP’nin barışı’ olarak okuyan bir grup. Muhalefetin önemli bölümünü bu grup oluşturuyor. Ve bunlar için AKP’nin yıkılmasından daha önemli bir hedef yok: Barış dahil!
“Bu grupların muhalif siyaseti domine ettiği bir ülkede barış elbette zor. Tam da bu nedenle barışın arkasına olabilecek en geniş toplumsal desteği yığmamız gerekiyor.
“İslam vurgusu toplumsal desteği artırmak gayreti”
Ergut’a Öcalan’ın mesajında yer alan “İslam bayrağı” vurgusunu soruyoruz. Mesaja esas damga vuranın İslam birliği olmadığını söyleyen Ergut, esas damgayı barış sürecine, toplumsal desteği artırma gayretini vurduğunu ifade ediyor.
“Mesajda çok-kültürcü bir perspektifin hakim olduğunu düşünüyorum. Orta Doğu’nun bütün halklarının, peygamberlerinin adlarını anan bir mesajdı. Sadece bu da değil: Aydınlanmacı geleneğe, misak-ı milliye de referans vardı.
“Fakat bütün bu referanslar içinde İslam vurgusu öne çıktı! Oysa Kürt hareketi, Kürt illerinde zaten çok uzun süreden beri Müslümanları ötekileştiren dilden uzaklaşmıştı. Elbette din de bir toplumsal gerçekliktir ve hangi hedefe yönelik olarak değerlendirildiğine bakmamız gerekir.
“Bunlar böyle olmakla birlikte Hüseyin Aygün’ün dikkat çektiği husus da doğrudur. Bu referansların içinde Aleviliğin olmaması büyük bir eksikliktir. Fakat Kürt Siyasal Hareketinin Aleviler ile kurduğu/kurmaya çalıştığı ilişkiler göz önüne alındığında bu eksiklikten büyük anlamlar çıkarmanın çok da iyi niyetli bir bakış olmadığını düşünüyorum.
“Beklenti demokratik özgürlükçü anayasa”
“Öcalan’ın tek bir mesajı üzerinden artık Kürt sorunu çözülüyor diyemeyiz elbette. Ortada bir sorun varsa, sorunun tarafları var demektir. Binlerce Kürt siyasetçinin, milletvekillerinin hapiste olduğu bir ülkedeyiz. Henüz Kürtlerin taleplerinin hemen hiçbirinin karşılanmadığı bir ülkedeyiz.
“Artık top, AKP iktidarının sahasındadır. Eğer barış gelecekse adımların karşılıklı atılması gerekiyor. Öncelikle Kürt siyasetçilerin, halkın seçtiği belediye yöneticilerinin ve milletvekillerinin serbest bırakılması gerekiyor. Fakat elbette sadece Kürtlerin değil, herkesin en büyük beklentisi demokratik, özgürlükçü ve etnik vurgulardan arındırılmış bir Anayasadır.
“PKK gerillalarının sınır dışına çekilmesiyle ve silahlı mücadelenin sona ermesiyle birlikte demokratik açılımları yapması için AKP üzerindeki baskının daha da artacağını düşünüyorum. Bu durumda, hem Kürt siyasal hareketinin, hem sol ve demokrat kamuoyu ve partilerin ve hem de Türkiye’nin hiç de yabana atılmayacak sivil toplum dinamiklerinin iktidar üzerindeki baskısının çok daha ağır olacağını düşünüyorum.”
Bianet
22.03.2013