Disiplin ve baskı

10 Haziran 2014 15:45 / 1683 kez okundu!

 

 

Türkiye’ de askerlik yapanlar, genellikle  üstlerinden yedikleri dayakları ve maruz kaldıkları küfürleri anlatırlar. Bazıları da bunlardan keyif duyarlar.

Asker ocağında çok sert ve ceberrut  görünen disiplin merakılısı subaylar; üst komutanlarının yanında öyle mülayim emre amade bir durumda dururlar. Üst komutanı ne derse, hatta küfür de etse, “emret komutanım” deyip selam verirler. Sonra da gidip, maruz kaldıkları küfür ve hakaretin daha beterini zavallı askerlere yaparlar ve feci şekilde döverler.
   
Asker ocağında en çok düşük rütbeliler ve yeni mezun teğmen rütbesindeki subaylar, disiplin konusunda ahkam keserler. Yeni mezun bir teğmenin, mevzide uyuyor diye, el bombasının pimini çekip askerin eline vermesi ve bu bombanın patlaması sonucu üç asker öldü. Suçlu teğmen de üç yıl hapis cezası aldı!

Eğer, bu dava sivil mahkemelerde görülseydi; bu katil teğmen daha çok ceza alırdı. Maalesef askeri mahkemece verilen üç yıl gibi hafif bir cezayla da kurtuldu!

Asker ocağı böyle, ya okullara ne demeli?

Bizim zamanımızda ortaokul ve liselerde disiplin adı altında öğrenciler dövülürdü. Muş  Lisesi’nde öğrenciyken, Felsefe dersinden  Faşist bir hocamız vardı. Ben o zamanlar bile felsefeyi bu zat kadar bildiğim halde, bana zayıf vermişti. Yanına gittim durumu anlattım. Bir şey demeden bana bir yumruk attı ve yere düştüm. Ben de yerden kalkıp, elimdeki kurşun kalemle hocaya saldırdım. Boksör olduğunu söyleyen bu hocanın, aldığı kurşun kalem darbeleriyle elleri parçalandı ve bir darbe de gözünden aldı. Hocayla mahkemelik olduk, ilgili savcı, nasihatler yapıp olayı yatıştırdı. Hoca da, gözünden aldığı darbeden dolayı, Elazığ’a gidip tedavi olmuştu.

Zamanın ortaokul ve lise şapkalı kıyafetleri, adeta Nazi gençliğini çağrıştırırdı!

Kısacası disiplin adı altında bu ülkede mağdur olmayan kişi yoktur. Hatayı anlatmak yerine önce dayak  atılır ve küfür edilir.

Öğrencilik yıllarımızda gözaltına alındığımızda; bizlere en çok da gece bekçileri bağırırlardı. Bekçiler kendilerini o kadar anlatıyorlardı ki; eğer, bekçiler olmasa dış güçler kesin memleketi yıkardı. Demek ki, bu güzide ülkeyi, dış güçlerden bekçiler kurtarmış!

Disiplin adı altında insan onuru ve haysiyetini rencide etmek faşist ve totaliter toplumlarda vardır. Faşist ve totaliter yönetimlerde, yöneticiler her zaman üstündürler ve insanlar üzerinde, tasarruf yapma hakları vardır. Topluma sürü gözüyle bakarlar, kendilerini kurtarıcı bir “ MESİH” gibi görürler!

Kısacası, totaliter faşist yönetimlerde, ceberrut totaliter yöneticiler; üstlerinin kölesi, astlarının da kralı olmaya çalışırlar!

Büyüklerimiz, başta valiler olmak üzere; nice, kamu yetkililerinin kendilerinden yüksek makamlar karşısında el pençe ve boynu bükük durduklarını anlatırlar!

Baskıcı yönetimlerde, birikimli ve düzgün kişiliğe sahip kişilere, pek yetki vermezler. Çünkü birikimli ve düzgün kişiliğe sahip insanlarda; insani duygular yüksektir, insanlara zulüm etmezler.

Totaliter faşist toplumlardaki disiplinin kökeni, SOSYAL DARWİNİZM’e dayanır. Sosyal Darwinizm’de, güçlü olanın güçsüzü ezmesi doğaldır.  Bundan dolayı da bu olaya, DOĞAL SELEKSİYON yani doğal ayıklama denilir.

Sosyal Darwinizm, İttihatçı ırkçı Osmanlı aydınlarının temel felsefesiydi. İttihat ve Terakki döneminde meydana gelen tüm insanlık dışı olayların temeli; bu Sosyal Darwinist anlayışa dayanır!

İttihatçıların başta Ermeni Soykırımı olmak üzere yaptıkları soykırımlar ile Kemalistlerin yaptıkları Kürt soykırımlarına; bu Sosyal Darwinist düşünce sebep olmuştur!

Türk tarihinin son üç asırlık dönemine bir bakalım; Allah için kendinden güçlü olanlarla savaşıp bir zafer kazanmış değiller. Tüm kahramanlıkları ve zaferleri, silahsız ve güçsüzlere karşıdır!

Kendi vatandaşlarına ve Kürtlere karşı kahramanlık yaptığını sananlar neden, aynı kahramanlığı,  Süleymaniye’de başlarına çuval geçiren Amerikalılara göstermediler; neden, Mavi Marmara olaylarında İsrail’e karşı yapmadılar?

Toplumu disiplinle yönetmeye çalışanların ülkeyi ne hale getirdiklerini de görüyoruz. Devletine güvenmeyen vatandaşlar meydana getirdiler. Başbakanın sinirli bir şekilde bağırıp çağırmaları bile ülkeyi bu çıkmazdan kurtaramaz! 

 

Erkan ARSLAN

09.06.2014

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.