ÝNSAN VE ÇEVRE ÝLÝÞKÝLERÝ (1)
29 Temmuz 2011 15:53 / 2836 kez okundu!
Semavi dinlerin kutsal kitaplarýna göre insan Cennetten kovulmuþ bir varlýktýr. Yine bu kutsal kitaplarda Cennet sonsuz refah ve mutluluk olarak sunulur. Tabi ki, Cennete gitmek öyle kolay deðildir! Bir sýnav olarak sunulan bu dünyada, dinlerin emrettiði þekilde kaide ve kurallara uyulmalýdýr…
Hiç kuþkusuz ki, Yüce yaratýcý bu dünyada canlý olarak sadece insaný yaratmadý. Ýnsanlar gibi hayvanlar ve bitkiler de canlý olarak yaratýldý. Allah’ýn yarattýklarýný sevmek ve korumak, semavi dinlerin temel ilkelerindendir. Gerçekten de, dünyada dinlere inananlarýn sayýsý inanmayanlardan daha fazladýr.
Bu kadar dinsel inançlara inananlarýn sayýlarý, inanmayanlardan fazla olmasýna raðmen, günümüzde dünyamýzýn en büyük sorunlarý arasýnda çevre sorunlarýnýn ilk sýralarda olmasý düþündürücüdür! Demek ki, dinler insanlarý gerektiði gibi eðitmemiþtir.
Ýnsanlýðýn çevre ile savaþý, Neolitik Çað’la baþlar. Cilalý Taþ Devri olarak da bilinen Neolitik dönem, insanlýðýn ilk yerleþim yerleri kurduðu dönemdir. Tahminen ilk yerleþim alanlarý M.Ö. on bin yýl önce Mezopotamya’da kurulmuþtur. Ýnsanlar ilk yerleþim alanlarýný hep nehir kýyýlarýnda kurmuþlardýr. Çünkü canlýlarýn yaþamalarý için, havadan sonra suya ihtiyaçlarý vardýr.
Bilindiði gibi insanlar toplayýcýlýk ve avcýlýk gibi süreçlerden geçerek; Neolitik Kültür’e gelmiþlerdir. Neolitik Kültür’ün en önemli özelliði yukarda da açýklandýðý gibi, insanlýðýn yerleþik alana geçmesi olmuþtur. Toplayýcýlýk ve avcýlýðýn yerini, tarým ve hayvancýlýk almýþtýr. Artýk insanlar besinlerini toplayarak ya da avlayarak deðil, üreterek elde ediyorlar. Kýsacasý, insanlarýn yerleþik yaþama geçmesiyle; çevre sorunlarý da baþlamýþ oluyor.
Bu ilkel yerleþik dönemden XVIII. yüzyýlýn sonlarýna kadar, insanlýðý en çok uðraþtýran çevre olayý bataklýklar ve sýtma hastalýðý olmuþtur. Tabi ki vebayý da unutmamak gerekir. Bu dönemlerdeki mikrobiyolojik hastalýklarýn kaynaðý, hiç þüphesiz çevre sorunlarýna dayanýyor. Sýtma ve veba büyük felaketlere, kýrýmlara neden olmuþtur!
Ýnsanlýðýn yerleþik yaþama geçmesi, hayvanlarla iliþkilerinin geliþmesini de saðlamýþtýr. Hayvanlarýn evcilleþmesi ile elde edilen hayvansal ürün artýklarý da ayrý bir çevresel sorun oluþturmuþtur.
Günümüze gelince, çaðýmýzda devasa boyutta hýzla geliþen sanayileþme beraberinde de çevre kirliliðini getirmiþtir. Sanayileþmenin neden olduðu çevre sorunlarý, insanlýðýn yaþamýný tehdit eder boyutlara gelmiþtir…
Ýnsanlarýn bir de çevreyle olan psikolojik sorunlarý vardýr; hayvan düþmanlýðý gibi. Biz insanlar, bitkiler ve hayvanlarla birlikte yaþamaða mecburuz. Onlar bizim yaþamýmýzýn bir parçasýdýr. Ama nedense sokak hayvanlarý hep kötü ve saldýrgan gösterilir. Oysa ki gerçek böyle deðildir. Aslýnda zavallý sokak hayvanlarý insanlardan zarar görüyorlar! Trafik canavarýna kurban giden sokak hayvanlarýnýn bazýlarýnda kasýt da vardýr. Bir frenle zavallý hayvan kurtulur. Ama fren yapan kim?
Halk arasýnda söylenen bazý gerçek dýþý bilgiler de sokak hayvanlarýna yönelik saldýrýlarý artýrýyor. Köpekle cinsel iliþkinin bel soðukluðunu tedavi etmesi gibi! Kediler nankör olur yalaný gibi. Kedilerin nankör olarak tanýtýlmasý, kedilere karþý olan antipatileri ve nefretleri geliþtiriyor! Kediler ölen sahibini yiyor diye hemen savunmaya geçenler de var. Yalnýz yaþayan bir insanýn evindeki kedi onun en iyi dostudur. Aile ortamýnda bile kediler insanlarla dost ve sadýk bir hayvandýr. Yalnýz yaþayan adam ölünce dýþarý çýkma imkâný bulamayan kedinin, acýkýnca iç güdüsel olarak sahibinin cesedini yemesi gayet doðaldýr. Zorunlu oldu mu insan da insaný yiyor! 1970’li yýllarda Himalaya Daðlarý’na düþen bir yolcu uçaðýndan kutulan yolcular, ölen yolcularýn etini yiyerek; yaþamlarýný sürdürmüþlerdir. Bu olayla ilgili filimler bile yapýldý.
Kýsacasý kedi ve köpek gibi sokak hayvanlarý sevgiyi, görünce hemen insana yanaþýrlar. Art niyetsiz olarak sevgilerini insanlara sunarlar. Demek ki bu sevimli yaratýklar sevgiye de muhtaçtýrlar. Biraz yemek artýðýyla ve bir kap suyla insan, ne zengin olur ne de fakir… Önemli olan o zavallýlarýn karnýný doyurmak ve susuzluðunu gidermektir.
Devam edecek…
Erkan ARSLAN
27.07.2011