Mısırlı Esma ve Başbakan Erdoğan
24 Ağustos 2013 09:41 / 2041 kez okundu!
Yaklaşık iki gündür hangi televizyon kanalına ve gazete sayfasına baksanız; Başbakan Erdoğan ve Mısır’daki askeri darbeyi protesto ederken Rabia caddesinde göğsünden vurularak ölen Esma adlı kızın trajik durumu öne çıkıyor.
Esma’nın babasının kızı için yazdığı mektubu okuyan Başbakan Erdoğan; dayanamamış ağlamıştır. Elbette başbakan da sonunda bir insandır; duygulanıp ağlayacaktır, neşelenip gülecektir.
Türkiye’de bir olay var ki; asıl yağcılık ve yalakalık buradadır. Lider ağladığı zaman etrafındakiler de ağlıyor. Bu sadece Erdoğan ve AKP’ye özgü bir durum değil; istisnasız, tüm siyasi partilerde durum aynı!
Gösterici genç bir kızın güvenlik güçlerince katledilmesinin savunulacak bir yanı olamaz. Asıl kınanması gereken de, insani bir hak olan protestolara saldırılması olayıdır.
Mısırlı Esma, bilerek ve isteyerek askeri darbeyi protesto yürüyüşüne katılmış, güvenlik güçlerinin ateşiyle de katledilmiştir.
Başbakan Erdoğan’ın bu tavrını gayet insani olarak karşılıyorum. Asıl sorgulanması gereken de, bu insani tavırlarda çifte standartlı olmaktır!
Başbakan Erdoğan, daha önceki yazılarımda da açıkladığım gibi; gösteri yapmak isteyen Kürtlere göz dağı vererek; “KADIN DA OLSA,ÇOCUK DA OLSA GÜVENLİK GÜÇLERİ GEREKENİ YAPAR” diye talimat vermiştir!
Bu talimat sonucu, onlarca kadın ve çocuk Kürt gösterici; güvenlik güçlerinin saldırılarına maruz kalıp yaralanmıştır!
İzin almadan silahsız gösteri yapmak, hem anayasanın; hem de uluslararası sözleşmelerin vermiş olduğu bir haktır. Güvenlik güçlerinin görevi, gösteriye saldırmak değil; gösteriye katılanları korumaktır!
İHD (İnsan Hakları Derneği) ve Mazlum – Der’in raporlarına göre 179 tane Kürt çocuğu güvenlik güçlerinin saldırıları sonucu ölmüştür!
Bilindiği gibi Mardin Kızıltepe’de 12 yaşındaki Uğur Kaymaz babası ile birlikte katledildi ve minik bedeninden 13 kurşun çıkarıldı. Utanmadan, bu zavallı bebeye de terörist deyip, yanına da bir Kalaşnikof bırakmışlardı!
Çok merak ediyorum, acaba bu olaya da sayın başbakan üzülüp ağladı mı?
Uğur Kaymazı katleden polisler yargı önüne çıkıp, meşru savunmadan beraat ettiler. Adil Türk yargısına göre, 12 yaşındaki Uğur Kaymaz; cesedinin yanına bırakılan kalaşnikofla polisler açısından hayati tehlike arz ettiği için vurulmuştur! Demek ki, 12 yaşında ki bir Kürt çocuğu, devletin bunca emekleri ve masrafları sonucu yabancı anti terör (İsrail ve Amerikalı) uzmanlarınca yetiştirilen; güvenlik timleri için hayati tehlike oluşturuyormuş!
28 Eylül 2009’da Diyarbekir’in Lice ilçesine bağlı Sıpénî (Şenlik) köyünde, Ceylan Önkol adlı on dört yaşında bir Kürt kızı, annesine seslenerek, “Ben, koyunları otlatmaya gidiyorum, akşama makarna pişirmeyi unutma” diyor.
Zavallı Kürt kızı Ceylan Önkol, köy karakolundan atılan bir havan mermisiyle; o küçük bedeni paramparça oluyor. Annesi kızının etrafa dağılan vücudunun parçalarını toplayıp köye getiriyor. Otopsi için savcı ve doktor da köye güvenlik gerekçesiyle gelmiyorlar. Köy imamının vermiş olduğu bir fotoğraf makinesiyle Ceylan’ın parçalanmış cesedi yan yana getirilip, resmi çekilerek, yetkililere gönderiliyor!
Zavallı Ceylan’a doğru dürüst bir otopsi bile yapılmadı. Dosyasına gizlilik kararı verilip; tozlu raflara kaldırıldı!
Başbakan Erdoğan’ı ağlatan Mısırlı Esma olayında; Esma kendi rızasıyla gösterilere katılıp katledildi. Ya Ceylan Önkol?
Zavallı Ceylan, hangi yasa dışı gösterilere katıldı da havan roketiyle parçalanıp katledildi? Tek suçu ailesinin sahip olduğu birkaç baş koyunlarını otlatmaktı!
Kürdistan’daki güvenlik güçlerine, her türlü yetkiyi veren yetkililer ve bu güvenlik güçlerine, tüm Kürtleri düşman gösteren idareciler; en az Ceylan Önkol’u parçalayan havan roketini atan sorumsuz cani kadar sorumludurlar!
Yerleşim yerleri ve yakınlarında, tahrip gücü yüksek olan silahlar nasıl rastgele kullanılır? Yakınlarında insan olabilir kaygısı hiç mi taşımıyorlar?
Ceylan Önkol’un vahşice parçalanarak katledilmesine, sayın başbakandan bırakın ağlamayı; en ufak bir üzüntü beyanı bile doğru dürüst duymadık!
Roboski vahşetini yapanlara teşekkür eden başbakanın, Mısırlı Esma’ya ağlaması; Başbakanın kendi vatandaşı olan Kürtlere değer vermediğinin açık kanıtıdır!
Sayın Başbakan,
Sizin, kadın da olsa çocuk da olsa, güvenlik kuvvetleri gerekeni yapar talimatınızla; silahsız gösterici Kürt kadınları ve çocukları, güvenlik güçlerinin saldırılarına maruz kalarak yaralandılar. Bazıları da daha sonra aldıkları yara sonucunda öldüler!
Sizin bu tavrınızla, Mısır’daki darbeye karşı gösteri yapanlara saldırı emri verenler arasında bir fark var mıdır? Gerek Kürt göstericiler gerekse Mısır’da ki darbeye tepki gösterenler insani haklarını kullanarak protesto ettiler. Her iki olayın sonucunda da ölüm ve yaralanmalar oldu!
Son Gezi Parkı olaylarında, hükümete karşı ayaklanma gerekçesiyle beş vatandaş katledildi, yüzlerce vatandaş yaralandı. Yirmiyi aşkın vatandaşın gözü kör oldu!
Size göre, hayatının baharını yaşamayan Mısırlı Esma ile hayatlarının baharını yaşamayan küçük yaşta katledilen Uğur Kaymaz ve Ceylan Önkol arasında bir fark var mıdır?
Eğer vaktinde gerekli tedbirleri hükümetiniz alsaydı, güvenlik güçlerine gereğinden fazla yetki verip halkın başına salmasaydınız; Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol ve 179 Kürt çocuğu katledilmezlerdi!
Demek ki, vatandaşınız olan Kürtlerin, güvenlik güçlerince katledilen 179 çocuğunun değeri; bir Mısırlı Esma kadar olamıyor!
Bir kişiye ağlayıp, 179 kişiye sessiz kalınması bunun açık kanıtıdır!
Erkan ARSLAN
24.08.2013
Son Güncelleme Tarihi: 25 Ağustos 2013 17:49