Politika ve yalakalık
17 Ağustos 2014 19:39 / 3012 kez okundu!
Yalakalığın, yani yağcılığın egemen olduğu siyasi partilerde, demokratik merkeziyetçilikten ve tabanın gücünden söz etmek olanaksızdır. En büyük irade, lider sultası olarak karşımıza çıkar.
Lider sultası ya da totaliter anlayış, demokrasinin ve özgür düşüncenin önünde en büyük engeldir. Toplum olarak totaliterliğe ve lider sultasına yabancı değiliz. İkinci Meşrutiyet’ten, tek partili Kemalist CHP dönemine; Kemalist tek partili CHP döneminden günümüze kadar bu totaliterliğe ve lider sultasına yabancı değiliz.
Tek partili dönemde, rüyasında bile Muş’u ve Bingöl’ü görmeyen; Hasan Reşit Tankut Muş’tan, Yakup Kadri Karaosmanoğlu da Bingöl’den milletvekili olarak atanmışlardır. Bilindiği gibi, tek partili dönemde milletvekilleri parti genel başkanı tarafından atanırdı!
Eski politikacılardan merhum Kasım Gülek, ABD Harvard Üniversitesi’nde eğitimin tamamlayıp yurda dönüyor. Bir tesadüf sonucu, M. Kemal ile karşılaşıp konuşuyor. M. Kemal, Kasım Gülek’in konuşmalarını beğenip, hemen aynı gün Adana’dan milletvekili olarak atamasını yapıyor!
Günümüzde bile bu olaylar yaşanıyor. Parti liderlerine kim yakınsa onun milletvekili seçilmesi garanti oluyor. Burada ilgili lidere karşı yağcılık ve yalakalık karşımıza çıkıyor. Yağcılık öyle bir kör cehalet ki, başkalarının hatalarını görüp eleştirenler, her ne hikmetse savundukları partinin ve genel başkanının hatalarını görmezden gelip gizlemeye çalışıyolar. Halen bile televizyonlara çıkıp Tayyip Erdoğan’a yağ çeken milletvekillerine ve gazetecilere şahit oluyoruz.
Üzülerek belirteyim ki bu durum HDP’de bile var. Abdullah Öcalan ve parti üst kurmaylarının izni ve onayı olmadan kimse milletvekili seçilemez!
Sayın Hakan Demircan adlı muhterem zat bu sitede HDP’yi eleştiriyor. (Bu HDP, Yeni Sol oluyor mu?/Hakan Demircan) Elbette eleştirebilir, hiçbir kişi ve kuruluş eleştiriden muaf değildir. Fakat eleştiride ön yargılardan uzak ve tarafsız olursa; gerçek anlamda bir eleştiri olur.
Hakan Demircan’ın ön yargılı eleştirilerinden dolayı kendisiyle Facebook ortamında epey tartışmışlığımız var. Evet, Hakan Demircan’ın ne kadar ön yargılı olduğu bu yazısında bile açıkça görülüyor.
Her ne kadar HDP’yi eleştiriyor ama AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın hatalarını ve paradoksal yani çelişkili politikalarını da gizleyip görmezlikten geliyor!
Sayın Hakan Demircan’a soruyorum: Sayın Tayyip Erdoğan’ın 2002 – 2007 yılları arsındaki politikalarıyla AB (Avrupa Birliği) uyum yasaları, Kürt Sorunu konusundaki görüşleriyle; 2008’den itibaren izlediği politikalar çelişkili midir, değil midir?
Eğer Demircan çelişkili değildir derse, açıkça yalan söylemiş olur. Çünkü Tayyip Erdoğan Ağustos 2005’te Diyarbekir’de yaptığı konuşmada, “ MESELENİN ADINI DOĞRU KOYALIM. BU SORUN KÜRT SORUNUDUR. BU HEPİMİZİN MESELESİDİR. BU SORUNU ÇÖZMEK BOYNUMUZUN BORCUDUR” diye söylemişti!
Aynı Tayyip Erdoğan 2011 seçimlerinde memleketim Muş’ta yaptığı konuşmada “KÜRT SORUNU DİYE BİR SORUN YOKTUR. KÜRT KARDEŞLERİMİN SORUNLARI VARDIR…” diye konuştu!
Evet Hakan Demircan, yıllardır avukatlığını yaptığınız AKP ve Erdoğan’ın bu çelişkilerini niye görmezden geliyorsunuz?
Erdoğan, Roboski Katliamı için de, “ROBOSKİ’NİN DOSYASINI ANKARA’NIN TOZLU RAFLARINA KALDIRTMAYACAĞIZ” demişti! Roboski’nin dosyası da tozlu raflara kaldırıldı. Bu da yalan mı?
Erdoğan hükümetleri, sabit ve dar gelirlilere açlık sınırının altında ücret ödüyor. Bu büyük çoğunluğa zam gündeme geldiğinde; Erdoğan, “Eğer memurlara ve emeklilere mevcut zammın dışında fazla zam yaparsak komşumuz YUNANİSTAN’a döneriz” diye basın toplantısında konuştu!
Sayın Erdoğan’ın küçümsediği komşumuz Yunanistan’da Birleşmiş Milletler’in 2011 Geçim Endekslerine göre milli gelir, Türkiye’nin neredeyse üç katı tutarındadır ve refah düzeyi Türkiye 60. sırada, Yunanistan 30. sıradadır, yani Türkiye’nin iki katıdır! Evet Hakan bey, kimin ekonomisi bozuktur?
Vatandaş açlık sınırının altında ücret alırken, sıkıntılar çekerken; 700 bin TL’lik kol saati rüşvet alanlara ne demeli, ayakkabı kutularındaki Amerikan Dolarlarına ne demeli?
17 Aralık 2013 yolsuzluğuna neden değinmiyorsunuz?
Yine Başbakan Erdoğan bir basın toplantısında “Fakir bir inşaat işçisi çocuğu olduğunu ve okul tatillerinde simit satarak okul masraflarını karşıladığını” açıkladı. Yine, geçenlerde sosyal medya ya düşen haberlere göre kapatılan Refah Partili Adalet Bakanı Şevket Kazan bile Tayyip beye kira yardımı yaptıklarını açıkladı!
Sayın Demircan, Erdoğan politikaya atıldıktan sonra çok hızlı bir şekilde zenginleşti! Bunları niye görmezden geliyorsunuz?
Gazze’ye gözyaşı döken avukatlığını yaptığınız AKP hükümeti; Işid ve El Kaide türevi dinci terör örgütlerine yardım ediyor. Kamuoyunda MİT TIR’ları olarak bilinen ve medyaya yansıyan olay, bu yardımın açık kanıtıdır!
Ayrıca bütün dünya yazılı ve görsel medyasında bile AKP’nin bu eli kanlı teröristlere yardım ettiği açıklanıyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Işid bir reaksiyon sonucu ortaya çıkmıştır” diyerek açıkça Işid gibi bir terörist eli kanlı ırz düşmanı bir kuruluşu savunmuş oluyor!
Hiç bir AKP’li Işid ve El Nusra gibi insanlık düşmanı örgütleri, eleştirmedikleri gibi; dünyaca terörist oldukları bilindiği halde terörist bile demiyorlar!
Zaten Işid’liler bile Türkiye ve AKP’den destek gördüklerini alenen açıklıyorlar. Bütün bu olup bitenlere rağmen; Hakan Demircan liberalliğine bir nane yedirmeden halen de AKP’yi savunuyor!
Demircan’ın galiba İHD ve MAZLUM – DER raporlarından haberi yok. Bu raporlara göre, 178 Kürt çocuğu AKP iktidarı döneminde güvenlik güçlerince katledilmiştir. Hakan Demircan’nın körü körüne savunduğu Erdoğan ve AKP, Gazze’ye gözyaşı dökerken; kendi vatandaşı Kürtler için de çekinmeden “Kadın da olsa, çocuk da olsa güvenlik güçleri gerekeni yapacaktır” diye vur emri talimatı verilmiştir!
Hakan Demircan, bu da mı yalandır?
Katil Işid çeteleri de Şengal’de kadın ve çocukları katlediyor!
Dallandıra ballandıra savunduğun AKP ile Işid arasında ne fark kaldı?
Sayın Demircan, biraz da bu gerçekleri de görüp eleştiri yapsan daha iyi olur. At gözlüğüyle dünyaya bakıp; bir tarafın hatasını görmek ve başka bir tarafın hatasını gizlemek, demokrat olmanın ahlakına da aykırıdır!
Erkan ARSLAN
17.08.2014