Ermenilerden özür dilemek Türkiye'nin konumunu güçlendirir
14 Eylül 2009 10:47
1915'i araştıracak tarih komisyonu kurulmasını kabul eden Ermenistan hassasiyetleri gözeten bir çözüme hazır görünüyor. İttihat ve Terakki rejimi adına özür dilemekse Türkiye'yi insan haklarına saygı gösteren bir devlet haline getirir
MUHAMMED NUREDDİN - (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, 12 Eylül 2009)
Türk diplomasisi Ortadoğu’da gerçekleştirdiği büyük başarıların ardından şimdi çok daha önemli olabilecek yeni bir kazanım gerçekleştiriyor: Türkiye’yle Ermenistan, kapalı olan sınırlarının açılmasına hazırlık bağlamında diplomatik ilişki anlaşması imzaladı. Bu tarihi bir anlaşma. İttihat ve Terakki rejimi tarafından Osmanlı vatandaşı Ermenilere büyük katliamlar yaşatıldı. Ermeniler yaşananları, İttihat ve Terakki hükümetinin resmi emri gereği yapıldığı için soykırım olarak niteliyor. Türk yetkililerse böyle bir resmi emrin varlığını kesinlikle yalanlıyor. Ermenilere göre 1,5 milyon, Türkiye’nin resmi rakamlarına göre yaklaşık 500 bin Ermeni kurban verilmişken, iki halk ve kültür birkaç yıl öncesine dek kan dökme derecesine varan acı bir çekişme içindeydi. Ermeniler Türkiye’nin soykırımı tanımasını ve özür dilemesini istemekle yetinmiyor, kurbanlara tazminat ödenmesini, Anadolu ve diğer bölgelerdeki emlaklarının iade edilmesini de istiyorlardı.
1915 olayları Anadolu’daki demografik yapıyı Türk ve Kürt etnisetelerin lehinde değiştirdi. Ermeniler Ortadoğu’daki varlıklarının en önemli platformlarını, yani Doğu Türkiye’yi kaybettiler. Ermeniler bu bölgeye Batı Ermenistan diyor.
Tarih geriye alınamaz. Araplar Endülüs’ün dışında kaldı ve Bizans da ‘Konstantinapolis’e geri dönmedi. Türkiye’nin durumundaysa, konu zannedildiği kadar karmaşık değil. Fakat milliyetçi taassup ateşe benzin döküyor. Ancak kaderi aynı coğrafyada yaşamak olan iki komşu ülke ve halkın arasında kinin sürmesi mümkün değil.
Türk-Ermeni anlaşması taraflar için bir zafer. Asıl önem taşıyan noktaysa, tarafların diplomatik ilişkilerin kurulması ve sınırın açılması üzerine anlaşmasından ziyade 1915 olaylarını araştıracak ve bunların soykırım mı yoksa katliam mı olduğunu kesinleştirecek bir tarih komisyonu oluşturulmasında anlaşması. Bu komisyon yeni dönemdeki ilişkilerin kirişi olacak. Temel konu, olayların nasıl adlandırılacağı bir yana, 1915’te yaşananlardan dolayı özür dilemesi. Türkiye’nin özrü katliamların sorumluluğunu halka değil, bu katliamları gerçekleştiren ve emreden rejime, yani başta Ermeniler olmak üzere Osmanlı devletinde Türk olmayan bütün halklara etnik ırkçılık uygulayan İttihat ve Terakki’ye yüklemek anlamına gelecektir. Özür dilemek bugün Türkiye’nin konumundan bir şey eksiltmez. Aksine konumunu yükseltir, Türkiye’yi özgürlüklere ve insan haklarına saygı gösteren bir devlet haline getirir.
Ermenilerin tazminat ve emlak talep edeceğine dair korkular da yersiz. Zira bu onların hakkı olduğu gibi, böyle bir talep Doğu Anadolu’nun kaybedilme tehlikesi anlamına da gelmez. Dönmek isteyen Ermenilerin sayısı çok az. Hatta 1 milyon Ermeni dönse bile, 70 milyon veya Kürtleri, Çerkezleri, Araplar, Laz ve Boşnakları çıkarırsak, yaklaşık 40 milyon Türk karşısında ne yapabilirler? Ermenistan’ın tarih komisyonu oluşturulmasını kabul etmesi bile, Erivan’ın ve Ermenilerin iki halkın hassasiyetlerini gözeten bir çözüme hazır olduğuna işaret. Zira siyasi yetkililerin yaptığı katliamlardan 100 yıl sonra 1915’i ve 2009’u Türk halkına yüklemek mantık dışı. Tıpkı Hitler’in Almanya’nın komşularına yönelik politikalarının siyasi sorumluluğunu Almanlara yüklemenin mümkün olmaması gibi... Türk-Ermeni anlaşması uzun zaman alacak, ancak tarihle uzlaşıp geleceğe bakılmasının ardından insani ilişkilerin kurulacağı yeni bir dönemin başlaması için altın bir fırsat söz konusu.
Radikal