CHP’yi neden destekliyorum?
23 Şubat 2013 01:32 / 1642 kez okundu!
Hepinizden özür diliyorum. CHP’nin tam da yeni kuşağa hitap eden siyasal kampanyasındaki ironiyi anlayamadım. Tam anlamıyla “sazan”lık örneği sergiledim!
Gerçek bir barış ve özgürlük odağı CHP’yi, statükocu ve savaş yanlısı bir parti gibi algıladım ve öyle aktardım.
Gerçi bunda CHP’nin de suçu yok değil!
Barış ve özgürlükten yana değil de, savaş ve statükodan yana oldukları konusunda o kadar inandırıcı davrandılar ki, son birkaç yılda, benim gibi çok sayıda insanın “tongaya geldiğinden” oldukça eminim.
İroniyi fark eden Türkiye’nin en devrimci ve dolayısı ile CHP milletvekilli derneklerini de tebrik ediyor, kampanyaya verdikleri desteği takdir ediyorum.
Nasıl aydınlandım?
Geçtiğimiz haftalarda, Birgül hocanın ırkçı (gözüken) sözlerinin gölgesinde kalan meclis görüşmelerinde ilk şüphe içime adeta suya düşen ilk cemre gibi düşmüştü aslında.
Birgül hoca şahsi şovu ile öne çıkmasaydı daha net görülecekti ki, CHP önemli bir duruş sergilemişti.
Meclis görüşmelerinde “anadilde savunmaya” karşı çıkıyordu CHP.
Özetle şöyle diyordu CHP: “Kürtçeyi hobi olarak konuşma demiyorum, yine konuş ama kamusal alanda konuşma”.
Zaten bu tavırdaki ironi bile başlı başına ipucuymuş da görememişim işte!
Ama Haluk Koç’un çıkışıyla, bunun derinlikli bir siyasal kampanya olduğunu fark ettim.
Haluk Koç’un ağzından “o kaba Türkçeleriyle” sözlerini duyduğum an…
O anı asla unutmayacağım.
Ağır çekimde elimdeki bardak yavaşça yere düşerken, uzun zamandır okuduğum Koray Çalışkan yazıları bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti.
Bardak yere değdiği an binlerce parçaya ayrılırken, geçtiğimiz yıllarda CHP hakkında hem benim hem de benim gibi sözde özgürlükçülerin ettiği laflar yüzünden öyle utandım ki, “hayıııırr” diye haykırışımın eşliğinde kendimden geçmişim.
Kendime geldiğimde kulaklarımda son yıldaki pek çok söz yankılanıyordu.
Bunca zamandır üzerine o kadar laf ettiğimiz CHP’nin gerçek yüzünü çok geç de olsa anlamıştım.
Bizim statükocu dediğimiz CHP aslında özgürlükçü, savaş yanlısı sandığımız CHP barış yanlısı idi.
CHP, aslında büyük bir “ironik” siyasi kampanya olmalıydı!
Özgürlükçü fikirlere nasıl ahmakça ve beceriksizce karşı çıkılacağına dair bir ironi sunuyordu.
Karşıtını karikatürize ediyordu.
Savaş yanlısı, statükocu bir ahmaklar topluluğunu tiyatral bir şekilde, bize gerçekmiş gibi sunuyordu.
Düşünüyorum da, böylesi bir partinin gerçekten var olduğuna ve sol olarak adlandırıldığına inanarak ettiğim laflar ne kadar da komik duruma düşürmüştür beni.
En prematüre ırkçının bile aklına gelmeyecek bir yaklaşımla; önce “Kürtçe konuşmasınlar”, ardından da “Türkçeleri bozuk” demeçlerini bir sol partinin vereceğini düşünmek nasıl da bir saflık!
Gerçekten o kadar güzel oynadı ki CHP bugüne kadar, hepimiz bu karikatür imajı gerçek bir parti sandık.
Düşünsenize, “sol bir partinin başkanı “seks kasedi” sızdırılarak “demokratik bir şekilde” değişir” konulu bir bölüm bile sundular ve bunu bile gerçek zannettik.
Aklıma o kadar çok örnek geliyor ki, gerçekten yazmaya utanıyorum: “Dersimde analar ağlamadı mı?” sözlerinden tutun da neler neler…
Tekrar, başta Kemal Kılıçdaroğlu figürünü canlandıran arkadaş olmak üzere, CHP kampanyacılarından, CHP kampanyasına dolaylı destek veren diğer örgütlerden ve CHP örgütlerindeki okey taşlarından özür diliyorum.
Ersin TEK
23.02.2013