12 Eylül hayır ve şer günü
13 Eylül 2013 14:02 / 1253 kez okundu!
Anayasa, Anayasa, Anayasa
Yasalar, yönetmelikler, mevzuat yönetim adına ne varsa anayasanın rengini yansıtıyor. Dolayısıyla anayasayı insan haklarına dayalı ve özgürlükçü bir nitelikte hazırlamak lazım. Anayasanız değişmezlerle ve "ancak"larla hayatı zorlaştırıyor, özgürlüklerin önünü tıkıyorsa torba yasalarla yaptığınız düzenlemeler pansuman tedbir olarak kalır.
Anayasayı düzeltecek tek kurum TBMM’dir. Doğrusu halka inme adına da bir çok açıdan anayasa çalışmaları, çalıştayları oldu. Halkın ilgi ve katılımıyla meclisin elinde iyi bir veri bulunuyor. Meclis bu çalışmalardan bir netice çıkarmazsa artık halkın bu konudaki güveni sarsılacak, bir daha anayasal çalışma adına bir etkinliğe ilgi göstermesi de kolay olmayacak.
Baksanıza, Yeni Anayasa Platformu YAP, İmam-Hatip Mezunları Derneği ÖDER, Meclis Başkanlığının da katkı verdiği TEPAV, TkMM’lerinin anayasa çalışmaları, meclisin "Yeni Anayasa" adına halktan internet ortamında aldığı veriler ve daha nice yol ve yöntemlerle meclisin elinde toplanan bilgiler bir araya getirilmiş vaziyettedir. Bir daha böyle bir çalışmayı kim hangi moral ve motivasyonla yapabilir ki?
Halk üzerine düşeni fazlasıyla yapmış ve TBMM’inden yeni anayasasını bekliyor.
Malum 12 Eylül cunta anayasası bu memlekete huzur getiremediği gibi, kavga ve kargaşaya da neden oldu. Ülkemizin ekonomik ve idari açıdan sarsılmasına sebep olan darbeler bu anayasayla milletimizin üzerinde bir kabus gibi varlığını hissettirmektedir ve 30 yılı aşkındır sağdan soldan yanaşarak bazı düzenlemeler yapılmasına rağmen bir türlü işin özüne dokunamadık. Herkesin kendine göre yorumladığı ilk dört maddeye takılıp kaldık.
Kimsenin cumhuriyet yönetimiyle, milli marşla, bayrakla bir sorunu yok. Sorun bu değerleri siyaset adına suistimal edenlerde. Baksanıza yönetim beceriksizliğinden dolayı cumhuriyet yönetimi nerdeyse istenmez hale geliyor, seçim yasalarıyla, % 10 barajıyla, vekil adaylarının tespit tarzıyla meclis aritmetiğinin adil olmasının önüne engel koyduk, muhalefetin önemli bir kesimi meclisin dışında kaldı.
BDP bağımsız adaylarla seçime girmeseydi 36 vekiliyle sokakta kalacaktı. Bu seçim yasasına insan eyvallah diyebilir mi? Milli marşımızı öğrencilerimize okutamaz hale geldik, bunun sebebini araştıran var mı? 76 milyon insanı temsil eden bayrağı, Türk bayrağı diye diye bir kısım vatandaşı bayraktan soğuttuk. Eminim Türk vatandaşlarımızın da kahir ekseriyeti bundan memnun değildir. Seçim sonuçları onu gösteriyor.
Bu değerler adına kimin hangi gerekçeyle politika yapmaya ne hakkı var? 9 Eylül günü Norveç’teydim. Milletvekilleri seçimi vardı, seçimde baş başa mücadele eden iki parti arasındaki rekabet, eğitim üzerindeydi, eğitimle ilgili projelerini savunarak vatandaştan oy talep ediyorlardı, özellikle de anaokulu konusunda. Malum anaokulunda insana kazandırılan kabiliyetler neredeyse hayatın tamamında rol oynuyor. Ne diyor Resul-i Ekrem Efendimiz(a.s), “7 yaşına kadar çocuklarınızı sevin, 14 yaşına kadar eğitin, ondan sonra onlarla istişare edin”. Hele şöyle arkamıza yaslanıp bir düşünelim buna hangimiz riayet ediyoruz acaba? Maalesef biz riayet etmiyoruz ama elin yabancısı kaale alıyor ve bunun üzerinde siyaset üretiyor.
12 Eylül cunta anayasası bu memlekette sıkıntı oluşturduğu gibi 12 Eylül 2010 yılındaki anayasal referandum da halka huzur kazandırmış, meclisin elini güçlendirmiştir. Bir kaç ayda bir çıkarılan demokrasi paketleriyle toplum nefes alıyor. Ondan dolayı 12 Eylül menhus bir gün olarak anımsanmasın diye 2. referanduma ev sahipliği yapması manidardır diye düşünüyorum. Bu münasebetle 12 Eylül hayır ve şer günü dedim. Ah şu yeni anayasayı tamamlasaydık artık hep hayırla yad edecektik inşallah.
Bir vatandaş olarak ona buna takılmadan TBMM’inden medeni, özgürlükçü, cesaret verici ve savunulur bir anayasa bekliyoruz. Bu bizim en tabii hakkımız değil mi? Hep beraber bu hakkımıza sahip çıkalım ne dersiniz?
Selam ve saygılarımla.
Eyüphan KAYA
13.09.2013
Son Güncelleme Tarihi: 14 Eylül 2013 13:57
