Barışa niyetin var mı, yok mu?
14 Kasım 2014 16:04 / 1226 kez okundu!
Efendim ülkemize barış ve huzurun gelebilmesi için bazı vatandaşlarımızın ezberi bozulmalı. Malum insanlar ezberleriyle yaşarlar, eğer farklı kesim arasında iletişim olmazsa etkileşim de olmaz, herken kendince bir kesim doğrularıyla yaşayıp gider, bir çok hakikatten habersiz olarak maalesef. Hala bazıları bu ülkede “Kürt yok” dediği gibi.
Bu barış için yapılması gerekenleri dolaylı, imalı işaretle anlata anlata bu ülkeye zaman kayıp ettiğimiz gibi yanlış işlerin peşinde olanlar bunu fırsat bilip kendince bir algı oluşturuyorlar, yanlıştaki ezberlerini takviye ediyorlar.
Sade bir dille kaleme almak gerekirse aşağıdaki maddelerin yasal altyapılarını hazırlamak olmazsa olmazlardandır.
1- Anayasal vatandaşlık getirilecek, 1931 Anayasası'nda “Türkiye cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür” ifadesi yer aldı, ne yazık ki bu, toplumda bir ezber oluşturdu. Maalesef o ezberi bozmakta zorlanıyoruz. Ama diretmeye mahal kalmadı.
2- Talep eden olursa, Kürtçe eğitim veren okullar açılacak, iki dili eğitim ön plana çıkacak,
3- Vatandaşlık vasfı ön plana çıkacak, demokrasiyle yönetilen bir ülkede vatandaşlıktan ileri gelen haklar en dokunulmaz haklardır. Bizde de öyle olmak durumundadır.
4- Yerel yönetimler güçlendirilecek, bu merkezi yönetim ülkemize sıkıntı veriyor, zaman kap ettiriyor, yönetimi katı hale getiriyor, ülkenin doğusu ile batısının aynı yasalarla yönetilmesini ömensiyor bu da toplumsa sıkıntı oluşturuyor.
5- Devletin kolluk kuvveti dışında başka silahlı güçler herhangi bir bölgede olmayacak, paralel bir silahlı güç keyfi muamelelere neden olabilir.
6- PKK militanları kurulan komisyonların gözetiminde dağdan inip rehabilite olacak ve hayata kazandıracaksınız. Bugün vatandaşlarımızın bir kısmı genç/çocuk halleriyle dağa bağa çıkmışsa en % 51 devletin payı vardır ve devlet bu hatasını telafi etmekle yükümlüdür, mağdur anne babalarının hatırı için de olsa. Ne kendileri hayata sıkıntı verilecek, ne de kendilerine farklı bir muameleyle sıkıntı verilecek,
7- Barış sürecine kayda değer bir katkısı oldu diye Abdullah Öcalan ev hapsine alınmasına ya da başka bir yerde yaşanmasına da tepki göstermememiz lazım.
Sevgili vatandaşım, ister Kürt ister Türk olalım bu yedi maddeye evet dememiz gerekiyor gerisi teferruat. Yok eğer şu maddeye, bu maddeye şerh bırakırsak valla bu sorunun çözümü zorlaşır. Geçici bir rahatlama olsa da daima kaşımaya hazır bir yaramız olur unutmayalım.
Nasıl mı?
Eğer anayasada tarif edilen vatandaşlık tanımını değiştirmezseniz daima sorun oluşturmaya hazır bir sebep olarak duracak ne zaman birileri kaşırsa hazır bir bahane olarak işe yarar bir nedendir.
Kürtçe için ama şöyle ama böyle diyerek Kürtçeye kısıtlama getirirseniz Kürt vatandaşlarımız daima bunun derdini yaşamaya devam edecekleri gibi, bir daha birileri bu sorunu su-i istimal edebilir.
Vatandaşa eski istihza-i tarzda “vatandaş rıza” deyip maraba gözüyle bakılırsa bu ülkeye hiçbir zaman huzur ve mutluluk gelmez.
Şu merkezi yönetim devlet yönetimini hantallaştırıyor, vatandaşa zaman kaybettiriyor, üretimde verimi düşürüyor, mutluluğu kırpıyor, devlet millet arasını açmaya neden oluyor.
Devlet içinde devlet olmaz, hele bölgeden bölgeye farklı yönetimlere bağlı güvenlik göçleri ayrı bir dert, ayrı bir musibet sadece halk yerine elit tabakayı, yöneticileri korumanın yanı sıra onların tavrına göre iş görürler.
Öyle ya da böyle başkaldıran bu gençlerimize de kucak açmak durumundayız. Barış bu kadar zor işte, yoksa sürecin akılda kalan ifadesi “Baldıran zehiri” olur muydu?
Zaman her şeyin ilacıdır, diyor ülkemin insanına huzur ve mutluluk diliyor, barış istiyorum.
Selam ve dua ile.
Eyüphan KAYA
10.11.2014, Diyarbakır
Son Güncelleme Tarihi: 23 Kasım 2014 11:47