Beka sorunumuz içeridedir arkadaş!..
20 Mart 2019 10:39 / 973 kez okundu!
Daha devletimizin damarlarına yayılan virüsleri tam temizleyemedik. Kimisi bu devleti İslam’a karşı bir devlet olarak biliyor ve bunu böyle süreceğine inanıyor. 18 Mart Çanakkale zaferinin yıl dönümü geçti. Ehli vicdan olan kime sorsanız Çanakkale şehitlerinin iman dolu serhat gibi yürekleriyle din ve namus uğruna vatan müdafaası için çarpıştığını söyleyecekler.
Peki nasıl oluyor da Anadolu’nun asıl sahipleri olan 81 milyonluk vatandaş öz vatanında bu kadar sıkıntılı ve stresli yaşıyor?
****
Beka sorunumuz içeridedir arkadaş!..
Daha devletimizin damarlarına yayılan virüsleri tam temizleyemedik. Kimisi bu devleti İslam’a karşı bir devlet olarak biliyor ve bunu böyle süreceğine inanıyor.
18 Mart Çanakkale zaferinin yıl dönümü geçti. Ehli vicdan olan kime sorsanız Çanakkale şehitlerinin iman dolu serhat gibi yürekleriyle din ve namus uğruna vatan müdafaası için çarpıştığını söyleyecekler.
Peki nasıl oluyor da Anadolu’nun asıl sahipleri olan 81 milyonluk vatandaş öz vatanında bu kadar sıkıntılı ve stresli yaşıyor?
- İşte onu devedişi gibi dış devletin piyonu olma vazifesini gören kimselerin yaptıklarında arayacaksınız.
- Kılık kıyafet devrimini yapanlara ve onların arkasında duranlara bakın,
- Harf devrimini yapıp o devrime destek verenlere bakın,
- Laiklik deyip İslam dinini baskı altında tutanlara bakın,
Rahatlıkla anlayacaksınız.
Bu milleti düşman cephede yenemedi, rengini birinci Meclise yansıtarak varlığını sürdürdü, ama allem kalem ile Meclis erken seçime giderek sözüm ona yenilendi ve daha iki yıl önce çıkan 23 maddelik anayasa 1923 yılında değiştirilerek kanunla halk esaret ve vesayet altına alındı.
O gün bu gündür sarkaç gibi ülke yönetimi el değiştiriyor. Çok partili sisteme geçiş ile Adnan Menderes ülke yönetiminin direksiyonuna geçti, halkın değerleriyle barışık bir siyaset üreterek vatandaşın hizmetinde bir hükümet kurdu, tahammül etmediler ve ihtilal ederek seçilmiş başbakanın idam eden ülke olarak tarihimize kara leke sürdüler.
Allah aşkına soruyorum, kadınlarımızın başını açarak onlara hangi bilgi yada beceriyi öğrettik, ya da örtülü olmaları neyi öğrenmelerine engeldi?
Harf devrimini yaparak vatandaşlarımızın tarihiyle irtibatını kestik, ne yazık ki tarihimizi yabancılardan öğreniyoruz. Ayrıca çocuklarımızı Kur’an harflerini okumaktan mahrum ettik. Halbuki her Müslüman evladının kendi kitabını okuyabilme hakkı yok mudur?
Ne ibrettir ki harf devrimini yapan tek ülkeydik bu İsrail ile birlikte iki olduk, ama önemli bir fark ile İsrail İbranice alfabesine yani tarihine döndü, biz ise Tarihimizden irtibatımızı kestik. Kestik demek yanlış olur cebren ve hile ile Latin alfabesine mecbur edildik.
Laiklik belasını sözüm ona Fransa’dan alarak devlet işlerini din işlerinden ayırdık ama şunu düşünemedik; Fransızların tahrif edilmiş bir dini var, çeşitlenmiş dört kitabı var, bu dört kitap da 80 kitap arasından seçilmiş kitaplardır.
Bizim ise Kıyamete kadar insanlığı idare edebilecek Kur’anı Kerim'imiz var.
Kitabımız;
- Kumarı yasaklıyor,
- Sarhoş edici meşrubatları yasaklıyor,
- Falcılığı yasaklıyor,
- Zinayı yasaklıyor,
- Faizi yasaklıyor,
- Çalmayı yasaklıyor,
- Adam öldürmeyi yasaklıyor,
- Ölçü tartıdaki hileyi yasaklıyor,
- Yalanı yasaklıyor,
- İftirayı yasaklıyor.
Laik sistem ya bunları serbest ediyor ya da hafife alıyor, nasıl iflah olacağız? Sesi gür çıkan bir grup kendini bilmez de “bu yasaklar engellenirse özgürlüğümüz kısıtlanıyor” diye kuduruyor, gavur dostlarına “ülke elden gidiyor” diye feveran ediyor.
Bizim kitabımız,
- Sadakayı emrediyor,
- Haccı emrediyor,
- Orucu emrediyor,
- Beş vakit Allah’a secde etmeyi emrediyor,
- Duayı emrediyor,
- Namuslu olmayı emrediyor,
- Mert olmayı emrediyor,
- Kanaat ehli olmayı emrediyor,
- Adaleti emrediyor,
- Selam ile barış içinde yaşamayı emrediyor.
Bizim devletimiz bu emir ve yasaklardan bağımsız ise geriye insanlık adına ne kalıyor ki? Ne yazık ki bu değerlere karşı olan bir kısım kevaşeler dış düşmandan imdat bekleyerek içeride oyun üzerine oyun yapıyor.
Şunu bilmiyor ki; ev sahibi ve hırsız birbirini fark etmişler, canlı tarih olarak büyüklerimiz anlatıyor, sadece Hazro’nun Kırmataş köyünden 80 kişi sefere gitmiş, o babayiğitlerden sadece bir kişi sağ dönmüş onun da bir gözü kör vaziyette, kendisi 7 yıl askerlik yaparken, babası şehit da düşmüş, bu merhum benim atam.
Peki bu adamların torunları insan gibi yaşamaya hakları yok da İslam düşmanlarının mı hakkı var. Devletin ve toplumun içinde var olan sinsi düşmanlar bilsin ki bu ülke Müslümanlarındır, müslim gayri müslim olan herkesin burada özgür yaşamaya hakkı var. Cebren ve hile ile ülkemizi istila ettiler, biz de sabırla gayretle ülkemizin yönetim sistemini bu ucuz insanların elinden aldık.
Menderes'ten sonra Erbakan’a, ondan sonra Özal’a sıkıntı oluşturdunuz ama Erdoğan ile başa çıkma ihtimaliniz sıfır, çünkü Anadolu insanı gaflet uykusundan uyandı. Mesela eskiden diyorlardı ki; kıyamet yaklaştı bireysel olarak kendinizle ilgilenin, vatandaş da el pençe kuzu kuzu dinliyordu, şimdi vatandaş diyor ki; “şayet yarın da kıyamet kopsa ben bugün üzerime düşeni yapacağım. Öyle inzivaya çekilmek yok.”
Düşmanın direktifi ile ülkemde yaşayan ikinci kalite insanlık müsveddesi artık bu haksız mücadeleden vazgeçin. Vatandaşsanız vatandaşlığınızı bilin, düşmandan umut beklemeyin, ülkenin yönetimine göz dikeceğine değerlerine sahip çıkın derim. Ülke yönetimi ve nimetlerini düşmana peşkeş çekmeyin olur mu?
Bu ülke dünya sömürgeci devletlerine “Hayır!” deme karını almıştır.
İşte beka sorunu dedikleri içerideki hainlerdir, vesselam.
Eyüphan KAYA
20.03.2019, Diyarbekir
Son Güncelleme Tarihi: 20 Mart 2019 14:34