BM yoğun bakımda
04 Ocak 2019 16:17 / 975 kez okundu!
Birleşmiş Milletler örgütü kuruluş amacına baktığınız zaman o günün şartlarında bir ihtiyaçtan oluştuğu intibası veriyor. Ne yazık ki uygulamaya gelince boş bir tenekeden ibaret olduğu ortaya çıktı.
İrili ufaklı 193 ülkenin üye olduğu bu oluşumun beş daimi üye uygulama tarzı en despot bir yönetim şekli olarak karşımıza çıkıyor, hatta bu beş üyeden birinin dahi veto ettiği bir karar uygulanamıyor. Böyle bir oluşumdan hayır beklenir mi?
****
BM yoğun bakımda
Birleşmiş Milletler örgütü kuruluş amacına baktığınız zaman o günün şartlarında bir ihtiyaçtan oluştuğu intibası veriyor. Ne yazık ki uygulamaya gelince boş bir tenekeden ibaret olduğu ortaya çıktı.
İrili ufaklı 193 ülkenin üye olduğu bu oluşumun beş daimi üye uygulama tarzı en despot bir yönetim şekli olarak karşımıza çıkıyor, hatta bu beş üyeden birinin dahi veto ettiği bir karar uygulanamıyor. Böyle bir oluşumdan hayır beklenir mi?
Son yıllarda dünya sorunlarına bir çare üretememesi de bu örgütün yaşlandığı, bunama sürecine girdiği, hatta yoğun bakımlık olduğunu diyebiliriz. Kısacası sekerat halini yaşıyor, ölümü an meselesi. Tabi bunun baş müsebbibi de ABD’nin haddini aşması olsa gerek.
İlginçtir S.S.C.B.’nin dağılmasını müşahede eden kimi zatların ABD’ye yıkılma ihtimalini zayıf vermeleri bana inandırıcı gelmiyor. Yaşı 20’nin altında olan çoğu kimse şu dört harfle yazdığım devletin adını bile bilmez.
Bu duruma dikkat çekmek adına 2010 yılı itibarıyla İslam Konferansı Örgütü(İKÖ) İstanbul konferansında “BM artık yaşlanmıştır”, iddiasını imzaya açıldı, benim de o gerçekte imzam var.
O gün bu gündür ona karşı bir mücadele başlamış, dünyanın dikkati bu aldatıcı oluşuna çekiliyor. Aldatıcı diyorum teorisine tüzüğüne bakıyorsunuz eyvallah, pratiğine bakıyorsunuz ABD’ye endeksli çalışıyor, şimdiye kadar yaşayabilmesi dahi fazla.
Ben bizzat üç defa BM’nin bu sakat uygulama tarzını temsilcilerine yüz yüze eletmiş, BM’yi ilahi öğretiyi tanımaya davet etmişim.
İstanbul Güvenlik Konferansı birkaç yıl önce TASAM’ın organizatörlüğünde yapıldı. Söz hakkı alıp BM’nin beşeri bir akla endeksli olarak dünyaya bir huzur getiremeyeceğini savunmuş, daha adil bir yapılanma tarzı teklifinde bulunmuştum. Yazı uzar diye burada anlatmak istemiyorum. Ama oturum üyeleri beşer dakika benim teklifim üzerinde konuşup destek vermişlerdi.
Göçler/göçmenler ile ilgili yapılan toplantısında, BYEGM Antalya’da göç/göçmenler üzerinde bir seminer düzenledi. Orada yine BM komiserine bu oluşumun miadını doldurduğunu hatırlattım. Yeryüzünde yaşanan ağır musibetlerin başında BM’nin hantal yapısı ve işleyiş tarzı olduğunu dillendirdim.
AGİT heyetini benimle görüştüğünde; 18 Nisan tarihi Referandum öncesi Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı(AGİT) heyeti benimle görüşmüştü. Ben batının bir çok oluşumu doğudaki sorunlara yanlış yaklaştığını, başta BM olmak üzere diğer dinamiklerin de İlahi Öğretiyi tanımadıkları için İslam dünyasının sorunlarına merhem olamadıklarını, eğer huzur ve sükunet gibi bir dertleri varsa Cumhurbaşkanımızın arkasında yürümelerini tavsiye etmişti.
Dolayıyla Cumhurbaşkanımızın “Dünya beşten büyüktür” demesi altı boş bir ifade değil, daima arkasında durduğumuz bir hakikatin tespiti/teyididir.
Dünyanın yeni bir oluşuma ihtiyacı var. Yani artık BM’nin kentsel dönüşüm yaşı gelmiştir, vicdanlı müteahhitlerin müdahalesini bekliyor.
Dünya yedi bölgeye ayrılacak, bu üyeler nüfus oranına göre bu yeni oluşuma üye gönderecekler, üçüncü dünya ülkelerinden aidat alınmayacak, yeryüzünde gereksiz sorunların yaşamaması için ciddi bir çalışma ve çaba gösterilecek.
Bunu ben sen yapacağız, dünya vatandaşı insanlar yapacak, birileri gökten inip müdahalede bulunmayacak.
Dolayısıyla “Bana ne?” deyip bir tarafa kaçma gibi bir lüksümüz yoktur diye düşünüyorum.
Selam ve dua ile...
Eyüphan KAYA
02.01.2019, Diyarbekir