Yarım asırdır, çeşitli entrikalara alet olan Dicle Üniversitesi en son FETÖ hileleriyle hit yaptı.

Bahtı kara mübarek şehrim, etrafta bir şer varsa üs olarak şehrimi seçiyor ne yazık ki, bu Apocu’luk meselesinde dahi öyle değil miydi?

HDP’nin dahi binası, bir düşünce merkezi olan DTK’sı burada değil mi?

Hal böyle olunca Diyarbakır siyasetini, yanlışını doğrusunu yerli yerine oturtmak ne kadar zor ise Dicle Üniversitesini rotasına oturtmak daha çok zor olduğu kanaatindeyim.

Dolayısıyla Prof.Dr.Talip Gül Beyefendi Rektör olarak seçildiğinden bu yana yaptıklarını ve yapamadıklarını karşılaştırınca, gayret ve başarısı küçümsenmeyecek kadar takdire şayandır.

Benim çekindiğim şu, kadrolu genel sekreteri Hacı Yılmaz bey üniversite yönetimi açısından çok birikimli ve yetenekli bir insan olmasına rağmen, pasif duruma getirilmesi, işin ilginç tarafı akademik hayatını sekteye uğratıp genel sekreterliğin koltuğuna geçen beyefendinin durumu acaba bir planın bir parçası mı? Eski defolu devletin, karanlık aklının burada bir parmağı var mı?

Bu beni epey düşündürüyor!

Çünkü eğer Rektör’ün etrafında bu tür insanlar çoğunluktaysa vay üniversitemizin haline, eli kolu yaralı olan bir insandan ne beklenir, o zaman üniversite yönetimi çalışa da bir yere kadar. Yani “ne oldur, ne öldür” siyaseti burada can bulacak.

Üniversitenin Rektörü Talip Gül hocamız, halim selim, helal lokma ile yaşamış bir kimse, gayretli bir bilim adamı. Kimi üniversite hocaları özellikle kimi tabipler işini aksata aksata bu günlere gelmişse onları bu kadar kısa zamanda disipline etmek o kadar kolay olmasa gerek.

Şimdiye kadar, iki yüzden fazla bilimsel etkinlik, binlerce eser içeren Diyarbakır kütüphanesi, Zooloji müzesi, Ziraat fakültesi çalışmaları, özel hastanelerde çalışan tabiplerin disipline edilmesi, yenilenen ihalelerin daha ciddi ve ederine yakın değerlerle ihaleye verilmesi..vs. bir çok alanda başarılar elde edildi.

Ben de Dicle Üniversitesine yüklenenlere söylüyorum, kayda değer bir şikayetiniz varsa bu samimi ve gayretli Rektörümüzü iddialarla, sorularla şüphe altında bırakmaktansa, kendisini bire bir sorgularsanız daha iyi olmaz mı?

Hem kim demiş ki hayatta siz %100 başarı elde edebilirsiniz? Üniversite sorunları hiç biter mi? Şehrin en devasa kurumu, kendinizi bir yoklayın bu şekilde Rektörü hedef almanızda kamu yararı dışında bir etken sizi bu yazıları yazmaya zorluyor mu?

Eğer Diyarbakır’ı ve Dicle Üniversitesini seviyorsak,

Üniversitenin sivil bir istişare kurulunu oluştururum ve aylık iki aylık arayla toplanıp, ne oluyor ne bitiyor? Rektörlüğün hangi baskıların, sıkıntıların altında olduğunu tespit edip, hocamıza yardımcı olurdum?

Geçenlerde iş adamı ve yazar Süleyman Aydın ile Rektör danışmanı Yrd. Doç. Hayrullah Akyıldız işbirliği içinde bazı gazeteciler cemiyeti ve haber ajansları temsilcileri olarak Rektörlüğümüzü ziyaret ettik, Talip hocamızın sitemlerini dinledik, bir yandan basına yansıyan bazı haberlerin yüzeysel olduğunu anlama fırsatımız oldu, diğer yandan faydalı olduğuna inandığım birkaç fikrimi de paylaşma fırsatını buldum.

Mesela:

*Üniversite hocalarına mutluluk anketinin uygulanması,

*Her sınav öncesi öğretim üyelerinin performansının öğrenci tarafından doldurulduktan sonra sınav sonucuna ulaşabilmesi,

*Kendisiyle görüşmek istediği halde kendisine ulaşamadığı hocaların olup olmadığı,

Bu taleplerimden ilk ikisi rahatlıkla yapılabilirken sonuncusunda %100 başarı elde etmek çok zor ancak minimize edebilirsiniz değil mi?

Dolayısıyla diyorum ki; “Dicle Üniversitesini rahat bırakın!” Elinizden geliyorsa yardımcı olmaya çalışın, yoksa duyumlar üzerinden haber ve yorum yaparak yönetimin performansını düşürürseniz, bunun kimseye faydası olmaz, diye düşünüyorum.

Ne dersiniz?

 

Eyüphan KAYA

12.01.2018, Diyarbekir

 

 

Yorumlar
Uyarı
Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız. Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz. Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.