Erdoğan'a ihtiyacımız var
21 Haziran 2018 15:37 / 1018 kez okundu!
Erdoğan deyip geçmeyin, milli görüş kadroları arasında ön plana çıkıp, teşkilatlanmayı iyi bilen, belediyecilikten gelip yerel yönetimlerin kıymetini anlayan, 16 yıllık hükümet tecrübesi ile bir adım öne çıkmış bir liderdir. Bu emeği ona bir karizma, bir kişilik kazandırmış, söz ve davranışları vatandaşlarımız üzerinde etki ettiği gibi İslam dünyasında karşılık buluyor, dünya üzerinde bir tesir bırakıyor.
****
Erdoğan’a ihtiyacımız var
Erdoğan deyip geçmeyin, milli görüş kadroları arasında ön plana çıkıp, teşkilatlanmayı iyi bilen, belediyecilikten gelip yerel yönetimlerin kıymetini anlayan, 16 yıllık hükümet tecrübesi ile bir adım öne çıkmış bir liderdir.
Bu emeği ona bir karizma, bir kişilik kazandırmış, söz ve davranışları vatandaşlarımız üzerinde etki ettiği gibi İslam dünyasında karşılık buluyor, dünya üzerinde bir tesir bırakıyor.
Malum ülkemiz yönetim bakımında başkanlık sistemine geçmiş vaziyette. Bu yeni sistemi ilk beş yılını mimarına teslim etmemiz elzemdir, ta ki sistem otursun, verim kat sayısı artsın, ayrıcalığı fark edilsin değil mi?
Bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde başka bir adayı düşünebilirsiniz. Bu ilk seçimdeki diğer adaylara bakın; hepsi hayırcı, yani %52 gibi bir oy oranı ile kabul edilen yeni cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini özümsemeyen birine teslim etmek akıl karı mıdır?
İnce Hayırcı,
Demirtaş Hayırcı,
Akşener Hayırcı,
Karamollaoğlu Hayırcı,
Perinçek neci olduğu belli değil.
Hal böyle olunca bunlar aslında muhalefet cenahı ile eski sistemin özlemi içinde % 52’ye karşı cephe açmışlar.
Dolayısıyla bizim bir dönem Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğine zinhar ihtiyacımız var, hiç olmazsa eski sistemin çok başlılığından dolayı isteyip de yapamadığı sorunları halletme fırsatını ona verelim.
Hem Kürt meselesini çözüme kavuştursun, hem de dindar insanlarımızın yaşadığı problemleri çözsün, insanımızın özüne dönmesi için bir katalizör olsun.
Her iki alanda da iyi gelişmeler kaydedildi, inşaallah cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle de bu gelişmeler taçlandırılır.
Kimisi diyor ki devlet Kürtlere, dindarlara ne yaptı? Ben söyleyeyim önlerindeki engelleri kaldırdı, gerekli çalışmaları ben Kürdüm, ben dindarım diyen kimseler yapacak, laik devletten ne bekliyorsunuz?
Bazıları yapması gereken vazifeyi de Erdoğan’a yüklüyor, bu haktan reva mı yani?
Dolayısıyla diyorum ki;
*Bizim Erdoğan’a ihtiyacımız vardır, gerek yatırımlar gerekse hak ve hürriyetler açısından fevkalade mesafe kaydedildi ülkemizde, ama elinizdeki hamur elverişli değilse ekmeğinizin tadı da hoş olmaz, elimizdeki vatandaş niteliği bazı olumlu çalışmaları yapmaya yetmiyor.
Örneğin eğitim öğretime yapılan yatırım takdire değerken, genellikle öğretmen profilimizin zayıf olması meyve vermesini engelliyor.
Bir emekli öğretmen olarak bunu yakından biliyorum, öğretmenler odası dedikodu köşesine dönüşmüş, okulda kirli politika yapılıyor, Erdoğan ne yapabilir? Yüz binlerce bu defolu öğretmenlerin belasından nasıl kurtulabilir, söyler misiniz.
*İslam dünyasının ona ihtiyacı vardır, malum İslam Konferansı Örgütü ikili bir oluşuma gitti; İslam İşbirliği Teşkilatı(İİT) ve Dünya İslam Formu(DİF).
İİT aracılığı ile Türkiye’nin dönem başkanlığında epey mesafe alındı, Kudüs meselesinde 128 ülke Türkiye’nin yanında dururken, 35 devlet çekimser, 7 ülkecik de ABD’den yana oy kullandı, ABD’nin tehditlerine rağmen, bu demektir ki dünya hak ve adalet açısında bir arayış içindedir, ABD’nin her dediğine de “evet” demiyor.
İİT yakın bir zamanda siyasi ve ekonomik işbirliğine gideceğine inananlardanım. Allah aşkına soruyorum diğer adaylardan hangisi İİT’ye başkanlık yapabilecek kapasitededir.
*Dünyanın ona ihtiyacı vardır, İsrail’in refah ve yayılmasına endeksli bir dünya var, şimdiye kadar kaç lider bu haksızlığa “dur” deme cesaretinde bulunmuş. “One munite” ile başlayan bu tepki “Dünya beşten büyüktür” sloganıyla dünya gündemine oturdu.
Tabi olayın bu düzeye gelmesi için kimi sivil oluşumların da katkısı olmuştur. TASAM’ın organize ettiği 2010 yılı İKÖ toplantısında “BM artık yaşlanmıştır” cümlesinin altına ben de imza atmıştım. Ama eğer Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider olmasaydı o tür çalışmalar kağıt üzerinde kalırdı.
Şunu da hatırlatmadan geçmeyeceğim Abdullah Gül ürkek davranmasaydı şimdi BM’e genel sekreteri olabilirdi. Kısacası, kabiliyet cesaretle tezahür eder.
Bazı insanları aklı buralara ermez, çünkü hayata verdiği katkının altı boştur. Klavye üzerinde bir şeyler yazabilirsiniz, ama etkisi olmaz, az daha uzatırsanız küfür ve tehdit ile konuşursunuz, maalesef öyle de oluyor çoğu zaman.
Son on yıldır ülkemizde nitelikli bir kadro çalışıyor, bunun başını da TASAM başkanı Süleyman Şensoy çekiyor. TASAM, cumhurbaşkanlığı himayesinde çalışmalarını yürüte bir stratejik araştırma merkezidir. Ben çalışmalarını burada anlatamam en iyisi siz Google’de “TASAM” yazın çalışmalarını inceleyin olur mu?
Geçen 4 Nisan’da NATO’nun kuruluş yıl dönümünde benim cumhurbaşkanım Rus ve İran başkanı ile İstanbul’da toplantıdaydı, bunun anlamını da siz düşün olur mu?
Tekrar diyorum ki; bu ülkenin de, İslam dünyasının da, dünyanın da Erdoğan’a ihtiyacı var, kader ona böyle bir sorumluluk yüklemiş, kolay gelsin deyip; ona kalbi, kavli ve fiili destek vermek de bize düşüyor.
Benden söylemesi.
Eyüphan KAYA
20.06.2018, Diyarbekir
Son Güncelleme Tarihi: 22 Haziran 2018 18:08