İmam/İmam-Hatip/Din Görevlisi
08 Ekim 2019 11:40 / 1043 kez okundu!
Bu geçen 50 yılda Anadolu insanı manevi açıdan bir buhran yaşadı. Laiklik adı altında Din/Diyanetle irtibatı zayıfladı. Çünkü birçok İmam-Hatip dini bir lider olma vasfını taşımıyordu. Namaz kılmayan bazı Din Kültürü öğretmenleri gibi, bir kılan bir kılmayan müftüler dahi gördük. Dahası da kalsın, söylemek istemiyorum.
****
İmam/İmam-Hatip/Din Görevlisi
Bu geçen 50 yılda Anadolu insanı manevi açıdan bir buhran yaşadı. Laiklik adı altında Din/Diyanetle irtibatı zayıfladı. Çünkü birçok İmam-Hatip dini bir lider olma vasfını taşımıyordu. Namaz kılmayan bazı Din Kültürü öğretmenleri gibi, bir kılan bir kılmayan müftüler dahi gördük. Dahası da kalsın, söylemek istemiyorum.
Ancak şükürler olsun ki, Diyanet İşleri Başkanlarından Yazıcıoğlu ile başlayan, Bardakolğu ile devam eden ve Görmez Hoca ile bambaşka bir olgunluğa oluşan Diyanet teşkilatı Erbaş hoca ile de o istikamette mesafe kat ediyor, elhemdulillah.
Bununla birlikte Diyanet İşlerinin daha büyük çalışmalara imza atmasını bekliyoruz.
Mesela “Toplumsal Barış” adına pek kayda değer bir çalışması olmadı, hatta aşırı milliyetçi bir kadronun kemikleşmiş vaziyette Diyanette kümelendiğini söylemek de mümkündür. Tabi bu atamalara da yansıyor.
*Nahoş bir anekdot paylaşmak istiyorum;İlçe müftülerinin katıldığı bir seminerde bir Müftü Osmanlı tarihinden örnekler sunup, sık sık “Türk komutan,Türk komutan” diyor, Diyarbakırlı bir Müftü de “Aslında onlar İslam kumandanlarıydı” deyince, kafasından kürsü ile darbe alıyor. Daha sonra olaya şahit olan bir müftü diyor ki, “Ah keşke o zaman olayı kapatmasaydık, zaten onun il müftüsü olmasının önü kapanırdı”.
Onalar birer İslam kumandanıydı diyen müftü bu gün HDP vekili maalesef! O da Diyarbakır’daki uygulamalarında Kürtçeye bir serbestlik getirmedi, çünkü camide vaaz ve hutbenin serbest olması HDP’nin işine gelmiyor.
Yani Diyanet, “Barış Sürecine” olumlu bir katkı yapmadı demek istiyorum.
Diyanet pek ala “Sulh ve Adalet” adına bir hutbe irad ederek ülkemizde eski devletin kaba kabahatlarından neşet eden Kürt sorununa neşter vurabilir(di). Hak ve adaletin tarafı olarak Veda Hutbesinin bir gereği hakem rolünü üstlenebilirdi.
Hala Kürtçe bildiği halde birçok Camide Kürtçe konuşmamaya dikkat eden İmamlarımız var. Allah’ın evinde Allah’ın ayetine sansür koymak Hakka/Hukuka sığar mı?
Personel açısından da Diyanette aynen Milli Eğitim gibi personel değişim/gelişiminde pek başarılı olamıyor. Dikkat edilirse eksik bilgi ve özgüven eksikliği yaşayan kimseler aşırı milliyetçi olabiliyorlar, ayrıca çakma vatandaş olanlar bu işin başını çekiyorlar. Maalesef bu zihniyette olan kimseler Diyanet Personeli arasında da yaygındır.
Malum Din/Diyanet sorunu Kürt sorununa göre daha büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu konuda yanlış yolda olanın dünyası da ahreti de berbat oluyor. Geri dönülmez bir zararın içinde olup her geçen gün bir adım daha Allah’ın rızasından uzaklaşıyor.
Peki Din Görevlisi ne yapmalı?
1-Cami cemaatiyle barışık olmalı,
2-Cemaatine güven verip, muhabbetlerini kazanmalı,
3-Beş vakit namazı eda etmenin yanı sıra bir irşad eylem planı olmalı,
4-Emri bil maruf mehyi anil münker(Doğruyu emretmek, yanlışlardan sakındırmak) vasfını her fırsatta yerine getirmeli,
5-Nefis ıslahı açısından örnek/model olabilmeli,
6-Camiyi Müslümanlara sevdirmeli,
7-Namaz dışında da camiyi manevi hizmetlere açık tutmak.
Mehmet Görmez hocanın ifadesiyle “Atanmış İmam değil, Adanmış imam” olmalı,
Bu milletin manevi hizmet açısından devlet üzerinde katmerli hakkı var, çünkü Din/Diyanetin bu kadar hayattan uzak olmasında Devletin payı yüksektir, şimdi bu borcu telafi etmenin zamanıdır diye düşünüyorum.
Bir İmam-Hatip;
*Manevi bir hizmet yapmak istiyorsa,
*Hak ve adalet adına bir varlık göstermek istiyorsa,
*Bir mümin olarak tebliğ için bir dert taşıyorsa, vazifeli olduğu yerleşim biriminin her ferdine; kadın/erkek, genç/yaşlı demeden hapsine belli bir eylem planı dahilinde ulaşmalı/ulaşabilmelidir.
Ben memuriyetimin ilk yıllarını İmam-Hatip olarak 4 yıl yapmıştım. Vatandaşa gösterdiğim ilgi; İman, İbadet ve Hasenat olarak meyvesini veriyordu.
Camiler haftası münasebetiyle bazı sendikaların açıklamalarını okudum, daha çok personellerin özlük hakları üzerinde duruyorlardı. Keşke bir az da bir vatandaş edasıyla kale aldığım bu konuları da ele alsalardı.
Daha mutlu ve huzurlu günlere, selam ve selametle kalın.
Eyüphan KAYA
08.10.2019, Diyarbekir
Son Güncelleme Tarihi: 08 Ekim 2019 15:21