İslam Uleması Uyanıyor

02 Ağustos 2018 00:48 / 1296 kez okundu!

 

 

Bir dinimiz kalmıştı, onu da FETÖ ile lekelemek istedi, ama bu memleket yine tekbir, sala, ezan, vatan ve bayrak aşkı ile elhamdulillah kurtarıldı. Eğer öyle olmasaydı bu halk hiç yoktan dinine düşman olacaktı ve Yahudi(Siyonist Yahudiler) amacına ulaşmış olacaktı. Boşuna dememişler kaderin üzerinde bir kader vardır.

 

****

 

İslam Uleması Uyanıyor

 

Son birkaç asırdır;

> Kıyamet koptu kopacak,

> Dünya hayatı kötü insanların çoğalmasıyla son bulur,

> Dünya leştir, leşin talipleri köpektir… vb. ifadelerle İslam dünyası uyutuldu. Ama çeyrek asırdır, İslam uleması yavaş yavaş kendine geliyor.

Bu alimlerin uyarması sonucu kabiliyet ehli kimi liderlerin de varlığı hissediliyor.

Recep Tayyip Erdoğan da, Muhammed Mursi de bunun alameti farikalarındandır.

Gel gör ki Siyonizm, İslam dünyasının damarlarına işlemiş ve nerede işe yarar bir değerimiz varsa bir vesile ile kendine bağlamıştı.

Bir dinimiz kalmıştı, onu da FETÖ ile lekelemek istedi, ama bu memleket yine tekbir, sala, ezan, vatan ve bayrak aşkı ile elhamdulillah kurtarıldı. Eğer öyle olmasaydı bu halk hiç yoktan dinine düşman olacaktı ve Yahudi(Siyonist Yahudiler) amacına ulaşmış olacaktı. Boşuna dememişler kaderin üzerinde bir kader vardır.

Bu dinin temsilcileri olan ilim erbapları kurdukları dernek ve vakıflarla bir dayanışma içinde olup her geçen gün daha kaliteli bir hal alıyorlar.

Yerelde İTTİHAD-I ULEMA ve MEDEV gibi oluşumların yanı sıra, Dünya Müslüman Alimleri Dayanışma Derneği(UMAD) gibi oluşumlar da vardır.

Geçenlerde UMAD’ın Diyarbakır’daki istişare toplantısına katıldım. Beni bu toplantıya davet eden UMAD Yüksek İstişare Kurlu Üyesi Muhammed Tayyip Elçi hocama teşekkür ederim.

Bu istişare toplantısında;

İlmin ve alimin önemi anlatılırken, medreselerde yetişen alimlerin muhakkak ilahiyat tahsilini yapmaları orta, lise ve üniversite hocalığı yaparak ilmini sarf etmeleri üzerinde duruldu.

Medreseler ve İlahiyatlar birbirlerinin rakipleri değil birbirlerini tamamlayan kurumlar olduğuna işaret edildi.

İslam ulemasının sosyal, ekonomik ve siyasi açıdan da iyi yetişmesi gerektiği kanaatine varıldı.

İslam dünyasının aralarında sınır olmadığını düşünerek çalışmamak gerektiği, ancak devletler düzeyinde var olan sınırları da tanımak gerekliliği gerçeği üzerinde duruldu.

İslam dünyasının varlığını hissetmesi için Kürtçe bir atasözü ile açıklayan Molla Musa, “Zor zane, zêr zane, devê tüfinda mor zane” diyerek şöyle bir katkıda bulundu.

Bu atasözünü;

> Nitelikli askerin olacak,

> Ekonomik gücün olacak,

> Günün şartlarına göre ihtiyaca cevap verecek silahın olacak. Şeklinde tercüme etti.

SUFFE medresesinde gerçekleşen 100 civarında ilim erbabının katılıp, katkı verdiği bu istişare toplantısında hayırlı fikirler dile geldi. Tamamını bir yazıya dökemem, bunu bir analiz haber mahiyetinde kabul buyurun.

Ama Diyarbakır’da yetişen bu binlerce ilim erbabının hem bölgemize, hem ülkemize, hem de İslam dünyasına hatta insanlık alemine bile ufuk verebileceğine inanıyorum. Çünkü yakından biliyorum ki bu tür ilim yuvalarında ilmiyle amil kimseler yetişiyor.

Allah bu gayretli, seçkin insanları başarıya ulaştırsın. Amin demeniz dileğiyle.

İyi ki medreselerimiz var, iyi ki bu ümmete yön verecek kadar binlerce talebe bu medreselerde yetiştiriyorlar. Bizim gibi sağduyulu insanlar da hem mutlu oluyor, hem de onlara dua ediyor.

Bizi bu günlere ulaştıran yüce Allah’a hamd ediyorum. Böyle bir ortamın sağlanmasına katkısı olan yetkili ve etkili insanlara da, Hükümete de teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.

Anadolu özüne dönüyor inşallah.

 

Eyüphan KAYA

02.08.2018, Diyarbekir

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.