Karın tokluğuna çalışıyorlar
21 Nisan 2018 15:53 / 989 kez okundu!
Mesela ben 28 yıl çalıştım 2015 Ağustos ayı itibariyle 62 bin lira kıdem tazminatını aldım, ev mi alacaksın, araba mı alacaksın? Hangi birine yetiyor. Tabi ben işini bilen bir memur olmadığım için kıdem tazminatına muhtaç oldum. Gel zaman git zaman bir az nefes aldıktan sonra bir gün babama sordum “Babacığım, ben çalışmadığım halde şu emeklilik maaşını alıyorum bana helal mı acaba?”
******
Karın tokluğuna çalışıyorlar
Eskiden ağalar vardı, emrinde çalışan rençperler olurdu. Bir rençperin üstü başı düzgün, özgüvene sahip oluşu ağasının hanesine bir artı olarak yazılıyordu.
Hatta kimi adil köy ağaları rençperlerine ek iş imkanı vererek ona bir ek gelir sağlıyordu ve zaman içinde bir birikim oluşturup, kendisine ev bark yapıyor, evlendirip rençper bir süre sonra işinin patronu oluyordu. Diyarbakır’ın Arpadaraesi köyü sahipleri buna iyi bir örnektir. Allah kendilerinden razı olsun.
Mikdat Beg mi desem,
Mehmet Beg mı desem?
Heci Abdulkadır Beg mi desem, hepsi de eli öpülesi insanlardı.
Bu gün o müessesenin modern hali devlet oldu. Devlet soyut bir kavram olup çalışanları arasındaki ilişkiler kanun, tüzük ve genelgelerle tanzim edilir.
Kanunu parlamento çıkarır onu uygulayan hükümet, meydana gelen aksaklıkları kontrol eden de yargıdır. Bu üçlü işleyiş yasama, yürütme ve yargı olarak 3Y ile ifade edilir ki, buna kuvvetler ayrılığı denilmektedir. Bu üç kuvvet ne kadar birbirinden bağımsız çalışırsa devlet o kadar verimli hayata katkı verir.
Devlet mekanizmasının en alt kademelerinde düz memurlar çalışmakta olup, asıl devletin ayakta kalmasına katkı veren onlardır, tıpkı ordunun astsubaylar üzerinde yürüdüğü gibi.
Askeriye desek ve dayanışma içinde olduğu için astsubaylar gerek maaş açısından, gerekse lojman temini bakımından nispeten rahat ediyorlar, fakat düz memurların pek sesi çıkmıyor, güya sözüm ona memurların özlük haklarını savunma gibi önemli bir görevi olan sendikalar var, ama bu hakkın takibi ve savunması en son ilgilendikleri iştir maalesef. Ne yazık ki milyonları bulan bu memur kitlesi, karın tokluğuna çalışıyor.
Malum memur 8.00-17.00 mesaisiyle çalışıp haftanın 5 günü mesaiye vermek durunda kalıyorlar. Ayrıca başka bir iş yapmaları da yasak. Gel gör ki aldıkları maaş onları doyuramıyor, kıt kanaat ancak ay başını getiriyorlar.
Bu sorunu birileri zamanın başbakanına sorununca merhum başbakan “Memur işini bilir”, diye cevap vermişti. Ama memurların çoğunu bundan tenzih ediyorum.
Bu konuda bazı iyileştirmelerin yapılması şarttır. Bu da devletin mekanizması içinde hükümetin göreviydi. Bundan sonra artık gözümüz Külliyede olacak, cumhurbaşkanlığımızın devletin memurlarına bir jest yapmasını bekliyoruz. Hatta seçim kampanyasında dillendirirse, bir umudun bir mutluluğun oluşmasına da kapı ararlar diye düşünüyorum.
Bu ülke iyi idare edilirse 160 milyon insanı besleyecek kapasiteye sahip olduğuna inananlardanım.
Mesela memura 500 lira kira yardımı verilebilir.
Sosyal gider kalemi adı altında 150-200 lira katkı almaları lazım.
Çocuk başına verilen sembolik katkı en az 100 lira olmalıdır.
Asgari ücretle çalışanlara da kira yardımı devlet destekli verilebilmelidir.
Diyeceksiniz ki, bu kadar bol keseden vermeye devletin gücü yeter mi? Evet gücü yeter, eğer bu siyasiler ve bürokratlar vatandaşın mutluluğuna endeksli çalışırlarsa, bu tür iyileştirmeler işten bile değildir.
Düşünün memur bir vatandaş 25-30 yıl çalışacak sonunda elde var sıfır, aldığı kıdem tazminatı da sembolik bir miktar.
Mesela ben 28 yıl çalıştım 2015 Ağustos ayı itibariyle 62 bin lira kıdem tazminatını aldım, ev mi alacaksın, araba mı alacaksın? Hangi birine yetiyor. Tabi ben işini bilen bir memur olmadığım için kıdem tazminatına muhtaç oldum.
Gel zaman git zaman bir az nefes aldıktan sonra bir gün babama sordum “Babacığım, ben çalışmadığım halde şu emeklilik maaşını alıyorum bana helal mı acaba?”
Babam dedi ki, “Evladım sen 28 yıl devlete çalıştın, eğer kendine çalışsaydın şimdi her bir şeyin olurdu, onun için müsterih ol, tabi ki aldığın maaş helâldir”.
Düşündüm taşındım babamın yaklaşımı bana vicdani geldi, nispeten rahatladım. Yine de kamuya karşı sorumluluğum vardır diye, sivil toplum örgütlerinde meccanen çalışarak, ruhumun payını vermeye çalışıyorum.
Siz siz olun, memurun hakkını savunmayı unutmayın, e mi?
Eyüphan KAYA
21.04.2018, Diyarbekir