Manevi değerleriyle barışık bir toplum daha güçlüdür
08 Aralık 2012 21:20 / 1345 kez okundu!
Cumhuriyet döneminde, devleti dinin ölçülerine dayandıramayız yaklaşımıyla manevi değerlerimizden koptuk maalesef. Halbuki haftalık tatilimiz Cumartesi-Pazar; biri Yahudilerin kutsal günü, diğeri ise Hıristiyanların kutsal günüydü.
İslam toplumu bu kadar tatil hayranı olmamalıdır tabi ama ne yazık ki iki mensuh dinin tatillerine riayet ederken Müminler'in vazgeçilemez durumundaki Cuma Namazı'nı sıkıntıya düşürecek kadar bir Cuma günü mesaisi toplumun huzurunu kaçırıyor ve ciddi anlamda sıkıntı oluşturuyor.
Bilen biliyor,
İslam Dini'ne göre Cuma saatinde çalışmak haramdır.
Cuma Namazı'nın kazası yoktur,
Cuma Namazı'nın cemaatle kılınması zorunludur.
Dolayısıyla Cumartesi-Pazarı tatil etmişiz, hadi dünya ile ortak bir mesai yapmak için sorun yapmayalım, ama Cuma günü öğle arası molasını iki saate çıkarıp topluma bir nefes aldırmak da icap etmez mi? Bu yeni yapılanmada böyle bir değişiklik yapılmazsa yazık olur düşüncesindeyim. Kimisi diyebilir ki efendim zaten memurların Namazını eda edebilmeleri için Cuma Namazı saati ayarlanıyor, ben buna bir kaç açıdan eleştiri getireceğim.
1- Öğle arası bir saat olduğu için Namaza giden öğle yemeğini yiyemiyor,
2- Öğretmenler ve öğrenciler bu Namaz saati ayarlamasından yararlanamıyor,
3- Devlet-Millet arasındaki soğukluk devam ediyor ve her hafta bu sıkıntı tazeleniyor.
Camilerin doluluk oranının yüzde 150 olduğunu, dışarıya cemaati taşırmayan caminin olmadığını hep birlikte müşahede ediyoruz, bu vesileyle bu sıkıntı toplumun kahır ekseriyetini ilgilendiriyor ve hâlâ devam ediyor. Buna Meclisin bir çare üretmesi lazım.
24.11.2012 tarihinde Meclis Başkan Vekili, "Muharrem iftarı münasebetiyle oturuma ara veriyorum" demesi beni duygulandırdı, demek ki, "Meclis artık vatandaşıyla barışık hale geliyor" dedim ve çok mutlu oldum.
Muharrem ayı, vatandaşlarımızın kahır ekseriyeti tarafından kutsal bilinen bir ay, Aşure'ye alevi vatandaşlarımız daha çok ilgi gösterebilirler, ama Sünnilerden Muharrem orucunu bilmeyen, aşure tatlısını tanımayan neredeyse kimse yoktur. Ben bir Sünni olarak mutlu oldum. Ayrıca ailem ve çocuklarım da Muharrem orucunu tutmuşlardı.
Bunun gibi,
Ramazan mesaisini gerektiğinde iftar saatine göre esnek tutmak,
Yollarda sabah namazı saati için, velev ki bir kişi de olsa namazını kılabilecek bir uygulama getirmek,
Memurlar için ömründe bir kez Hac izni için yasal bir izin türü yasayla düzenlemek,
Nikâh şahitlerini, Dini vecibelerini yerine getiren adil olma vasfını taşıyan kimselerden oluşturmak,
Eşler arasında meydana gelebilecek ileri düzeydeki tartışmaları aile heyetine havale etmek ve bu kararı boşanma davasında delil olarak kabul etmek,
Köy ihtiyar heyetini eğiterek, vatandaşlarımız arasında meydana gelen bir münakaşada ilk müracaat mercii haline getirmek ve ihtiyar heyetinin kararını gerektiğinde mahkemede yardımcı delil olarak kullanmak.
Az da olsa bu uygulamalar yasal düzenleme ile hayata kazandırılırsa topluma bir huzur ve başarı kazandıracağı, var olan endişeyi izale edeceği kanaatindeyim.
Hem biz İslam Dini'nden ne zarar gördük ki vazgeçilemez emirlerini görmezlikten geliyoruz. Ayrıca bu toplum Müslüman olmasaydı acaba halimiz nice olurdu? Bunu hiç düşüneniniz oldu mu? Ben, maazallah diyorum.
İslam; insanlığa hoşgörüyü, merhameti, adil olmayı, paylaşımcı olmayı, mertliği ve cesareti, en önemlisi de İbadeti ve dolayısıyla yüce Allah'ı tanımayı kazandırmış.
Devletin yanlış uygulamalarından dolayı yeterince Dinini tanıyamayan bu toplum zaman zaman kimi sorunların oluşmasına sebebiyet verdiyse de şükürler olsun ki yine ayaktayız ve her geçen gün iri, diri olma yolunda mesafe kat ediyoruz.
Bunun farkında olalım, yüce Dinimizin kıymetini bilelim; bu vesileyle hem dünyamızı hem Ahretimizi mamur edelim.
Ne dersiniz?
Selam, sevgi ve muhabbetlerimle...
Eyüphan KAYA
07.12.2012
