'On Emir'den haberiniz var mı?
14 Aralık 2012 11:15 / 1675 kez okundu!
Yüce Allah'ın ifadesiyle, Allah'ın üzerimizdeki nimetlerini saymaya kalkışırsak sayamayız. Bu nimetlerin en başında insanlık alemine gönderdiği Kur'an-ı Kerim gelir.Çünkü Kur’an insanlık için hayat klavuzudur.
Ku'ran:
İnsanı düşündürüyor,
Yönlendiriyor,
Cesaretlendiriyor,
Hayata bağlıyor,
Mutluluğa zemin oluşturuyor.
Her ayetinde ayrı bir hikmet bir marifet vardır. Ancak kimi ayetler var ki, günlük hayatta daima dikkate almakla yükümlüyüz. Ena'm suresinin 151. ve 152. ayetleri bu mühim ayetlerden ikisidir. Bu ayetlerde on emir saklı olup, paylaşmakta yarar görüyorum.
1- Allah'ın size haram kıldığına dokunmayın,
Evet dostlar evet, helâl ve haram daima akılda olması gereken iki terim. Bakış, söz ve davranışlarımızda devamlı dikkat etmemiz gereken iki önemli kavram. Çünkü bir mümin helâl-haram kavramına dikkat etmekle yükümlüdür. Özellikle kazanç kavramının helâl-haramla yakından ilişkisi var.
Kazancımızda haksız bir durum varsa yediğimiz, giydiğimiz haram olur. Yaptığımız ibadete dahi halel gelir.
2- Allah'a ortak koşmayın,
Yeryüzünde yaşarken sadece rıza-i ilahiyi gözetmeliyiz. Akşam başımızı yastığa koyduğumuzda hesabımızı ona göre değerlendirmeliyiz. Sabah Besmele ile hayata başladığımızda yine Yüce Allah'ın emirlerine amade olmalıyız. Hayatımızı dizayn ederken tek etken rıza-i ilahi olmalıdır. Falan lider, filan kahraman bize model olmamalı, Yüce Allah'ın kulluğunu kabul etmedikçe...
3- Anne-Babaya iyilik edin,
Malumunuz büyük günahlar yedidir. Ancak ekberi kebair (büyüklerin en büyüğü) ikidir, Allah'a şirk koşmak ve anne-baba hukukunu zedelemek, onlara zulüm etmek, sahiplenmemek. Hani başka bir ayette Yüce Allah şöyle buyuruyor:
"Anne Babalarınızdan biri ya da ikisi yanınızda yaşlanmış durumda ise onlara karşı tevazu kanatlarını indirin ve kendilerine "öf" bile demeyin. Ve deyin ki ya Rabbim onlara merhamet et, biz küçükken onların bizi sahiplendiği gibi."
Daha nasıl ifade edilsin anne-baba hakkı değil mi?
4- Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin,
Yüce Allah buyuruyor:
‘Her canlının rızkı ancak bana aittir’.
Dolayısıyla çocuklarım çoğalırsa kazancım onlara yetmez şeklinde bir korkuya kapılıp, cahiliye döneminde olduğu gibi kız ya da erkek çocuklarını öldürmek günahların en büyüğüdür.
Hayatta bazen bakıyoruz ki, iki maaşla çalışıp bir evladı, iki evladı yetiştirmekte zorlanan olduğu gibi 5-6 çocuğu daha rahat büyüten tek maaşlı kimseler de vardır.
Biz yeryüzünde hoplayıp zıplamaya gelmedik ki yaşantımızın hesap hanesine ille de yatı-katı, yazlığı-kışlığı, disco-bar giderini katalım. Dünya fakr-u zaruret içinde yaşarken biz de mütevazi bir hayat yaşamak durumundayız. Bakın bakayım batı alemi nasıl da yaşlılar topluluğu haline gelmiş bulunuyor.
Ancak insani gerekçe, iyi niyetle aile planlaması bu mevzunun dışında olduğuna inanıyorum. Çünkü burada hanımın yıpranması, çocuğun terbiye edilişi, sevgi ve ilgi eksikliği vb. birçok gerekçe olabilir. Yani niyet hayır ise akıbet de hayır olur inşallah.
5- Fahiş sayılan kötü davranışların açığına ve gizlisine yaklaşmayın.
Evet dostlar, yüz kızartıcı suç, çalıp çırpmak, rüşvet yemek, çok af buyurun zina etmek ve benzeri davranışlarda bulunmaya hakkı yok bir müminin. Ne diyor Üstat Bediüzzaman "Helal daire keyfe kâfidir."
Dolayısıyla bir mümin, gizli olsun açıkta olsun kötü işleri yapmaya tenezzül etmez, etmemeli.
6- Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın,
Cana kıymak, adam öldürmek insanlığın baş edemediği bir musibet. Aslında korkak insan adam öldürür, öldürülen kişiden çekindiği için. Ancak iletişim kurup; haklı, haksız kavramı çerçevesinde anlaşarak mutlu ve barışık bir hayat sürdürmek varken, Allah'ın yarattığı cana kıymaya ne hacet. Ama adam Allah'ı tanımıyorsa işte küçe çıkmaz yol burasıdır.
7- Yetim malına kötü niyetle yaklaşmayın,
Yetim, yetişkin olmayan babasız evlattır. Dolayısıyla malını korumayı beceremez. Ondan dolayı yetim malını Yüce Allah korumaya almıştır ve ona kötü niyetle yaklaşmayı yasaklamıştır. Malına zarar vereni de cezalandıracağını beyan etmiştir. Bizim bu konuda uyanık olmamız lazım.
8- Ölçü ve tartıda adil olun,
Hayatın hemen her alanında karşılaşılan iki olay.
Alırken verirken, ki hayatın bir çok karesinde alıp verme var. Bilmeyenimiz yoktur, basit bir örnek vereyim bir manavın arada bir tezgâhındaki meyveye, sebzeye su dökmesinin bile bu mevzuuyla alakası vardır.
9- Bir söz söylerken adil olun,
Yorum ve değerlendirmelerimizde, yaptığımız şahitlikte adil olmakla yükümlüyüz. Velev ki yakınımızın ya da nefsimizin aleyhine bile olsa. Yoksa hak tecelli etmez, adalet yerini bulmaz, bunun da müsebbibi biz oluruz ki maazallah.
Ne diyor Resul-i Ekrem (A.S.V.): "Nefsinizin aleyhine de olsa doğruyu söyleyin."
10- Allah'a verdiğiniz sözü, tutun.
Aman Allah'ım öyle bir emirle evamiri tamamladı ki, aslında diğer emirler bunun alt kümesi mahiyetindedir. Taaa Kelimeyi Tevhide sanki işaret etti Lailaheillelah Muhammedün Resulullah (Allah'tan başta ilah yoktur Muhammed O'nun Resulüdür.).
Zaten burada Allah'tan başka tüm ilahlar reddediliyor ve artık hayat yüce Allah'ın kontrolüne giriyor. Dolayısıyla Kur'an-ı Kerim'in tüm emir ve yasaklarından mümin sorumludur, gücü nispetinde riayet etmekle yükümlüdür.
5. ve 10. emirden sonra da, bir daha dikkat çekmek maksadıyla olsa gerek "Allah iyi düşünesiniz diye bunları size emrediyor" şeklinde bir vurguda da bulunuyor Hak Te'ala.
'Ben insanım' diyen herkes bu emirlerin yerinde ve olmazsa olmazlardan olduğuna inanmakla yükümlüdür, Dini düşüncesi, ideolojisi ne olursa olsun. İtirazı olan varsa kendine başka bir gezegen bulsa daha iyi olur kanaatindeyim.
Haksız mıyım?
İşte güzel kardeşim yeryüzünde bir mümin olarak yaşamak istiyorsak, bu sese kulak vermeliyiz.
Başta nefsim olmak üzere, tüm müminleri bu hak ve hakikate uymaya davet ediyorum. Belki de çağrıların en güzeli budur.
Ne dersiniz?
Selam ve Dua ile.
Eyüphan KAYA
14.12.2012