Sudan kıymetli ne var?
07 Temmuz 2018 12:40 / 1263 kez okundu!
İnsanoğlu bu, bir şeyin değerinden söz edilince hemen parasal ederi ile kıymetlendiriliyor. Halbuki öyle değerli şeyler var ki, almak dahi mümkün değildir. Örneğin bir avuç toprağın oluşması için bin yıl geçmesi lazımken, kan dediğimiz hayat sıvısını yapma imkânımız bile yok. Ya değerini bilmediğimiz suya ne demeli?
****
Sudan kıymetli ne var?
İnsanoğlu bu, bir şeyin değerinden söz edilince hemen parasal ederi ile kıymetlendiriliyor. Halbuki öyle değerli şeyler var ki, almak dahi mümkün değildir.
Örneğin bir avuç toprağın oluşması için bin yıl geçmesi lazımken, kan dediğimiz hayat sıvısını yapma imkânımız bile yok. Ya değerini bilmediğimiz suya ne demeli?
Bütün gücümüzü teknoloji ile birleştirsek bir köye yetecek kadar su üretemeyiz gerisini siz düşünün. Onun için diyorum ki “sudan kıymetli ne var?”. Hem “kim demiş ki su parayla alınır, verdiğimiz para dereden tepeden getirenin ücretidir.” İkram Allah’ındır, verdiğimiz ücret dağıtım payıdır.
Tatlı sular var, tuzlu sular var, her biri kendi alanında emsalsiz. Mesela, tuzlu suyun kaldırma kuvveti ile denizlerde gemiler yüzerken, tatlı sular olmazsa yaşamak imkânsız olur, Yüce Mevlam bizi suya muhtaç bir canlı olarak yaratmıştır.
Suyun önemine işaret eden Peygamberimiz aleyhisselam, “nehir kenarında dahi abdest alsanız, suyu israf etmeyiniz” diyor.
Peki ben Müslüman’ım diyen kaba kimseler suya bu değeri veriyor mu? Bu gözle suya bakıyor mu? Maalesef maalesef keşke Hz.Muhammed aleyhisselamdan bu konuda bir ders, bir marifet alabilseydik.
Baksanıza İran’da insanlar suya ulaşamadıkları için ortalık karıştı, polislerin silah kullanması sonucu insanlar yaralandı, öldürüldü, bu da bir şey mi? İki yıl önce Türkiye İran Van formunda bu tehlikeye işaret etmiştim. Allah beterden saklasın.
İster inanın ister inanmayın İran’da 500 bin su koyusu açılmış bu konuda bir yasal düzenleme yok ve bunun sonucunda bazı yerlerde kuraklık olduğu gibi, bazıları ise içme suyuna bile ulaşamıyor.
Ne diyorlar düşünce adamları; “son zamanda büyük bir savaş çıkarsa ya enerji yüzünden olur ya da su yüzünden” ben bu ifadeyi çok anlamlı buluyorum.
-5, -10 cantigrat derecede doğal gazınız kesilirse, elektriğiniz yoksa bir binanın 40. katında olsanız ne yazar?
Ya da 40-50 cantigrat derecede veya daha düşük bir sıcakta tatlı suya ulaşmazsanız, her bir şeyiniz varsa neye yarar?
İşte bu konuda İran sıkıntıya girdiği gibi ülkemizi de sıkıntı bekliyor, çünkü benzer bir durum bizde de var.
Bakıyorum daha önce 2-3 tabii çeşmeler ile su ihtiyacını gideren bazı köy ahalisi, şimdi kuyu açma yarışına girmişler 5-6 bin lirası olan su kuyusu açıyor, içme suyu için mi hayır, onunla bağ bahçe suluyor, karasal iklimde mısır yetiştiriyor.
Ne yazık ki her geçen gün su daha derine kaçıyor, birinin açtığı kuyu yüzünden komşusunun kuyusu kuruyor, umurunda da değildir.
Duyduğum kadarıyla Mardin civarında daha önce 150-200 metrede su çıkarken şimdi 400 metre yerin dibine inince ya su bulunabilir ya da bulunamıyor. Bir yetkili demiyor ki “hayattan ne istiyorsunuz arkadaş, görüyorsunuz her geçen gün su derine kaçıyor, yarın susuz kalabiliriz, bu kadar dengesiz hareket etmenin cezası büyük olur” diye.
İçme suyu olarak kullanabildiğimiz suların % 2 kadarı yer altı suları oluştururken, tatlı suların kahır ekseriyeti kuzey kutbundaki buzullardadır, yarın öbür gün buzullardaki suya ihtiyacımız olursa vay halimize.
Kısacası biz ilahi hazineleri amacı dışında ve menfaatimize endeksli kullandıkça beklenmedik sıkıntılar başımıza geliyor. Bu İran’daki isyan daha deveden kulaktır.
Gerek İran’da ve erekse Türkiye’de olsun bir an evvel bu tatlı su kuyularının açılmasıyla ilgili bir yasal düzenleme lazım. “Ben arazimde kuyu açtım, bu su benimdir” demeye kimsenin hakkı olmamalıdır diye düşünüyorum.
Benden söylemesi.
Eyüphan KAYA
04.07.2018, Diyarbekir
Son Güncelleme Tarihi: 07 Temmuz 2018 22:36