Ulema Birliği Diyarbakır'daydı

26 Mayıs 2014 12:32 / 1363 kez okundu!

 

 

Birlik, beraberlik, vahdet kavramları kulağa hoş gelen kavramlardır. dile getirmek kolay ama pratiğe dökmek kolay olmuyor. İşin güzel yanı dünya ehl-i sünnet alimleri birliği (ESAB) Diyarbakır’da toplandı. İslam’ın temelini oluşturan itikat ve ibadet üzerine dururken, İslam dünyasının sair sıkıntıları da dile geldi. Açılış konuşmaları ve iki oturumda oluşan bu nezih kongrede toplamda 25 alim konuştu. Bu yazımdan sadece iki konuşmasından alıntı yapacağım. 

Açılış konuşması yapan D.Ü.İlahiyat fakültesi dekanı Prof. Dr. Abdulkerim Ünal; İslam Alimleri Peygamberlerin varisleri olarak izzet ve hürmete layık oldukları gibi, peygamber şahsiyetini yaşayıp İslam’ı tebliğ etmekle de yükümlüdürler.

Ne hikmetse İslam toplumunda helal zenginliğe teşvik varken fakirlik yaygın, İslam ilmi överken, cehalet yaygın, Adaleti ön plana çıkarırken zulüm yaygın,  içtihada teşvik ederken ufak meseleler üzerinde sert tartışmalarla vakit öldürülüyor, İslam ittihadı emir ederken ixtilaf yaygındır.  Bu tezat nasıl oluşabilir? Herhalde ilk akla gelen ilim erbabı kimselerin peygamberlik vazifesindeki ihmal olsa gerek, diye katkı yaptı.

ESAB’ın teşkilat sekreteri Abdulvahhab Ekinci’nin bu sorunu üç kelimeyle izah etmesi çok manidardı,

Tefrik(Aryımcılık),

Tefriğ (İslamın içi boşaltılmış hali),

Tefrix (Suya sabuna dokunmayan Müslüman tipi)

İslam dünyasının bu günkü sorunları yaşamasında bu kavramların her biri diğerinden daha etkilidir kanaatimce. Nasıl mı?

Tefrik (ayrımcılık) yılardır İslam dünyasında vahdetimizin önünde bir numaralı engel değil mi? Kürt-Türk, Alevi-Sünni, Nurculuğun dahi yeddi çeşidi oluştu, baba-evlat farklı risale dersine gidiyor nerdeyse araları açılacak bir hiç uğruna bundan sadece İslam düşmanları faydalanır tabi, bu haktan reva mı?

Tefriğ (içi boşaltılmış) İslam keramet ve menakıb kaynaklı mistik İslam anlayışsıdır. Mümini gereksiz hayallerin peşinde koşuşturuyor, Ruhu şad olsun şehrimizde Übeydüllah Dalar adında bir hocamız vardı bir gün Cuma xutbesinde şöyle bir ifade kullanmıştı; “Hey gafil Müslüman yüce Allah senden cihat isterken, sen kerametin peşine düşmüşsün.” Öyle ya ne de olsa keramet imanın şartlarından biri değildir. Bazı televizyon dizilerindeki “sır kapıları” ve benzeri programlar da  böyle uyuşuk programlar olduğunu söyleyebiliriz.

Tefrih yeni alfabeyle tefrix ilginç bir kavram, biliyor musunuz namaz kılmak, oruç tutmak mutlu ve bir Müslüman görüntüsüyle evinden işe işinden eve gitmek gelmek  tefrixin ta kendisidir. Suya sabuna dokunmamak bir İslami yaklaşım değildir. Hayatın içinde olup adalet ve hakkaniyeti, hakka haklıya şahadeti yaşamak lazımdır.

Öyle ya ne diyor İslam Peygamberi: Bir kötülüğü görseniz elinizle defedin, gücünüz yetmiyorsa dilinizle eleştirin, ona da gücünüz yetmezse kalbinizle buğz edin, bu da en zayıf imandır. Bu hissi taşımayanların ise kalbinde hardal tanesi kadar iman yoktur.

İşte sahih-ul esseh hadis. İslam’ın özü burada, insanlık burada, kurtuluşa vesile olacak İslami anlayışı burada,

Burada vurdum duymazlık yoktur, nemelazımcılık yoktur, inkar ve görmezlik yoktur. Haksızlığa karşı sessiz, ilgisiz durmak yoktur.

Bu hadiste cesaret var, haksızlığa müdahale var, emn ve eman var. İnsanlığın aradığı insan tipi var.

Dileğim Yüce Mevla’dan bu tür istişare toplantıları ümmetin uyanışına katkı yapar.

Selam ve dua ile paylaşmaktan onur duyuyorum.

 

Eyüphan KAYA

25.05.2014, Diyarbakır

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.