Yargıda 33 Milyon Dava Dosyası Varmış!
20 Eylül 2020 21:13 / 2689 kez okundu!
İyi düşünmek lazım acaba yargıda bu kadar dosyanın olması normal mı? Nasıl oluyor da ülkemizde bu kadar davacı ve davalı olabilir. Tabi bunun bir çok nedeni var. Belki de çeyrek asırlık dosyalar var bu dosyalar arasında.
Gelin bu konuda hep beraber biraz dertleşelim.
****
Yargıda 33 Milyon Dava Dosyası Varmış!
İyi düşünmek lazım acaba yargıda bu kadar dosyanın olması normal mı? Nasıl oluyor da ülkemizde bu kadar davacı ve davalı olabilir. Tabi bunun bir çok nedeni var. Belki de çeyrek asırlık dosyalar var bu dosyalar arasında.
Gelin bu konuda hep beraber biraz dertleşelim.
Bir defa Hakim Savcı seçim tarzımız yanlış
Hakim savcı atamalarında tecrübe/liyakat sanki pek önemsenmiyor!
- Geçende bir siyasi analist anlatıyor, 24 yaşında bir Hakim ayrılan eşlerden kadına ömür boyu sürekli nafaka ödeme kararını veriyor,
- Bir başka mahkeme, öpüşen gençleri uyaran okul idaresine 1 milyon 700 Tl tazminat ödeme cezasını veriyor,
- Babası yaşındaki adamı döven, sanatçı diye geçinen zirzopu ilk ifadesinde hakim serbest bırakıyor,
- Başka bir mahkeme, kızı evlilik vadiyle evine alıp tecavüz eden sonra evliliği düşünmediğini söyleyen ve kızın bir anlamda intiharına sebep olan pırpılıyı serbest bırakıyor,
- Baba evinde zina eden kızına baba tokat attı diye para cezasını veren hakim var…vs.
Ne oluyoruz arkadaş? Malum Hakimin geniş bir takdir hakkı var, bu takdir bir defa da hak adına tecelli etseydi olmaz mıydı? Tabi ki var ama kamuoyu hep olumsuzları duyuluyor ve yargıya olan güven de azalıyor.
Doğrusu Hakim Savcı seçerken çok dikkatli olmamız lazım, bir defa savcı atamasında 7 yıl Avukatlık yapan kimselerden seçim yapılmalı ve en az üç yıl Savcılık yapanlardan da Hakim seçilebilmeli. Bu süre içinde mesleki tecrübe açısından iyi bir düzeye gelmiş yargı mensubunun vereceği kararlar daha yerinde ve adil olur kanaatindeyim.
Uzlaşma komisyonlarını daha faal hale getirmek lazım
Aslında bizim yaptığımız bir hata da uzlaşma komisyon üyelerine avukatlık ya da iktisat/işletme mezunu olma şartını getirmemiz oldu, çünkü halk arasında ikna kabiliyeti yüksek, uzlaştırıcı vasfı taşıyan bir çok kimse bu komisyonlara üye olamıyor. Halbuki daha önce üniversite mezunu olup yeteri kadar kurs gören kimseler bu komisyonlarda çalışabilir denildi, ama sonradan birileri buraya parmağını soktu ve değişikliğe gidildi.
Vatandaş öfkesini kontrol edemiyor!
Tabi bu işin bir yönü diğer taraftan vatandaş en ufak bir hadisede hemen saldırganlaşması, ihkakı hak alanına kayması da ayrı bir ıkıntı. Biz naıl vatandaş yetiştiriyoruz ki küçük bir tartışma kavgaya dönüşebiliyor, kanga cinayetle sonuçlanıyor.
İstanbul Sözleşmesini savunanlar mutluluktan çatlayabilirler, bu sözleşme sayesinde milyonlarca karı koca mahkemelik olmuş, gün geçmiyor ki ailelerde bir kavga, bir cinayet haberi duyulmasın. Çünkü bu sözleşmenin asıl amacı kadın erkeği karşı karşıya getirmek ve insanlığa beklenmedik bir bela musallat etmektir.
Resmi verilere göre 33 milyon dosya yargıda mevcut malum bir dosyada en az iki isim var, nerdeyse davacı ya da davalı olmayan kimse kalmamış. Malumunuz toplumun yarısı da çocuktur.
Kanunlarımız inanç ve kültürümüze yabancı
Bu toplumsal bir huzursuzluğun açık örneğidir. Kanunlarımızın çoğu ithal kanunlar olup inanç ve kültürümüze göre şekil almadığı için hayra huzura hizmet etmiyor.
Faiz, kumar, zina, içki serbest, hırsız emniyetin kapısından gidiyor başka bir kapına çıkıyor.
Adam kendi çocuğuna bir tokat atsa ceza komşusu çocuğunu dövse ceza yok, bu nasıl bir yargı sistemi diye sormamak elde değil.
Siz hiç başkasına tokat attığı için ceza evine giren, küfür ettiği için ya da tehdit ettiği için para cezasını alan kimse duydunuz mu?
Cezaevlerimizin bu kadar dolu olması bir anormalliğe işarettir
Maşallah cezaevlerimiz %150 kapasiteyle dolu ve ülkemizde yeni yeni ceza evleri yapılıyor, üstelik siyasetçiler açılış konuşmaları yaparken vatandaşta alkışlıyor.
Ceza evlerinin bu kadar dolu olması “ben de bir dünya devletiyim” diyen bir devlet için aynı zamanda bir kusurdur. Bu hükümlüler adli de olsa siyasi de olsa devletin bu konuda kusur payı en fazladır.
Peki ne yapmak lazım?
İlk olarak talim terbiye müfredatını düzelteceksiniz, edep adap bilmeyen ve öğrenciyi vurdum duymaz yetiştiren öğretmenlerin sözleşmesini yenilemeyeceksiniz, okulların akademik başarısından çok yetiştirdiği insan kalitesine göre değerlendireceksiniz.
Bir insan meslekiyle geçinir, hizmet verir ama her insan ahlakıyla hayata renk verir.
İkincisi kanunlarınızı değiştireceksiniz. Meclis bir yasama organıdır, ama vekillerin en az uğraştıkları alan yasa yapmaktır. İsterseniz gelin bir vazife edinelim her birimiz şehrimizin vekiline bir soru yöneltelim geçen yasama döneminde meclise kaç yasa tasarısı verdiniz? Gelecek dönem için bir hazırlığınız var mı?
Hakim savcı seçim yöntemi için zaten yukarıda açıklamada bulunmuştuk.
Hasılı kelam;
- Duble yolları yapıyoruz, ama trafik kazalarımız devam ediyor,
- Koca koca okullar yapıyoruz, ama iyi insan yetiştirmekte başarısızız,
- Çok güzel Camileri inşa ediliyor, ama içini doldurmakta zorlanıyoruz,
- Koca koca adliye sayalarımız var, ama adalet dağıtmakta zorlanıyoruz,
- Devasa bir Diyanet İşleri Başkanlığımız var, ülkenin en ücra köyünde imam-hatiplerimiz var, ama irşad konusunda faaliyetleri yetersizdir.
Bence bütün bunların asıl müsebbibi TBMM’ye mebus gönderme tarzımız yanlış olmasından kaynaklanıyor, Meclise nitelikli vekil gitmeyince de halkın inanç ve kültürünü bir değer olarak kabul edip ona göre yasa çıkarılamıyor, denetleme yapılamıyor, dolayısıyla topluma huzur da gelmiyor.
Yazıktır, günahtır! gelin Anadolu insanına huzur kazanmayı hedef edinelim bireysel menfaatten çok, kamu yararına endeksli işler yapalım.
Ne dersiniz?
Eyüphan KAYA
19.09.2020, Diyarbekir