Yaşamını hiç sorguladın mı?
27 Ocak 2014 19:13 / 1176 kez okundu!
“Ayağını yorganına göre uzat” diye manidar bir ifade var. Ah şunu bir anlayabilseydik, inanın yeryüzünde aç ve açıkta kimse kalmazdı?
Bu iddiama destek verecek bir anekdot paylaşayım, gerisine siz karar verin. Sene 2008, sevgili Hüseyin Avni Mutlu Diyarbakır valisi, ben de o zaman lise müdürüyüm, bir yazı geldi; tüm okul ve kurul müdürleri Ticaret Borsası konferans salonunda toplantı için bir araya geldiler. Türkiye Avrasya Stratejik Araştırma Merkezi (TASAM)‘dan gelen uzman bir ekip tarafından, 2023 itibariyle dünyanın konumu ve Türkiye’nin yeni dünya düzeni içindeki yeri konulu bir konuda nitelikli bir sunum yapıldı. 4,5 saat süren bu konferansa candan katıldım ama ne var ki, ilk saatten sonra idareci arkadaşların % 50’si kaçtı ikinci saatte de kalanın yarısı salonu terk etti kala kala 400 dinleyiciden 70-80 kişi kaldık.
Sonuna doğru soru cevap faslında ben, uzmanlardan nükleer enerji profesörü bir paneliste dünyanın ekonomisiyle ilgili bir soru sordum, sorumu cevaplamak için tam 10 dakikasını ayırdı ve dedi ki; “Arkadaşlar, dünya Avrupa şartlarında yaşamaya kalkışırsa bu dünyanın nimetleri yetmez, bir dünya daha lazım. Dünya ABD hayat şartlarında yaşarsa iki dünya daha lazım. Herhalde bundan daha açık ve anlaşılır bağlayıcı bir cümle olamazdı.
Bu olay üzerine yaşadığım şehirde biraz etrafımı yokladım, baktım ki etrafımda da Avrupalı ve Amerikalılar gibi yaşayanlar var, Nasıl mı? Buyurun yanı başımda adam 1 trilyonluk Porsche marka arabaya biniyor, kimisi lüks hayatın esiri olmuş, 3 yılda bir ev değiştiriyor, araba değiştiriyor, ev eşyası değiştiriyor, sadece ev değişikliğine verdiği farkın parasıyla her yıl iki aile beslenebiliyor.
Doğrusu değerlerimizi kaybediyoruz, bazı hilebaz kimseler de içi boş, kof bir topluluk olabilmemiz için katalizör oluyor. Eskiden böyle miydi? Annelerimiz tandırda ekmek pişirince en az bir ekmek muhtaç olan bir kimseye yollarlardı, çoğu kere akşam yemeğimizde komşulara bir kap gönderilirdi. Şimdi ise adam kurban kesiyor, kurbanın etini kendine saklıyor.
Hani “komşusu açken tok yatan bizden değildi” ahir zaman peygamberinin sözüydü, sen de onun ümmetinden bir fertsin güya, niye namaz kılıyor, oruç tutuyorsun da bu konuda peygamberin hadisini unuttun. Hacca giderken Hz.Muhammed’e selam vermekten utanmıyor musun? Unutma, kıyamet günü yakana yapışanlardan biri de benim, ona göre hesabını yap!.. Toplumda bir kariyer, makam, rütbe kat ettiniz diye dininizi ikinci plana mı attınız? Bir başkasına gelince!.. Hani sen solcuydun? Eşitlikten yanaydın? Nerede kaldı o ideallerin?
Demem o ki, insanlık erozyona uğruyor, birey olarak kendimizi eleştirelim, kendimize bir çeki düzen verelim ki, bizi yönetenler de kendine çeki düzen versinler. Bizim insan olarak dengemiz bozulunca yöneticilerimiz de ense yapıyorlar maalesef.
Hiçbir şey yapamıyorsak şu soruların cevabını vermeye çalışalım,
- Çevremizde imkânları kısıtlı, gayretli bir öğrenciye ayda 100 TL de olsa daimi burs veriyor musunuz?
- Dünya yetimlerini koruma adına bir katkınız var mı?
- İtibar sahibi uluslararası bir yardımlaşma derneğine üye misiniz?
- Zekâtınızı usulüne uygun veriyor musunuz? Gerekirse zekât dışında da Allah rızası için harcama yapıyor musunuz?
- Akrabalarınızla barışık olup, işbirliği içinde misiniz?
Eğer sadece bu sorulara bile cevabınız evet ise durumun fena değil, yok eğer cevabınız hayır ise vay halinize…
Ben bu soruların cevaplarını müspet hale getirmek için çalışıyorum ve sizi de davet ediyorum, daha iyi bir yol yöntem varsa aklınızda, paylaşmanızı bekliyorum.
Eyüphan KAYA
22.01.2014