Cevaplara sorular
15 Kasým 2012 07:10 / 2513 kez okundu!
Bir ülkeye bayrak tasarlayacak olsanýz hangi renkleri seçersiniz? Bir çiftliðe gittiðinizde, adýný bilmediðiniz bir attan daha mý çok korkarsýnýz? Ýstanbul þehrinin adý Konstantinopol olarak kalsaydý ne deðiþirdi? Çocukluðunuzda oynadýðýnýz oyunlardan hangisi unutulmayý en az hak etmiþti? Kediler bizim gibi konuþabiliyor olsaydý, dilleri hangi yabancý dili anýmsatýyor olurdu? Olimpiyatlarda geri geri koþmakla alakalý bir müsabaka olabilir mi? Düþüncelerinizi bir kaðýt üzerinde görebilseydiniz hangi renkler ve þekiller baskýn olurdu?
Ýlk bakýþta anlamlandýrmakta zorluk çekeceðiniz yukarýdaki sorular, bir yandan cevaplarýyla beyninizi meþgul etmeye baþlayacak. Sizdeki yansýmalarý, cevaplarýna ulaþmaya baþlayýnca, daha önce hiç düþünmediðiniz sorular üzerinden kendinizi keþfettiðinizi göreceksiniz; çünkü her sorulmamýþ soru yanýnda cevabýyla gelir.
Herkesin bildiði üzere, insan varlýðýnýn, bilimin, felsefenin, sanatýn ve tasarýmýn temelinde merak etmek ve soru sormak yatar. Bir pisuvar sanat objesi olabilir mi? Bir telefonu kullanmanýn daha kolay yollarý nelerdir? Su berrakken neden denizler mavidir? Varlýðý anlamlandýracak eylemler ne olabilir? Verdiðiniz her bir cevap, sizi mutlaka olduðunuzdan daha iyi bir noktaya götürür.
Ancak cevaplardan daha çok sorduðunuz sorular önemlidir. Yaratýcýlýðýn temelinde ise sorulan sorularýn doðru seçilmesi vardýr. Sormayý seçtiðiniz sorulara göre hayatýnýzý kurarsýnýz. Benim bir endüstriyel tasarýmcý olarak, günlük hayatta eþyanýn kullaným senaryolarý, insan-obje iliþkisi ve post modern dünyada deðiþen insan alýþkanlýklarý gibi antropoloji konularýndaki sorulara, daha tasarýmcý olmaya karar vermeden önce -farkýnda bile olmadan- yoðunlaþtýðýmý keþfetmem, kendi adýma çok hayret vericiydi.
Tabi ki konu mesleklerle sýnýrlandýrýlamaz; insanlarýn yoðunlaþtýðý ya da yetenekli olduðu alanlarda çalýþtýðý bir dünyada yaþamýyoruz. Ama öyle olsaydý, bütün savaþlarýn bitebileceði konusunda hiç bilemeyeceðim bir ütopyam var. Söylemeye çalýþtýðým, bir insanýn karakterini de önce kendisine sessizce sorduðu sorular ve bunlara verdiði yanýtlar belirler.
Ancak modern insanýn karþýlaþtýðý en büyük sorunlardan biri de gerek maddi gerek manevi anlamda, hýzlanan hayat içerisinde soru soracak vaktinin kalmayýþýdýr. Günlük koþuþturmaca sýrasýnda teknoloji, toplu iletiþim araçlarýyla kuþatýlmýþken; arabanýzý çalýþtýrýrken, bilgisayarýnýzda bir þeylere týklanýrken, yürüyeceðiniz sokaðý seçerken üzerine çok fazla düþünmezsiniz. Ve bu durum farketmeseniz de gün içerisinde binlerce kez gerçekleþir. Zaten günlük limitli olan beyin kapasitenizi bu tip hayati olmayan iþlere harcamamamak, önceden verilmiþ cevaplara itimat etmek; doðanýn bir kuralý ve hayatta kalabilmenin gerekli bir adýmýdýr.
Fakat hayatýnýzý ilgilendirebilecek hayati kararlarda da, ‘otomatik pilottan’ kurtulup özgür iradeyle verebilmeniz de soru sorduðunuz andan itibaren baþlar. Konuyu reel hayata taþýrsak, bir çok insan magazin kültürü ve dolayýsýyla pompalanan dejenerasyona kapýlýp, en temel olan “Bu hayatta beni gerçekten ne mutlu eder? Yaþamýmýn anlamlý olmasý için þu anda doðru yolda mýyým?” sorularýný sormaktan malesef çok uzakta görünmektedirler.
Herkesin derdinin bir þekilde köþeyi dönmek olduðu bir dünyada, modern insanýn iç huzuru aramasý ya boþluða düþmesi ya da belli bir doygunluða ulaþmasýyla makulleþiyor. Henüz kendi derinliklerine inemeden, Tibet’e meditasyon yapmaya gidenler ise bambaþka grup ve mahalledeki Hatice Teyze’nin o kadar derde raðmen neden bu kadar mutlu olduðunu açýklayamýyorlar.
Kendinize ve hayata dair doðru sorular sormak için sadece, hayatýn ve popüler kültürün sizi sarmaladýðý o sanal kabuðun farkýna varmanýz ve onu kýrmanýz gerekiyor. Tabi keþke bunu yapabilmek yazýldýðý kadar kolay olsaydý.
Doðru sorularý sormanýz dileðiyle.
Fatih BALTAÞ
15.11.2012