'Bir Kente Irkçılık Heykeli Dikmek'

30 Kasım 2009 22:25 / 2601 kez okundu!

 


Şu bir gerçek, sosyolojinin ve sosyal psikolojinin alanına giren bir şehirde yaşıyoruz. Geçmişinde uzun yıllar boyunca birlikte yaşamış değişik kültürlerin, değişik halkların, birbirinden hiç gocunmadan komşulukları paylaşan bir kentin insanlarıdır İzmirliler.

Barışın, hoşgörünün, dostluğun demokratik bir düşünce sistemi içinde kabul edildiği ve bu düşünce ve davranış biçiminin bütün ülke tarafından bilindiği bir kenttir İzmir. "İzmirliyim" yanıtını alanların, bu yanıta "İzmir başkadır" la karşılık verdiği sözlerde bir imrenmeyi görmek, hissetmek çok kolay olmuştur hep. Hep bu farklılığın tadını çıkarmış, hep bu özel hissetme üzerinde bir gururlanma yaşamıştır İzmirliler.

Yıllardır yaşadığımız bu gururlanma, artık kendini İzmirliyim demekten utanır noktaya taşıyor bizleri. Yakın tarihimizde görülen "toplum mühendislikleri", bu kentte özel olarak tasarlandığı her halinden belli olan yeni çalışmaların gidişatını bize gösteriyor. Ne yazık ki daha önce linç olaylarında adı öne çıkan Trabzon'dan sonra, "bayrak yakma" adı altında tamamen provokasyonlarla toplumsal tansiyonun yükseltildiği, milliyetçi bir damar üzerine ırkçılığın inşa edildiği Mersin'i izlemiştik. (Çocuklara bayrağı yaktıran kişi şu anda Ergenekon davasından tutuklu olarak yargılanıyor). Sivil elbiseler giydirilmiş kişilerin, muhalefet dalgasını kabartma adına, Türk-Kürt çatışmasına yol açma düşüncesiyle, kitleleri sokağa dökme çalışmaları içinde olduğunu artık biliyoruz.

Şimdi de Trabzon ve Mersin'den sonra İzmir'in hedef seçildiğini görüyoruz. Uzunca bir süredir bu kentte, “Laikçilik” damarının yükseltilerek Milliyetçiliğin tırmandırıldığı biliniyordu. Bu kitle üzerine yapılan çalışmalarla, milliyetçiliğin yaygınlaşması sağlandı önce. Şimdi de bu milliyetçiliğin üzerine Irkçılığın nasıl inşa edildiğini izliyoruz. Derin Devlet'in kontrolündeki İnternet sitelerinden yayılan şişirme propagandalarla hedef kitlenin böylesi bir ırkçı sürece doğru yönlendirildiği, bunun için en yakın ve en zayıf hedef olan Kürtler üzerine gidilmesinin sağlanması, oynanan oyunun ne denli tehlikeli olduğunun da bir göstergesi. Halen yargılanmaları devam eden ve kendilerine “Buduncular” adını veren İzmir kökenli bir örgütün, “Dünya Türk Olacak” sloganıyla başlayan ve “Kürtlerin Kısırlaştırılması” için imza kampanyaları düzenlemeye varan ırkçı girişimleri bize gereken ipuçlarını uzun süredir veriyordu.

Hangi nedenle olursa olsun, DTP'nin konvoyuna yapılan saldırı, İzmir'de ülkücü kesimin eskiden de bildiğimiz radikalizminin bir sonucu, saptaması ile yetinmek sorunu çok hafife almak olacaktır. Sorunun asıl can alıcı noktası, İzmirliler içinde geniş bir kesimin bu saldırıyı onaylar konumda olması, İzmir'in onurunun korunduğu düşüncesinde olmaları ve saldırının özünün "Kürt Düşmanlığı" olmasıdır. Bu da İzmirde katı Laikçilikle başlayan sürecin, insanları nasıl birer Ayrımcı ve Irkçı haline getirdiği açısından açıkça derslerle dolu bir süreçtir. MHP ve CHP'nin Kürt Açılımı sürecinde aldıkları ayrımcı ve kışkırtıcı tavırlar, bazı basın yayın organlarının Ergenekon'un yayın organı gibi çalışmaları ve yukarıda belirtilen Derin Devlet denetimindeki (ve onların kurduğu) bazı internet sitelerinin yaptığı Göbels tarzı propagandalar sayesinde oluşturulan bu Kürt düşmanı hava ne yazık ki zihinlerimizdeki 6-7 Eylül olaylarını anımsamamıza haklı olarak neden olmaktadır.

İzmir'in Kürt göçünün yoğun olduğu kentlerden biri olması nedeniyle böyle bir sonucun ortaya çıktığını söylemek de pek inandırıcı görünmemektedir. Doğrudan Kürtlerden kaynaklı suç artışı gibi bir durumun olmaması, bu şehirden çok daha fazla göç alan illerde böyle bir durumun yaşanmıyor olması, bize bunun bir bahane olarak kullanıldığını ve bu bahane üzerine "toplumun zihniyetini değiştirme" çalışmasının yapıldığının daha gerçekçi durduğunu gösteriyor.

Misyonerliğe karşı ülke çapında yapılan tüm çalışmaların merkezinin İzmir'de olduğu, bazı partilerde üst düzeylerde derin devlet görevlilerinin bulunduğu gibi basında çıkan haberler, Ergenekon iddianamesinde yer alan bilgiler İzmir'in nasıl bu noktalara gelebildiğinin ipuçlarını bize veriyor.

Tüm demokratik kuruluşlar, İzmir'in tüm barış yanlısı demokratik güçleri hiç vakit kaybetmeden oluşan bu karanlık zihniyete karşı çalışmaya başlamalıdırlar. "Ayrımcılığa ve Irkçılığa Karşı Komite" şeklinde bir örgütlenmeyle yapılacak çalışmalarla, İzmir'in aydınlık yüzüne yakışır bir doğrultuya girilmesi başarılmalıdır. Geleceğin daha olumsuz haberlerle dolu olmasının önüne geçmek istiyorsak, yüreğinde sol ışığı taşıyan herkes bu çalışmaya aktif destek vermelidir.

"KİRLİ İZMİR OLARAK ANILMAK iSTEMİYORSAK…"


Ferruh Erkem
24 Kasım 2009


NOT:
İlgili tüm yazılar için "DEMOKRATİK İZMİR DOSYASI"nı tıklayınız:

http://www.izmirizmir.net/bilesenler/forum/forum.php?forum_no=79

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
30 Kasım 2009 11:50

hurkus

Okuyucu mesajı:


Sevgili Sevimli;
Bende Solcu,Yurtsever ve Devrimci eski bir İzmir'li olarak Ferruh ERKEM ve Özden SEVİMLİ 'yi yani sizi kutluyor, aşağıdaki yazıdan dolayı teşekkür ediyorum ve o yazının altına imzamı atıyorum.Eminimki gerçek devrimci İzmirli' ler bizden farklı düşünmüyorlar.Devrimci,demokrat ve yurtsever İzmir'liler ırkçı,şoven,faşist zihniyetli ve barış korkağı ulusalcıların tahrihlerine ve ajitasyon larına inat barıştan yana tavırlarını ortaya koyacaklardır diye düşünüyorum.
Saygı ve selamlarımla.

Muzaffer OVALIER
29 Kasım 2009 13:38

İSMAİL HAKKI ATILGAN

Sayın Ferruh ERKEM,

Düşüncelerinize ve önerinize yürekten katılıyorum. Bir yerde İzmirde olan bu olay, kendini ilerici demokrat olarak niteleyen izmirli aydınların gözünü açmış (ne oluyoruz) sorusunu kendi kendilerine sormak zorunda bırakmıştır. Sadece şikayet etmek, iki üç kişi bir araya gelerek yarım şişe içerek, olayları aynı gözlükten bakarak değerlendirip tatmin olmak zamanı çoktan geçmiştir.

Şu sözü biraz sıkca duymağa başladık. "Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma" Bunu söyliyen bir kişinin muhatabını biliyor olması ve kendisininde ne kadar bilgili olduğunu tartması gerekmezmi? Bence kişinin konuya tutarlı açıklama ve öneri getirmekle bilgili olduğu kanısını doğurmaktadır. Bunu yapamıyanlar karşı görüşü anca böyle niteliyerek sıyrılmağa çalışıyorlar.

Şimdi açıklanan son dakika haberiyle (KAFES) planındaki imzanın yarbay KİREÇTEPE'ye ait olduğu kesinleşmiş. Hala bunu görmemezlikten gelmenin ne demokratlıkla ne ülkesini sevmekle alakası olduğunu sanmıyorum.

Yazı ve yorum için teşekkür ederim.

29 Kasım 2009 11:48

hurkus

Bir okuyucumuzdan gelen mesaj:

Değerli dostlar,

İzmir' deki durumu solduyuyla anlatan güzel bir yazı, paylaşmak istedim. Irkçı doğulmaz, oldurulur ve ırkçılık gereken çalışmalar yapılırsa durdurulur. İzmirli olarak bu ruh halinin büyük ölçüde oldurulduğuna inanmak istiyorum.
Yazının altındaki yorumlarda grubumuz üyesi sevgili Hakan Akçura' nın bir önerisi var örneğin, ''Ben de Kürd' üm'' kampanyası...Yapılabilir mi, nasıl, bilemiyorum...

Sevgi ve selamlarımla
Özden Sevimli
28 Kasım 2009 15:34

hurkus

Bir okuyucumuzdan gelen mesajı aynen aktarıyorum:

MERHABA FERRUH BEY,

Öncelikle 3 kuşaktır İZMİR'li olarak İZMİR'li olmaktan onur duyduğumu belirtmeliyim daha düne kadarAma son yaşananlar ve Ergenekon davasına adı karışan İZMİR olarak anılmak bende istemiyorum.Etnik kimliğim Türk, hayatım ise hep bu kentde geçti.Ama Yüreğimin altındaki sol yanımdan beslendiğim için hep ezilen halkların yanında yer aldım bu güne değin.Ben İzmir Süryani dostluk,kültür,dayanışma platformu sözcüsü,İzmir Barış meclisi Girişimcisi,Demokrasi için Birlik hareketi il kordinasyon üyesiyim.Bu ünvanları yazmaktaki amacım;Aslen Giritliyim.İzmir'in ilk mübadilleriyiz yani.Amacım her halkın yaşadığı bir çiçek bahçesinde yaşamak istiyorum bir kadın,bir ana olarak.Daha dün Dtp ye yapılan ırkçı,şovenist anlayışları protesto etmek için bu gün İZMİR İHD'de basın açıklamasını okuyan arkadaşınızım.Size tamamen katılıyorum. (İZMİR'in adının böyle ırkçı söylemlerle halkların hafızasında yer almaması için)İzmir'i halkların gül bahçesi haline getirmek ve emekten barışdan yana bir İZMİR ÖRMEK için yanınızda olduğumu bilmelisiniz.
Saygılarımla,

ZEYNEP TOZDUMAN
YAZAR-AKTİVİST
27 Kasım 2009 10:10

ozzyy13

Bir terane tutturulmuş İzmirde faşizanlık yapıldı yapılıyor ülke nereye gidiyor diye.Bu yazılanları ve bize sindirilmeye çalışılanları hayretle ve acıyarak izliyorum.Ayrımcılık , bölücülük şovenistlik açılım adıyla yapılmaya çalışılıyorda bu senaryo nasıl görülüp tepki verilmiyor.Açılım yapıcaz diyene kadar kimsenin bu denli sorunu yoktu.
Azınlık olarak verilmeye çalışılan gruplar canlarımız arkadaşlarımız savcı , başbakan , cumhurbaşkanı doktor vb. birçok işi yapabiliyor sıfatlarına uygun ilgi ve saygıyıda görüyorlardı.Bu kadar sorunsuzlukta şimdi ne oldu da açılım teranesine nerde kaldın yıllardır bekleniyordun muamelesi yapılyor.
Lütfen diğer canlılardan en büyük farkımız olan düşünebilme yeteneğimizi köreltmeyelim ara ara kullanalım.Villalarda oturup ( Sezen Aksu , Ajda Pekkan vb.) açılımdan bahsetmeyelim.Güzel İzmirimizin ve İzmirlimizin verdiği tepki sadece MHP nin tepkisiymiş gibi gösterilerek ideolojik refleks olarak verilmek isteniyor.Her türlü bölücülüğe ve bölene karşıyım.Özellikle AÇILIM diyen BÖLÜCÜLERE...
Bu yazı bana çok sevdiğim bir atasözünü hatırlattı. 'Fikir sahibi olmadan bilgi sahibi olamak'
Tüm hücrelerimizin bol oksijenle dolduğu günler dilerim.
25 Kasım 2009 18:50

hakan_akcura

Selam Ferruh,
Bence ilk elde "Ben de kürtüm" kampanyası başlatmalı bu komite...
Dostlukla,
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.