Başkalarının Çocukları
10 Şubat 2017 23:27 / 1181 kez okundu!
Bizde bir deyiş vardır. Memleketlimizden, hemşerimizden, köylümüzden bahsederken 'bizim memleketin çocuğu' deriz.
Fethullah Gülen, avanesi ile birlikte Amerika'da. Üzerine kol kanat geriliyor. Bizim yönetimimizin bunun taraftarlarına haksızlık, zorbalık, işkence yaptığına, 'olağanüstü' davrandığına inanılıyor da bunların seçilmiş hükümeti ve Cumhurbaşkanını, darbe yoluyla devirmeye kalkıştığına, ortalığı bombaladığına, halkı kuşun yağmuruna tutup onlarca suçsuz günahsız silahsız insanı katlettiğine zinhar inanılmıyor. Sanki bütün bunlar olmamış, bir film senaryosundan alınma sahneler.
Şaka değil gerçek; bizim içimizde bile, bütün bu süreci bizzat yaşadığı, sabaha kadar TV'den izlediği, 'Yurtta Sulh Konseyi'nin bildirisini kulaklarıyla dinlediği halde buna inanmayan, 'hadi canım sende' deyip 'Tayyip'in oyunu' olduğuna inananlar var. Belki de inanmaktan çok, utanmadan sıkılmadan gözümüzün içine baka baka bunun böyle olduğunu söylüyorlar.
Amerikalılar pek demokrat ya, pek hukuka bağlı ya, pek insan haklarından yana ya; orada siyahiler sokak ortasında ırkçı polisler tarafından kurşuna dizilmiyor ya; o yüzden bir asır sürecek Fethullah Gülen hakkındaki 'yargı kararını' bekleyecekler ve buna 'saygı' gösterecekler. Bu arada boş durmayalım bari deyip Meksika sınırına duvar örecek, Müslüman ülke vatandaşlarının ülkelerine girişini 'terörizm' gerekçesiyle yasaklayıp Müslümanların tümünü 'terörist' ilan edecekler.
Diğer yandan Yunanistan, benzer gerekçelerle kendisine kapılanan 8 darbeciyi iade etmeme kararı alacak, büyük ihtimalle iltica taleplerini de kabul edecek. Bunu da 'hukukun' arkasına saklanarak yapacak.
Keza Almanya; ülkesinde bulunan kırk civarında NATO görevlisi TSK mensubunun 'Türkiye'ye iade edilmeyeceğini', insani gerekçeleri kılıf yaparak açıklayacak. Can Dündar'ı pamuklara saracak.
Sanki bunlar Türkiye'de darbe yapmaya kalkışmamış da, başkaları darbe yapmış ve 'çocuklar' ülkeden kaçmak zorunda kalmış mağdurlar. Halbuki 15 Temmuzcular kazanmış olsalardı bizim değil, onların çocukları kazanmış olacaktı. Ülkemiz şu anda bir açık hava hapishanesine dönmüş olacaktı. Ne hukuku, hangi hukuk; işkenceler, idamlar uygulanıyor olacaktı. Olağanüstü hal değil, sıkıyönetim koşullarında yaşıyor olacaktık. Böyle yazılar yazmak, tweetler atmak; hadi canım, dalga mı geçiyorsunuz. Boğaz köprüsünde silahsız insanları kurşunlayanlardan ne bekleyecektik?
Bunlar ülkeyi 'kurtarmaya' kalkıştılar ya... Kimden neyden kurtaracaklardı? Komünizmden mi, şeriat düzeninden mi, yabancı istilacılardan mı, uzaylı yaratıkların saldırısından mı; neyden kurtaracaklardı? Seçilmiş iktidardan ve Seçilmiş Cumhurbaşkanından kurtaracaklardı. Darbe yapıp 'demokrasi ve hukukun üstünlüğünü' getireceklerdi. Can Dündar bile DAEŞ'e silah gönderen 'düşük' yöneticilerin öykülerini özgürce yazabilecekti.
Şimdi batılı ülkeler 'kendi çocuklarına' sahip çıkıyorlar. Bunlara, 12 Eylül sığınmacıları muamelesi yapıyorlar. Hele ki Türkiye'de 3 milyon sığınmacı varken ve kendileri Iraklı, Suriyeli, Afganlı, Afrikalı bir tek sığınmacıyı almamak için taklalar atarken bunlara 'sığınma' hakkı vermeyi hak görüyorlar. Neden?
Çünkü bunlar bizim memleketin çocukları değil, onların 'çocukları'............
Firuz TÜRKER
01.02.2017