FRANSA'DA YARIN NELER OLACAK?

07 Aralık 2018 23:08 / 1511 kez okundu!

 

 

Fransa yarın (08.12 2018, cumartesi) 68 Olayları'ndan tam elli yıl sonra, geçmiş bu elli yılın en büyük kitle gösterisine sahne olacak. Fransa, 1789, 1871 ve 1968 den sonra; bir kez daha dünya tarihine önemli bir deneyim sunacak. Eğer 'devrim teorisine' inanıyor ve iktidarların zor yoluyla düşürülebileceğini, devrim ve sınıf düşmanlarının 'devrim yasaları' ile yargılanıp mahkum edileceğini düşünüyorsanız yarın için yüreğiniz heyecanla çarpıyor olabilir.

 

****

 

FRANSA'DA YARIN NELER OLACAK?

fransa sarı yelekliler.JPG

 

Fransa yarın (08.12 2018 cumartesi) 68 Olayları'ndan tam elli yıl sonra, geçmiş bu elli yılın en büyük kitle gösterisine sahne olacak. Fransa, 1789, 1871 ve 1968'den sonra; bir kez daha dünya tarihine önemli bir deneyim sunacak. Eğer 'devrim teorisine' inanıyor ve iktidarların zor yoluyla düşürülebileceğini, devrim ve sınıf düşmanlarının 'devrim yasaları' ile yargılanıp mahkum edileceğini düşünüyorsanız yarın için yüreğiniz heyecanla çarpıyor olabilir.

 

Monarşik ya da diktatoryal iktidarların 'zor' yoluyla düşürülmesi bir anlamda makul karşılanabilir. Ama söz konusu olan seçilmiş iktidarlar olunca bunu en az on kez düşünmelisiniz. O bir 'devrim' den çok karşı devrimdir. Demokrasiye kasıt vardır. Tıpkı İspanya, Şili ve yakın zamanda Mısır'da olduğu gibi. Seçilmiş bir iktidarı düşürüp karşı devrim yapmak fikriniz varsa, o iktidarın zor yoluyla düşürülmesine haklı sebep oluşturmak için, gerçekte kendiniz bir diktatörlük ya da vesayet güçlerinin egemenliği altında bir kukla demokrasi hesabında olmanıza rağmen mevcut seçilmiş yönetimi 'diktatörlükle' lekelemeye çalışırsınız.

 

1968'de ben on üç yaşımda bir ortaokul üçüncü sınıf öğrencisi idim. Neler olup bittiğinin pek farkında olmadığım halde o olaylar bütün dünyayı olduğu gibi beni de etkiledi. Ve bir alt sınıf çocuğu olarak mevcut düzen altındaki ezilmişliğe başkaldırı fikrinin muhteşem cazibesine kapıldım. 68 Olayları tüm dünyada devrimci fikirlerin yaygınlaşmasına etki yaptı. Ama yapılacak devrim ne menem bir şeydi? Sadece devrimden sonra her şeyin ezilenler için bir kurtuluş olacağına inanıldı. Acaba bu doğru muydu? Yıllar sonra bu yolla 'kurtulmuş' pek çok ülkede insanların, pek de mutlu olmadıkları ortaya çıktı.

 

Devrimlerin değişmez en önemli kuralı kendiliğinden gelişen kitlesel halk protestolarıdır. Bu protestolarla fiili olarak ilk kez İran İslam Devrimi’nde tanıştım. İnsanlar Şahın silahlı güçlerine karşı kefen giyip sokağa çıkarak sokağa çıkma yasağını deliyorlardı. Hem de öyle böyle üç beş kişi değil, binlerle on binlerle. Daha sonra bunun bir benzerinin 15 Temmuz'da ülkemizde yaşandığına tanık oldum. Ondan önce sahtesinin gezi eylemlerinde olduğunu görmüştüm. Pek çokları o kitleselliği devrimin habercisi 'spontane' kitle eylemi sandı. Daha sonra böyle olmadığı ortaya çıktı. Kitleler vardı evet. Ama manipüle edilmişler yanı kandırılmışlardı. Amaç devrim değil, karşı devrim, yani demokrasiye darbe idi.

 

Bunun üzerine 68'in de gerçekte kendiliğinden bir halk hareketi olup olmadığı konusunda kafamda şüphe oluştu. Birileri bize, devrimci eylem, emekçilerin kurtuluşu diye başka şeyler mi yutturuyordu? 1968 manipülasyon muydu? Fransız Komünist Partisi bu eylemlere 'sıcak' bakmadı. Neticede bunlar sınıf değil, öğrenci eylemi idi. Öğrenci gençlik kalıtsal sınıf genlerine sahip değildir. Öğrencilik bittiğinden, gençlikten erişkinliğe adım atıldığından itibaren, ait olduğu sınıfı karakterini benimser. Öyle 'pure' (saf) bir devrimcilik olmaz.

 

Fakat bu olaylar dünya literatürüne yeni 'devrimci' teoriler getirdi. Gençlik devrimi, gerillacılık, bir avuç öncünün açtığı yol gibi maceracı, sınıf çıkarı gözetmekten çok devrim romantizmi içeren görüşler yaygınlaştı. Hiç bir zaman da sonuç getirici olmadı. Ama devrim fikrinin büyüsüne kapılmış gençleri tam tersi başka amaçlara alet etmeye yaradı. Bu tür fikirleri taşıyan örgütler pek çok darbeye zemin hazırladı.

 

Yarın Paris'te yürüyüşe çıkacak olanlar Macron yönetiminin verdiği tavizleri istemiyor. Onlar Macron'un kellesini ve iktidarı istiyor. Tıpkı bizim Gezi'de olduğu gibi. Mesele ağaç değil ya da petrol ürünleri zammı değil. Kellesini istedikleri seçimle gelmiş bir cumhurbaşkanı. Onu beğenip beğenmemek ayrı mesele, sokak terörü ile istifasının istenmesini hoş görmek ayrı mesele.

 

Yarın Fransa'da ya sokak terörü ya seçilmiş yönetim kazanacak. Bir üçüncü yol olarak sonuç belli de olmayabilir. Bir sonraki karşılaşmaya kalabilir. Ben Macron'dan, daha doğru deyişle seçilmiş yönetimden, anlamayan kalın kafalar için demokrasiden yanayım. Çünkü vandalizm içeren bu gösterilerin, bir 'halk hareketi' olduğuna inanmıyorum. Kitleleri sarmış olsa bile. 

 

Firuz TÜRKER

07.12.2018

 

Son Güncelleme Tarihi: 07 Aralık 2018 23:38

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.