Genç yöneticilere öneriler - Kemal Öztürk
19 Şubat 2018 21:08
Emre Yaylalı, 30 yaşında, pratik zekalı, London of Ekonomik School’da yüksek lisans eğitimi almış, memleket derdi olan, biraz tombik ama çok sevimli bir genç yönetici. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Emre’yi belediyenin % 30 kısmını yöneteceği Kültür A.Ş Genel Müdürü görevine getirdi. Daha önemlisi, güçlü bir ‘siyasi kredi’ ile destekledi.
Geçtiğimiz hafta Emre beni Erzurum’a davet etti ve ekibiyle tanıştırdı. Hepsi çok genç, hatta bir kısmı hala öğrenci olan bir gruptu. Biraz da şaşırdım. Ama yine de ilgi çekici buldum.
Erzurum türküleri söyleyen Celil Kalkan ve saz arkadaşları oturumun en önemli kişileriydi. Daha sonra üniversite rektörü, milletvekili ve başka yöneticiler de aramıza katıldı.
Toplantının ana konusu yöneticilik, planlama, strateji ve gelecek vizyonu konularıydı. Genç yöneticilerin sorularına cevap verirken ve hep beraber tartışırken, bunları okurlarımla, bu vesileyle genç yöneticilerle paylaşmanın faydalı olacağını düşündüm. Emre onun hakkında yazmamam için epey ‘yalvarsa da’ konunun Emre olmadığını anlamış olacak bu yazıyla. Her bürokrat gibi o da kem gözlerden korkuyor!
GENÇ YÖNETİCİLERE TAVSİYELER
1. İlk yapacağınız şey bir hayal kurmaktır. Sonradan hikayesini çocuklarınıza anlatacağınız kadar büyük ve güçlü bir hayal kurmalısınız.
2. Bu hayalinizi hayata geçirecek şekilde planlamaya başlamalı ve kurumunuz için bir hedef belirlemelisiniz.
3. Kurumu ulaştırmanız gereken hedef, kesinlikle çok büyük olmalıdır. Tüm kurum çalışanlarının inanacağı, dört elle sarılacağı, heyecan verici bir hedef seçmelisiniz.
4. Kendinize bir rakip bulmalısınız. Bu rakip kesinlikle uluslararası düzeyde olmalıdır. Erzurum Büyükşehir Belediyesi, Ankara değil, Toronto Belediyesi ile yarışa girmelidir. Hedefi onu yakalamak ve sonra da geçmek olmalıdır. Toronto’yu yakaladığı anda zaten Ankara Büyükşehir Belediyesi'ni geçmiş olacaktır.
5. Seçilen hedefe ulaşmak için stratejiler, planlamalar, bilimsel araştırmalar, iş bölümleri ve zaman planlamaları yapılmalı. Hayalinize ulaşmak ancak böyle mümkün olur.
6. Çaycı ve şoförden başlayarak, genel müdüre kadar kurum çalışanlarının tamamı, bu hayale, bu hedefe, bu planlamaya inandırılmalı ve çok güçlü motive edilmelidir.
7. Bir şoför veya çaycı, kurumun hedeflerine ulaşması için, yaptığı işin çok önemli olduğunu hissettiği anda, istenilen motivasyon yakalanmış demektir.
8. Kurum çalışanları arasında ilk gerçekleştirilecek şey, insanları çok çalıştırmak değildir. Bir yöneticinin ilk hedefi, kurum çalışanının işinde mutlu olmasını sağlamaktır. Aldığı maaştan çalıştığı pozisyona kadar, bir kişi çalıştığı kurumda mutluysa, en yüksek performansla çalışır zaten.
9. Bir kişinin mutsuzluğunun sorumlusu, onun amiridir. Sorunu da o çözmelidir.
10. Kurumun ulaşması gereken hedef, kurumda her birime ve her çalışana paylaştırılmalıdır. Herkes neyi, ne zaman ve nasıl yapacağını bilemeli ve bir yarış içinde hissetmelidir kendini.
11. Denetleme bir kurum için hayati önem taşır. Denetimin sağlıklı, adil ve bilimsel olması şarttır. Her birim ve kişi, kendisine verilen hedefin sonradan denetleneceğini bilmelidir.
12. Denetleme ödül ve cezayı da beraberinde getirmelidir. Çok çalışanı ödüllendirmek, işini yapmayanı cezalandırmak, gayreti düşük olanı da motive etmek, performansı arttırır.
13. Bir kurumda ortak bir hayalin ve hedefin peşinden koşarken, düzeni sağlayan ve insanları en çok motive eden şey, işyerinde adil bir yönetim olduğunun bilinmesidir. Liyakat ve ehliyetin yükselmek için en önemli kriter olduğunu bilen her bireyin çalışma motivasyonu artar.
14. Bir kurum çalışanın en büyük dayanağı ve gücü, ona sahip çıkan adil bir yöneticinin varlığıdır. Çalışanına sahip çıkan bir yönetici, karşılığını emek, sadakat, mutluluk, verimli üretim olarak alır.
15. İnsanların çok çalışmasıyla, verimli çalışması karıştırılmamalı. Bir kişi geceler boyunca çok çalıştığı halde, verimli çalışmamış olabilir. Verimli çalışmak için kişinin harcadığı saate değil, ürettiği değere bakmalısınız.
16. Bir kurum çalışanı ailesine, kendisine, sevdiklerine vakit ayırmıyor ve hep çalışıyorsa onu işte çıkarmak gerekir. Böyle bir kişiden verim alınmaz.
17. Bir kurum çalışanı 8 saatten fazla çalışmamalı. Sonra ailesine, çocuklarına, kendisine, sevdiklerine vakit ayırmalı. Bu, onun stresini atmasına, mutlu olmasına, enerji depolamasına, böylece daha verimli çalışmasına neden olacaktır. Bu, kurumun hedeflerine ulaşması için hayati önem taşır.
18. Kurum çalışanları spor, doğa, kültür, sanat, hobi gibi alanlarla uğraşması için muhakkak teşvik edilmeli. Sağlıklı beden ve ruha sahip olmayan kişiden verim alınmaz.
Hadi bakalım kolay gelsin gençler…
Kemal Öztürk/yenisafak.com
16.02.2018