Coral'dan Özgen'e...
07 Ağustos 2009 15:32 / 3159 kez okundu!
Bu hafta, Alaçatı'da Aşk romanı üzerine geçtiğimiz günlerde yazdığım yoruma, kitabın yazarı Mehmet Coral'ın yolladığı yanıtı sizlerle paylaşmak istedim. Ayrıca lütfedip yanıtladığı için de kendisine teşekkür ediyorum.
***
Sevgili Gökhan;
İnce vurgularla altyapısı hazırlanmış, duyarlı bir örgüye sahip yazını okudum. Mutlu oldum.
Yazar, yaşamı ve onu kuşatan tüm imgeleri, duyuları, duyu altlarını, var olanın tüm konturlarını, elindeki yazın malzemesiyle karmak ve ondan gerçekte olmayan bir bütünlük çıkarmak zorunda hisseder kendini. Aslında yanlış bir savdır bu. Arasını bir ışık hızıyla katettiğimiz hayat denen sırat'ı betimlemeye çalışmaktır bu yanılgının adı. Peki ama, neden bu tutkuya kapılır yazar?
Ya da, kulağını kestikten sonra piposunu tüttürerek neden self portrait'ini tuvale aktarmak arzusu duyar biçare Vincent?
Amadeus, belki de bir kaç saat sonra kimsesizler mezarlığında üzerine kireç dökülerek gömüleceğini bildiği halde hangi saikle o inanılmaz tını zenginliğine sahip Lacrimosa sını, Confutatis maledictis, Flammis acribus afflictis, Voca me cum benedictis, Lacrimosa dies ilia, diye yaşam ötesi bir arya olarak az sonra kavuşacağı sonsuzluğu, geride bıraktığı bedenli türdeşlerine armağan etmek ister?
HallacıMansur'un başının üzerindeki enginlere "Enel Hak!" diye çığırması bütün bu sorulara verilmesi olanaksız yanıtın öz'e indirilmesidir.
Bana göre, yaratılmış olanın, bedenlenerek koptuğu kaynağa dönüş özleminin en güçlü simgelendirilmesidir bu.
ALAÇATI'DA AŞK'ta, Derin Mantra'nın kitabın sonlarında Rum kilisesinin yıkıntıları arasında Fadime anaya rastladığında kendi kendini sorguladığı "Varlıkla Yokluk arasındaki çizgi"yi arayışı da budur. Gerçek AŞK budur. Yaşamı katederken insanlar bedenlerini aşabildikleri sürece AŞK'ı tadarlar. Cinsellik, bu misyonun alt öğelerinden biridir sadece. Aslolan, ruha, insanın özündeki yaratıcının derinliklerine inebilmek, burada eş ruhunu bulabilme arayışıdır. Mutluluğun lotus çiçeği oralarda açar. Om mani padme hummmm, derin mantrasını yineledikçe içsel odyssea'sı son limana ulaşmaya yakındır artık.
Dikkatini çektiği gibi, AA'da simgesel örgü, dramatik kurgunun önünde seyrediyor. Blake'in dizelerini, Dünyayı görmek için bir kum tanesinde / Ve bir yaban çiçeğinde cenneti / Tut sonsuzluğu avucunun içinde / Ve tek bir saatin içinde ebediyeti, rehber olarak aldığım bir gezintiye çıkarak başlamıştı AA'yı yazma serüvenim. Bu yüzden simgeler çokluğu tekliğe indirme arayışıma yardımcı oldu. Her türlü fazlalığı atmak, ayıklamak, varlıkla yokluğun kesişme noktasını bulmaktı hedefim. Bu sanıldığı kadar kolay olmayan bir süreçtir. Biliyorsun, "hiçbir gerçek yazar amacına cehennemi geçmeden asla ulaşamaz.." Yaşamdan büyük yanılsamaların kompozisyonunu yaratmaya kalkışmak bile "Deliliğe Övgü"düzmektir aslında. Kitapta tanımlamaya çalıştığım gibi, "..Gerçeğin arka yüzüne bakmaya çalıştığın aynanın sır'ına çarpma.." olasılığının her zaman diğer bütün ölçütleri aştığı bir mecraya girmeye cesaret edebilmektir. Ama, yine de, Stendhal'in dediği gibi, "Macera kendi değerini biçemez. Yaşanması gerekir." Yazma erkini de ancak yaşlı Plinius'un özdeyişine uygun bir biçimde kullanırsan okurun karşısına, ".. En azından denedim!" diyerek çıkmaya hak kazanırsın.
Kısaca, her yapıt onu izleyende bıraktığı iz oranında büyüktür. Zira, güzellik ona bakanın gözlerindedir.
Yazı yeteneğini, yapıt vermeye kanalize etmen dileğiyle seni kucaklıyorum, dostum.
Sevgiler..
Mehmet Coral
02.08.2009
ALAÇATI'DA AŞK-Mehmet CORAL-Roman
http://www.izmirizmir.net/bilesenler/forum/baslik.php?baslik_no=1826