Darbelerin Sonuçlarý (7)

Fakat bu karar, kamu vicdanýnda kabul görmedi. Zira hala o dönem kumpaslarla içeri alýnmýþ ve ömrünü hapiste çürütmüþ maðdurlar var. Geçtiðimiz günlerde bu maðdurlar için de bir komisyon kurulup gerekli çalýþmalar yapýlacaðý duyurulmuþtu.

Basýna yansýyan çok hüzünlü hikayeler ve çalýnmýþ hayatlar var. Þu günlerde bazý FETÖ’cülerin yarattýðý algýlara, iktidar karþýtlýðý duygularýnýn etkisiyle kolayca yenik düþen bazý kiþilerin, o dönemle kýyaslama yapmasý pek enteresan!

Öncelikle 28 Þubat maðdurlarý darbecilik suçundan içeride deðil tam tersi, darbecilerin cezalandýrdýðý kiþiler. Oysa FETÖ maðduru olduðu iddia edilenlerin büyük çoðunluðu, zaten darbe yapan terör örgütünün sadýk elemanlarý.

Maalesef, 28 Þubat’ýn en büyük destekçilerinden biri de yine terör örgütü FETÖ’dür. Gülen, 16 Nisan 1997'de Kanal D'den Yalçýn Doðan'a verdiði röportajda, askerlerin anayasanýn kendilerine verdiði yetkiyi kullandýklarýný belirtmiþti:

"Askerlerimiz bir yönüyle yaptýklarý bazý þeylerden ötürü bazý çevrelerce, belki antidemokratik davranýyor sayýlabilirler. Ama onlar konumlarýnýn gereðini anayasanýn kendilerine verdiði þeyleri yerine getiriyorlar. Hatta dahasý, ben zannediyorum, onlar, bazý sivil kesimlerden daha demokrat."

"Herhalde onlarýn temsil ettikleri kuvvet þu partiler arasýnda birbirini istemeyen insanlarýn elinde olsa bir gece hýzlý bir baskýnla gelirler hasýmlarýný bertaraf ederler onun yerine otururlar."

"Kuvvet ellerinde olduðu halde çok mantýki davranýyorlar. Çok muhakemeli davranýyorlar. Epey zamandan beri. His öne çýkmýyor burada ve kuvvet, güç gösterisi þeklinde öne çýkmýyor. Bana demokraside daha dengeli geliyorlar, o açýdan." (F.G)

Rahmetli Erbakan’ýn neden arkadaþlarýný bu þahýsla ilgili uyardýðýný bu satýrlarý okuyunca daha net anlýyoruz. Yine bu günlerde Saadet Partisi’nin yediði 28 Þubat dayaðýndan zerre ders almadýðýný da görebiliyoruz.

Gerçi, Þevket Kazan’ýn; “28 Þubat bir darbe deðildi” demesi de ayrý bir komediyken Tansu Çiller’in aksini söylemesi ilginçti.

FETÖ’nün bu darbeyi niye desteklediðine gelince; 1970’te baþlayan devletin hücrelerine sýzma hareketinin, Erbakan döneminde engelleneceðini biliyordu.

28 Þubat günü, 8 saatten fazla süren MGK toplantýsý sonrasýnda, Erbakan’a dayatýlan bir bildiriyi imzalamadýðýný ve ciddi bir baskýya maruz kaldýðýný öðreniyorduk.

Bu belgenin adý; ‘Ýrticai Eylem Planý’ idi. Öyle bir belgeydi ki; Müslüman kimlikli insanlara, býrakýn devlette neredeyse sokakta bile yaþam hakký tanýnmýyordu. Baþ örtüsüyle okula gitmek yasaklandý. Çok sayýda genç kýz, örtülerinden dolayý okuldan atýldý. Üniversitelerde ikna odalarý kuruldu. Sýrf eþi örtülü olduðu için ordu ile iliþiði kesilen subaylar vardý.

Adý saný bilinen bazý gazeteciler köþelerinden örtülü kadýnlara, sakallý adamlara adeta savaþ açýp, gördükleri yerde þikâyet edeceklerini bile yazdýlar. Oysa, þimdi durmadan “yaþam tarzý” edebiyatý yapanlar, tam da o günlerde o insanlarýn yaþam tarzýna saygý duymuyordu.

28 Þubat, Ýslami kesimde derin izler býrakan, post modern bir darbeydi.

Darbenin ekonomik boyutlarýna gelince;

Sadece içini boþaltarak bankalardan hortumladýklarý miktar 46 milyardý. 14’ten fazla banka TMSF’ye devredildi. Tüm zararlar devlete dolayýsýyla halkýn sýrtýna bindirildi. Çok sayýda iþ adamý ve medya patronu bu dönemde kendi kurduklarý bankalardan, þirketlerine aktardýklarý paralarla haksýz kazançlarýný katladýlar. Enflasyon yüzde 70’leri gördü.

2001 krizinin temelini atan 28 Þubat darbesi, ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasi açýlardan zaman kaybettirerek tüm darbeler gibi görevini yapmýþtý.

Her konuda görüþ bildiren AB /ABD o zaman da yine darbeye “darbe” dememiþ, dolaylý eleþtirilerle geçiþtirmiþlerdi.

 

Güldalý COÞKUN

muzakerat.com

25.04.2018