ÝNSAN HER ÞEYÝN ÖLÇÜSÜ MÜ?
06 Nisan 2021 14:35 / 1603 kez okundu!
"Yeni Çað ile birlikte insan, hayatý, dogmatik bir mantýkla kavramaya baþladý, Doða’yý gerçeklikten kopuk bir mantýkla aþmaya çalýþtý. Hayatta ya da Doða’da birkaç olayý düz mantýðýyla çözmeye baktý, ne var ki hayatta ve Doða’da yüzlerce, binlerce olay vardý. Çaresiz kaldý."
***
ÝNSAN HER ÞEYÝN ÖLÇÜSÜ MÜ?
Yeni Çað ile birlikte insan, hayatý, dogmatik bir mantýkla kavramaya baþladý, Doða’yý gerçeklikten kopuk bir mantýkla aþmaya çalýþtý. Hayatta ya da Doða’da birkaç olayý düz mantýðýyla çözmeye baktý, ne var ki hayatta ve Doða’da yüzlerce, binlerce olay vardý. Çaresiz kaldý.
Çaresizliðine çare olsun diye Ütopyalar tasarladý insan. Önce Thomas More ile, sonra Tommaso Campanella ile giriþti bu yersizliðe yer açmaya (topos ‘yer’ demektir u-topos ise ‘yersiz’ demek). Ayaðý yere basmayan, mekansýz, içi boþ arzular ama arz’sýz ve hatta giderek “evrenselcilik” þeklini alarak arsýz. Salt matematikle çalýþan bu kafa, tarihsel süreçleri bir yana koyup umarsýzca yeni hayatlar tasarladý. Sandý ki, cenneti bu dünyada kuracak: Toplum, tasarladýðý gibi hemen düzene girecek, insanlar bir anda dürüst ve kusursuz varlýklar haline gelecek. Bu ütopistler, hayalperestler tarihsel bakýþa içgüdüsel olarak tepki duydular ve günümüzdeki mirasçýlarý da ‘þimdi ve burada’ diyerek bu içgüdüyü diri tutmaya çalýþýyorlar. Onlara göre tarih saçmalýklarla doludur, insanca bir þeyler aramaya kalkýþýrsan, daha çok ararsýn. Öyle derler. Yaþamýn doðal seyrini, insan varlýðýnýn asli özünü anlamak istemezler, anlamaya yanaþmazlar. Etiyle-kanýyla yaþayan insan, onlarýn nesine gerek. Yeni bir insan tasarlamaya giriþmelerinin nedeni, gerçek insan öyküsünü anlamak istememeleridir.
Yaþayan insaný, gerçeðiyle insaný anlamak ve kabullenmek cesaret ister. Gerçeðiyle insan, hakikatiyle Doða oysaki çok önemlidir. Ýnsan ve doða ile yüzleþilmezse, en ince hesaplar dahi tutmaz. Tutmadý. Ya ne oldu? Durmadan yalanlar kývrýldý. Gelgelelim insan ve Doða hayati öneme sahiptir. Bu önemi kavramayan ince zekalara her yerde rastlýyoruz ne yazýk ki: Burunlarýný sokmadýklarý hiçbir konu-iþ yok; kendisine bir þey sorulmadan söze karýþmalar, anlamlý anlamlý konuþmalar, susup dinlemesi gereken yerde katlanýlmasý zor gevezelikler…
Adýna demokrasi denen rejim yukarýda sözü edilen ethosa dayanýr. Bu ethosun en parlak cümlesi þudur: Ýnsan her þeyin ölçüsüdür. Sadece demokrasinin deðil, sekülerleþmenin ve hümanizmin de mottosu budur. Ýnsan her þeyin ölçüsüdür demek, dünyada ve hayatta olup biten ne varsa insandan hareketle anlamak, anlamlandýrmak demektir. Aslýnda hayatý ve evreni bu türden anlamak, yeni türden bir inancýn ifadesidir. Ýmansýzlarýn imanýdýr.
Ütopik tasarýmlar, geçmiþi reddeden nihilistlerin bir ayini olmalý. Ýnanmamakla meþhur olmuþ bu imansýzlar, inansalar inandýklarýna inanmazlar, inanmasalar inanmadýklarýna inanmazlar. Yani her koþul ve her durumda inanmazlar. Öte yandan hakikat fikrini de terk edemezler. Peki biz onlara niçin inanalým?
Modernitenin bakýþ açýsý da budur: Ýnsan her þeyin ölçüsüdür. Bu seküler zihniyete karþý muazzam karþýtlýk için “trajik bakýþ açýsý”nýn ne olduðuna bakmak gerekir. Hayatý trajik kavrayýþ Tanrý’dan veya Doða’dan hareket eder, insandan deðil. Bu tür bir hareket tarzý, hayat karþýsýnda haddini bilerek yaþamanýn bilinci ve terbiyesidir. Hayatýn en azýlý düþmaný, haddini bilmeyen, sýnýr tanýmayan, ölçüsüz insandýr. Modernitede bu tür insanlara “birey” denir.
Birey, hayalgücünün ürünü olan modern bir tasarýmdýr. Ýnsan doðasýnda bir karþýlýðý olmayan, toplumsal yaþamda ego merkezli bir hastalýðýn semptomu olan bir tasarým. Velhasýl tek boynuzlu atlar varsa, birey de var; konunun gerçekle temasý budur.
Doðanýn dev güçleri karþýsýnda kendini dev aynasýnda gören, krallýk içine bir kraldýr, birey. Ýnsanýn ürettiði tüm bilgilerin üzerinde acýmasýzca hüküm süren Kader’den bihaberdir birey. Dolayýsýyla söz konusu ettiðimiz insan tasavvuru olarak “birey”, Doða’da nereye baksa kendini gören deliliðin kibar ifadesidir. Bu deliliði tetikleyen soru þudur: Kime göre? Neye göre?
Zamane insaný, karþýsýna kim çýkarsa çýksýn sorar: Kime göre? Neye göre? Bir asa darbesiyle denizi ikiye bölsen de, kuþlarýn dilini çözümleyip onlarla konuþsan da, “Harun’un diline”, Davud peygamberin oðlu Vaiz’in hikmetine, “Yakup’un gözyaþlarýnýn içine baka baka” kime göre, neye göre diyen bu zamane canlýsýna ne diyebilirsin? Çaðýmýzýn trajedisinin özeti böyledir.
Herkesin bir trajedisi vardýr, farkýnda olsun ya da olmasýn. Bizim trajedimiz: Kendi kaderime hükmetmemek, eþitlikçi olmamak, bilimsele meyletmemek, imkanlara dönüp bakmamak, ýstýraba kýymet vermek ve yenilgiden yüce deðerler çýkarmak.
Hasan BASRÝ