‘Koş aç kapıyı yeni ufuklar getirmiş gülmeyi bilen çocuklar…’
16 Şubat 2012 12:52 / 1826 kez okundu!
Kırkdört yıl olmuş Suavi’nin sesinde söz dinlemeye başlayalı. “Gül’le Diken Arasında” bir albüm… Ardı ardına sıralanıyor birlikte söylenen ezgiler. Yerinizde duramıyorsunuz. Kâh bağıra bağıra kâh komşular duymasın serzenişlerinde geçiyor geceyle gündüz. Ağlamaklı bol kahkahalı günler.
İki bin on iki başladı başlayalı fiyat biçildi doğanlara. Tükenme desen de sonunda yumruk oldu lokma. Ekmek az tuzun tadı yok diyor duysana. Tuz almaya gitmişlerdi oysa. Şimdi sadece kar değil, toprak, taş değil kürek kürek insaf atacakken üzerlerine sorularla, pelikan dosyalarını açmak üzereler. Günler alevler gibi geçiyor diye söylensin ateş olmuşuz sönmüyor. Çadırlar yanıyor bir köşede. Külü dökenler şaşkınlıklar içinde bebekleri kucaklıyor. Yüz yirmi üç bine çıkmış doğurduğumuzun pahası euro pirim yapmayacakmış. Enflasyondan hükmen galibiz yirmi lira harcamış ilâç bile olamamış ne çare…
Mavi kanatlı uçurtmalar peşindeyiz hâlâ. Şubat sonunda İzmir’de mahkeme var. Yirmi sekiz, yirmi dokuz bilemedin ayın biri gittin gittin Kemal abi. Sonrası okuduğun sana kalmış. Kim gelir bize Kemal abi. Bizden bize başka yok galiba. Öylesi bir yalnızlık bu. Yavaş, çok ama çok yavaş yağan bir yağmurca işliyor kefenimize her söz, her duruş. Şimdi olan yarın yanacağını bilmeli. Bize dokunan yanar demişti Özgür. Yanar. Yanmayınca olmuyor baksana… Her köşeden insan çıkıyor. Onun arkadaşını kesip ince ince kayaların arasına atmışlar. Anadolu baştan başa mezarlık demişti. O eskiyi anlatmaya çalıştığı bahçelerden çıkıyor akrabalar, aşklar ve dahi kardeşler, ağabeyler. Fotoğrafa bakan hangi yıldan tahmin ediveriyor. İyi de bilimin işi değil miydi bu?. Bir ODTÜ bir de İsrail de mi vardı inceleme yapan?.. Hani ceset hani kemik sayısı…
Kendine bile hain bu sokakların duvarları. Bilirsin gerçi. Bilirsin evine odalar eklemenden belli her şey. Köyüne dönmeden olmaz buralar. Gitmeyince büyükdeden mi üzülür en çok, anne mi sevinir?.. Çocukluğundan kim var sahi?.. Karşıda bir dağ. Dağ adımlar bekleyen. Baktıkça yürüdüğün dağ. Ermişlerin sınandığı basamaklar.
Ne de olsa İzmir diyorsun. Şu koca panolarda paraya basılan Özgür İzmir, Demokrat İzmir, Güzel İzmir. Ne kadar yakınız birbirimize ne kadar insan. Ne çok şey konuşuluyor son günlerde?.. Özürler, yüzleşmeler uçuşuyor. Gerçek mi?.. Artık bu sorunun yanıtı yok. Kalmadı. Vicdanları kararmış bir takım oyuncular durmuş büyümüşler de farkına varmamışız. Doğduğum İzmir kokularını vereni unutmuş İzmir. Sahi nedir bir kenti yaşanır kılan?.. Binaları mı?.. Evlerinden dışarıya vurmuş hamaratlıklar mıdır yoksa?..
Elbet insanız biziz diyenleredir cümle…
Sekizinci ağır cezaya bekleniyorsunuz kardeşim!..
Sabah çıkıverin koynunuzdan çıkın da geliverin KARDEŞİM!..
İffet DİLER
ŞUBAT 2012