'Bir Uzun Hikaye'
04 Kasım 2012 20:05 / 1441 kez okundu!
Artık haftada bir gün beyaz perdenin içindeyim. Koltuklar rahat. Yer Balçova. Sinemalar cep içi. Filmler tenha. En kalabalığı bu filmdi. Eski yıllarda yiyecek alınmazken pazarlama, yeni çağ ve başka nedenlerden ev konforunda seyir.
"Bir Uzun Hikaye" adındaki sakinliğin yanı sıra tevazu, içten, soğuk günlerdeki masalcı ninelerin dizleri dibinde bir çalışma. Dönem filmi klişesinden uzak. Gözler, bakışlar öykünün anlamında. Tuğçe Kazaz şaşırtıcı. Sabun kokulu “anne” pembe mantolu aşık. Kan olup akan anne.
Trenlerin öykü alanında, kasabaların hangisi olduğunu bilmeden çıkıyorsunuz. Başınızın üstünde uçuşan kara duman Güven Kıraç’ın canlandırdığı “iyi adam” konuşmasıyla içine alıyor sizi. Dünün kapısı nedensiz ardına kadar açık kıyı insanları. Korkmadan yaşayanların dili.
Okul müdürü kuytularda yakaladığı soruşturmasız, güvenli, arkalara sinmiş haliyle kurnaz bile olamamış ancak kasabanın ileri gelenlerinden. Bahçede büyüyen filizler, emek köy enstitülere saygı başlığı adeta.
Kenan İmirzalıoğlu yaşadıkça değişen kendini değiştiren bir insan olmuş. Film boyunca üzerindeki takım elbisesi rengi ve eskimeyen haliyle dönemlerin geçişine vurgu yaparken az kazanan ancak dik yaşayan nesillere bir merhaba olmalı. Öyle ya şimdilerde nereye baksan süppppeeerrr evler, arabalar, fıstık sarışın kalçalı gençlikler…iki kalas bir heves dolan dur boşa gez.
Uzamayan karşılıklı konuşmalar, yormayan kamera, cebinizde kocamanından mendille hafif gülüşlerle bakacaksınız karelere. Ansızın çıkıveren uçan balon, dökülen gül yaprakları abartılı gibi gözükse de kim karışır. İnsan sıcaklığı doluşmuş sokaklarına. Bugün bile değişmeyen tehdit, gözdağı ekseni bizi uyarmak adına!..dur, otur nereye kadar dercesine sokulmakta salonumuza. Osman Sınav’ın anlatımıyla çuf çufun geçtiği ağaçlar, sarmaşıklar, bir sevgili oğlan çocuğunun aşka yürürken gerçekte hayata büyümesi kabullenişin fotoğrafı.
Kadını kucaklamaya hazır erkekler gitmeye hazır kadınlar aşk ikilisi için yeter gibi gözükse bile eskinin eskisi tren vagonunu yeniden yaşanır hale getirmek fikrin, direnmenin, emeğin ve özgürlüğün sesi.
“Bir Uzun Hikâye” sade ve sıcak. Taşrada çıkartılan gazetenin bile hükmü var. Ya sizin?..
Altan Erkekli, Mustafa Alabora… Mahir Günşıray, kararsız, ürkek Zafer Algöz, Şener Kökkaya… AST yılları, üniversitede kaldırımları çiğneyen o gençlik. İpe “can” olan nicesi.
Diyor ki bir fikrin olmalı “güzellik”.
İffet DİLER
03.11.2012
Son Güncelleme Tarihi: 09 Kasım 2012 20:16