ERZURUM 2... UZAKLAÞTIKÇA GÜLÜÞLERÝNÝ ARIYORUM...
21 Temmuz 2008 15:27 / 1474 kez okundu!
Anadolu jet ile gece üç de ancak eve gelebildim. Erzurum'dan döneli ne çabuk geçmiþ zaman. Telaþla sabah akþam yýkanan aðaçlarý gibi sabýrla büyütülen sevgileri arýyor insanýn yüreði. O sondan önceki gün Güzelyurt’ta yenen þaþýrtýcý yemeðin ardýndan
Hayat insanýn karþýsýna öyle bir çýkýyor ki inanýlmaz anlar yaþayabiliyorsunuz. Folyoda dil, mantar ve hepsinin yanýna sohbet. Müzikse kendinden geçiriyor… Eðer yolunuz düþerse her kentin uzun bir caddesi mutlaka vardýr bilirsiniz. Saðlý sollu dükkânlarýn sýralandýðý. Ýþte Erzurum’da da böyle bir caddenin, Yakutiye medresesi’nin hemen karþýsýna denk düþen yerde "Güzelyurt"... Adýný hak edercesine bekliyor gelenleri. Yakutiye ise kapýsýndan içeri girmeden býrakmýyor sizi. Týpký Erzurum Kongresi'nin yapýldýðý o ev gibi! Aslýnda ahþap bina yýllar önce çýkan bir yangýnda kül olmuþ. Yine de sýralar, fotoðraflar, isimler ve tabii o insanlar… Aðlamak kardeþiniz oluveriyor… Kolay kolay çýkýp gidemiyorsunuz. Bina ayný zamanda bir lise unutmadan ekleyeyim… Giderken kapýda ülkenin farklý illerinden gelen öðrencilerin bakýþlarý uðurladý bizi. Tanýmanýn tanýþmanýn bir yolu olmalý mutlaka. Anlamanýn da. Belki böylelikle bütün kýzgýnlýklar, öfkeler silinir günden geceden… Her evde gözyaþý azaldýkça kurulacak köprüler.
Atatürk’ün kaldýðý eve gittim. Sabah sakinliðinde içeri girdiðimde koskocaman bir matbaa makinesi odalardan birine kurulmuþ gerçeðe göz kýrpýyordu. "Albayrak" eski sayfalarýyla meraklýlarýyla buluþmak üzere çerçevelenmiþ hazýr. Evlerin dokusu ancak insan öyküleriyle, örneklerle kalýcý. Odalarýn kapýsýný tek tek açýnca tarihin resmî sayfalarýndan sýyrýlýp yaþamla yüz yüze geliyorsunuz. Güneþ yükselmeye baþladý. Biraz çabuk hareket etmeli. Öðleyin radyoda olmalýyým.
Yakýnlardaki taksi duraðýndan bir arabaya binip "Erzurum Evleri"ne býrakýr mýsýnýz diye sordum. Siz yabancýsýnýz galiba. Bizim bir de… diye baþlayan uzun cümlenin sonunda yola çýkmadan mutlaka görmek istediðim Aziziye tabyalarýnýn da yakýn olduðunu öðrenince yeni güzergâhýmýz belli oldu.
Erzurum evleri serin avlusu yýkanýrken karþýsýnda dokunmak üzere hazýrlanan, sudan geçirilmiþ yün çileleri ve renk renk asýlývermiþ kilimleriyle sabaha baþlamýþtý bile. Karþýdan ellerinizi uzatsanýz dokunacakmýþsýnýz hissini veren o tepe! Palandöken nereye giderseniz gidin yanýnýzdan ayrýlmýyor. Hâlâ erimemiþ birkaç damla kar ve yol boyunca yeþilin peþinizi býrakmadýðý yol bitiveriyor. Bu kadar çok çiçek ölene hürmet duygusuyla boy vermiþ olmalý. Etekler mis kokulu. Tabyanýn merdivenlerindeyiz. Gözlerinizin deðdiði yere kadar sonsuzluk hissi uyandýran, ufuk çizgisinin daðlarla sýnýr aldýðý noktadayýz artýk. Nene Hatun… çocuklar, çocuklar, çocukluklar, taþlar…
Üç kümbetleri unuttum. XIV. yy’dan günümüze ilginç mimarî yapýlardan biri. Ölüm köþkleri adeta. Çevresinde eski evler var. Yalnýz, geçmiþ konukluklarý özleyen pencereleriyle sevgi görmeyi umarak bekliyorlar… Kimse görünmese de siz yine de kapýsýný bir çalýn. Bakarsýnýz anlataný vardýr...
Yakutiye uzun, görkemli yaþantýsýnda þimdi Ýslâm eserleri müzesi. Etnografik eserler de var. El yazma, giysiler, takýlar çile odalarýn her birine daðýlmýþ. Kafanýzý þöyle bir yukarý kaldýrdýðýnýzda ilginç tavan, sýzan ýþýk selamlayacak geçmiþinizi… Çýktýðýnýz park oturup dinlenebileceðiz bir mekân. Belki kahve içersiniz. Baþýnýz döner uzaklardan gelen kadayýf dolmasýnýn kokusuyla. Eðer isterseniz yanýnýzda götürmeniz için paket yapýyorlar.
Efendim... Rus pazarýna gittim gitmesine. Adýna aldanmayýn. Artýk Hindistan’dan gelen eþyalar, taþlar satýlmakta. Ama onu baþka bir güne saklamak istiyorum.
Akþam jet (?) gibi uçaða biniþ ve evle kucaklaþma. Buralar sýcak. Geri mi dönsem? Ne de güzel yaðmur ýslatýyordu günleri.
Ýffet Diler