GÜNER ELÝÇÝN
16 Kasým 2022 11:03 / 1838 kez okundu!
Güner Eliçin'i kaybetmiþiz. Sevenlerinin baþý sað olsun. 1,5 yýl kadar önceki yazýyý bu vesileyle yeniden paylaþmýþ olalým.
"Ýzmir’in karakutularýndan olan, tarihi TKP’li Güner Eliçin, TÝP’in 13 Þubat 1961’de kuruluþundan 12 Mart 1971 darbesi ertesinde 21 Temmuz 1971’deki kapatýlýþýna kadar il baþkanlýðý, il yönetim kurulu sekreterliði gibi görevler yapmýþ bir üyesiydi. 1980 darbesi sýrasýnda Mimarlar Odasý Ýzmir baþkanýydý. Darbeden sonra pek çok parti lideriyle birlikte o da tutuklanarak cezaevine konmuþtu. Kýzý televizyoncu, gazeteci Iþýn Eliçin, þu sýralar babasýnýn saðlýk sorunlarýnýn üzüntüsünü yaþýyor. Bu yazý bu üzüntüyü paylaþmak, biraz olsun hafifletmek için kaleme alýnmýþtýr."
****
GÜNER ELÝÇÝN
Iþýn Eliçin’e not
Sevgili Iþýn, ben de babam ile ilgili kendi deneyimimi ve Güner bey ile ilgili bir anýmý paylaþayým. Belki hem sana hem çevreye iyi gelir, babalarýmýzla iliþkiler için bir ipucu oluþturur.
Babam Ýbrahim Mýsýrlýoðlu 1932 Erciþ doðumlu, Dicle Köy Enstitüsü mezunu emekli öðretmendi. 2009’da Ýzmir’deki evimize onu ve annemi Ýstanbul’dan ziyarete gitmiþtim. Hoþ beþten sonra “emeklilik iþini ne yaptýn?” diye sordu, anlattým. Aradan 1 saat geçmeden, kahve içerken “emeklilik iþini halletin mi?” diye yeniden sorduðunu duyunca baþýmdan aþaðý kaynar sular dökülmüþ gibi oldu. Geçiþtirdim… Sonra acilen kýz kardeþlerim ve annemle konuþtum. Babamýn durumunu ilk fark ediþimiz böyle oldu.
Üzüntümüzü çabuk yenip planlar yaptýk.
Babam her gün belirli bir saatte Yeþilyurttaki evimizden çýkýp yürüyerek Üçyol, Ýkiçeþmelik, Havra sokaðý, Kemeraltý, Konak turunu yapar sonra 20 numaralý ESHOT otobüsüyle ev dönerdi. Bu turunda ýsrarlý olduðu için cebine evimizin adresini, telefonunu içeren bir not býraktýk. Babamýn bu turu bir süre daha devam etti. Bir gün eve gelmedi. Saatler sonra bir kiþi yanlýþ otobüse binip yanlýþ semte giden ve sonra son durakta sessizce oturan babamý alýp, eve getirmiþ. O günden sonra turuna son verdi babam.
Ben durumu ilk fark ettiðimde, hemen oturup babamýn doðumundan baþlayýp bugüne gelen, kendisi, iþleri ve ailesiyle ilgili 50 kadar soru hazýrladým. Bunlarý kalýn bir defterle birlikte babama verdim. Bu sorularýn yanýtlarýný içeren hayat öyküsünü yazmasýný istedim. Anneme de, her sabah kahvaltýdan sonra kahvesiyle birlikte bu defteri ve kalemi masaya getirip yazmasýný saðlamasýný sýký sýkýya tembih ettim.
Yaklaþýk bir, birbuçuk yýl içinde, Dicle Köy Enstitüsü’nde edinilmiþ inci gibi bir yazýyla yazýlmýþ harika bir anýlar toplamý çýktý ortaya. Son kýsmýna aklýnda tuttuðu çok sayýda þiirini de eklemiþti. Defterin baþýna yazdýðý not ise þöyleydi: Bir Köy Delikanlýsýnýn Anýlarý
Bir iki yýl sonra, babam artýk o anýlarý yazamayacak duruma geldi. Bir iki kez anýlarýn bazý bölümlerini kendisine okuyarak kimi boþluklarýn düzelmesini saðlamaya çalýþýrken, bir yandan da anýlarýn akýþýna uyan aile fotoðraflarýný toplamak için çabaladým.
Babam yakýn geçmiþi daha çabuk, eskileri ise aðýr aðýr unutarak, þakacý, her daim güleryüzlü bir mum gibi bizimle birlikte yanýyordu.
2015 yýlýnda babam ve ailenin önemli bir kýsmýyla birlikte bir Van gezisi düzenledik. Babamýn sýkça dile getirdiði bir özlemiydi bu… “Þu memleketi bir daha göreydim, Van Gölü’nde son kez yüzeydim…”
Kiraladýðýmýz özel araçla Göl diyarýný dolaþtýk, Erciþ’i, köyümüz olan Çelebibaðý’ný, Edremit’i, Akdamar Adasý’ný, Muradiye Þelalesi’ni, Ýshak Paþa sarayýný ziyaret ettik, akrabalarla sarýþtýk, Van Gölü’ne karýþtýk. Sodalý suyu vücudunda hissettiðinde babam yarý þaka yarý ciddi “Ben yüzme biliyor muydum?” dedi. Ona “Baba bize yüzmeyi sen öðrettin, sen göl çocuðusun” derken bile nerede ciddi olduðunu, nerede ironi yaptýðýný hep merak ettik.
2016’da babam sessizce bizi terk etti.
Ondan 4-5 yýl sonra da babamýn notlarýnýn boþluklarýný doldurmak için sýk sýk yüzyüze ya da telefonla sýkýþtýrdýðým annemi kaybettik.
Þimdi o Köy Delikanlýsýnýn Anýlarý’ný bir kitaba dönüþtürmek için uðraþýyorum. Onun anýlarý bizim hayatýmýzmýþ meðer.
O anlarý, anýlarý es geçersek galiba hayatýmýzý da ýskalamýþ gibi oluyoruz…
Tarih Vakfý’nda çalýþtýðým yýllarda, babanýz Güner bey 1999’daydý sanýrým, Ýstanbul’a gelmiþti. Vakýfta kendisiyle epeyice sohbet imkaným oldu. Ýzmir’de devrimcilik zamanlarýmdaki kýsa tanýþýklýðýmýzdan sonra bu sohbet bana da ve sanýrým ona da iyi gelmiþti. Konumuz arþivler, anýlar ve sözlü tarih üzerineydi. Eski kuþak devrimcilerinin anýlarýnýn önemi ve anýlarýn gerçeði ne kadar yansýtabileceði konusunda objektiflik/subjektiflik sohbeti yapmýþ, “tarih mi, tarihçi mi” ikilemini irdelemiþtik.
Devamýný yapalým istemiþ ama yapamamýþtýk yazýk ki… Ancak sonraki zamanlarda bir tür sözlü tarih yaparak babamýn anýlarýný yazdýrma çabamda, vakfýn katkýlarýnýn yanýnda babanýzla olan bu sohbetimin de payý olduðunu düþündüm.
Babalarýmýzý sahiden tanýmak istiyorsak, onlarýn anýlarýný dinlemek için zaman ayýrmalý; o anýlarý yazýlý, sözlü kayda geçirmenin yollarýný aramalýyýz.
Bu tür çabalar, bu süreç hem onlarý hem bizi iyileþtiriyor.
Babanýza ve size saðlýklý, uzun ömürler diliyorum.
Sevgi ve selamlarýmla…
Ýlhami MISIRLIOÐLU
16 Kasým 2022 Ýstanbul
***
Not: Ýzmir’in karakutularýndan olan, tarihi TKP’li Güner Eliçin, TÝP’in 13 Þubat 1961’de kuruluþundan 12 Mart 1971 darbesi ertesinde 21 Temmuz 1971’deki kapatýlýþýna kadar il baþkanlýðý, il yönetim kurulu sekreterliði gibi görevler yapmýþ bir üyesiydi. 1980 darbesi sýrasýnda Mimarlar Odasý Ýzmir baþkanýydý. Darbeden sonra pek çok parti lideriyle birlikte o da tutuklanarak cezaevine konmuþtu. Kýzý televizyoncu, gazeteci Iþýn Eliçin, þu sýralar babasýnýn saðlýk sorunlarýnýn üzüntüsünü yaþýyor.
Bu yazý bu üzüntüyü paylaþmak, biraz olsun hafifletmek için kaleme alýnmýþtýr.
Son Güncelleme Tarihi: 30 Haziran 2024 14:39