Ýkinci Cumhuriyet
10 Kasým 2009 13:26 / 3473 kez okundu!
Belki þu an ülkemiz Ýkinci Cumhuriyet sürecine girdi de biz bunu ancak 2023 yýlýnda tarih kitaplarýnda okuyunca tam olarak anlayabileceðiz. Ýþlevini tamamlamýþ eski cumhuriyetimizin yerine gelecek olan ise, onun esas olarak demokrasiyle taçlandýrýlmýþ hali olacaktýr.
Ýkinci Cumhuriyet
Sözlük Yazýlarý -8
Birilerini pek bir kýzdýran masum sözcüklerdir aslýnda, Ýkinci Cumhuriyet… Ve Mehmet Altan’ýn adýyla anýlýyor artýk.
Bu sözcükler, eski cumhuriyetimizin iyisiyle kötüsüyle iþlevini tamamladýðýný, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni çaðýn yeni yönelimlerine uygun olarak demokrasiyle taçlandýrýlmasý ufkunu içermektedir. Oysa Ýkinci Cumhuriyet’ten söz etmek kimilerine göre Cumhuriyet’e son vermek demek, hatta cumhuriyet düþmanlýðý demekmiþ. Bu korkular nedeniyle Mehmet Altan gibilerine kýzanlarýn, 16 Türk devleti kurmuþ olmakla övünmeleri ise iþin trajikomik yönüdür. 16 devlet iþinin safsatalýðý bir yana, öyle bile olsa 15 tanesinin batmýþlýðýný kabullenmek demektir bu. Kim bilir, belki deðiþim ihtimali karþýsýndaki bu telaþ, bu saldýrganlýk derindeki o suçluluk ve korkudandýr, “15 tanesini batýrmýþýz, aman bari bu batmasýn!” çabasýdýr.
Ýngiltere bir tane devlet kurmuþ 1000 yýldýr ayný devlet, üstelik cumhuriyet de deðil meþruti krallýk ama bizdeki cumhuriyetçilerin cumhuriyetinden epey geliþkin bir demokrasiye sahipler. Biz ise hem laikliði yanlýþ kavramýþ ve yanlýþ uygulamaktayýz hem de bunu cumhuriyetin neredeyse tek mühim özelliði saymakta ve üstelik de onun tehlikede olduðuna inanýyoruz. Yalan ve paranoya…
Yüzüncü yýl gelmeden ikiyüzlülükle yüzleþmek gerek, birinin bize ayna tutmasý iyi olurdu
Böylesi br ikiyüzlülüðü baþka bir sözlük yazýmda ayrýntýlandýrmýþtým. Bu yazýda ise dikkati çekmek istediðim þey, son geliþmelerin rüzgârýnýn bizi belki pek istemeden getirdiði ilginç kýyýlar… Artýk Ýkinci Cumhuriyet o kadar uzak deðil sanki, korkulacak bir þey hiç deðil. Üstelik isminin baþýna numara getirmek bile þart olmayabilir.
Süreç, ani ve keskin zýplamalar yerine aðýr aðýr ilerliyor. Belki þu an ülkemiz Ýkinci Cumhuriyet sürecine girdi de biz bunu ancak 2023 yýlýnda tarih kitaplarýnda okuyunca tam olarak anlayabileceðiz.
Aðýr olmasý, sindirilerek yürünmesi daha saðlýklýdýr. Yeni toplum kesimleri yeni konulara ikna olurken, düþünce ufuklarý yeniliklere açýlýyor. Baþbakanýn her konuþmasýndan sonra AKP tabaný, alýnacak dersleri almak, öðrenilecek konularý öðrenmek ve kabullenilecek tarihi þahýslarý kabullenmek için birbirleriyle ve kendileriyle akýl ve vicdan muhasebesine girmekteler. Bunun ne kadar büyük bir toplumsal dönüþüm olduðunu gözden kaçýranlar dünyanýn ve ülkemizin gidiþini asla anlayamazlar. Çünkü paranoyalarýn peþinden sürüklenmeye alýþanlar için her an yeni paranoyalar üretiliyor zaten.
Cumhuriyetin formatlanmasý
Tam bir buçuk yýl önce baþka bir sözlükte bu tür bir baþlýða þöyle yazmýþtým:
“Cumhuriyetin formatlanmasý, cumhuriyetimizin bir deðiþimin eþiðine geldiðini anlatan ironik ve teknik yaklaþýmdýr;
Laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti lafýný, statüko yanlýlarý da sýk sýk tekrar eder; format atýlmasýndan yana olanlar ise meseleye þöyle yaklaþýr ve:
1. Cumhuriyetin, gerçekte laik olmadýðýný ama laik olmasý gerektiðini, hakem devlet pozisyonuna geçilmesini ister;
2. Cumhuriyetin en önemli özelliðinin (demokrasi) hep eksik olduðunu, demokratik cumhuriyetin artýk zamanýnýn geldiðini söyler;
3. Sosyal devletin devletçilikten farklý olduðunu, yalnýz bizim için deðil Avrupa için de yenilikçi olacak yeni adýmlara ihtiyaç olduðunu söyler;
4. Hukuk darbelerine yollarý kapatýp, tutucu `kanun devleti`nden, ilerlemeye açýk `hukuk devleti`ne dönüþü isterler.
Ýkinci Cumhuriyet, belki de yalnýzca böyle bir þey -ki meselenin numarasý deðil içeriði önemli. Örneðin Fransa, bugüne gelene kadar 4-5 tanesinin üstünden geçip gitti.
Özetle format ihtiyacý dayatmýþtýr diyebiliriz. Devlet yönetimindeki aðýrlaþmanýn, zaman zaman error vermenin, olmadýk kilitlenmelerin baþka türlü izahý yoktur, üstelik baþka çözümü de yoktur."
Ýkinci Cumhuriyet
Ýþte eski yazdýklarým hemen hemen böyleydi ve görünüyor ki aradan geçen 1,5 yýlda kötüye deðil iyiye doðru yol almýþýz, sevindirici olan bu.
Gelelim ülkemizin bugün içinde ilerlediði tarihi sürecin alt baþlýklarýna:
1. Osmanlýdan beri var olan Ermeni sorunu, Ermeni açýlýmý biçiminde yaþamýmýza girmiþtir.
2. Cumhuriyet ile yaþýt olan Kürt sorunu, demokratik açýlým olarak kendini göstermiþtir.
3. Kýbrýs barýþý, kimi geçici çýkmazlara raðmen esas olarak topun hep karþý tarafa geçirildiði bir durumda ilerliyor. Yakýnda yeni geliþmelere gebe…
4. Rusya ve Ýran ile iyi iliþkiler, kendisini -gerçekte öyle olmasa da- AB kýskacýnda hisseden herkese iyi gelmiþtir.
5. Alevi barýþý, Sünni kesiminin de giderek alevileri anlamaya çalýþmasýyla bir denge noktasýna geliyor.
6. Gayri Müslim azýnlýklarýmýzla barýþma sürecinde, onlarýn insan haklarý ile ilgili sorunlarý bugün daha bir önemseniyor.
7. Suriye ve Irak ile gerçekleþen iþbirlikleri Ortadoðu'da dengeleri zorlamaya baþlamýþtýr.
8. Ýsrail'e karþý abartýlmamýþ dengeli bir tavýr koyuþ hem dostlarýmýz hem karþýtlarýmýz için yararlý olmuþtur. Belki en baþta Ýsrail için...
9. AB yolunda çoðu zaman aðýr kimi zaman þöyle böyle ilerleme sürüyor. Bu durum bizi kaçýnýlmaz biçimde hukuk devleti olmaya zorluyor.
10. Gittikçe daha çok kesim, ordunun siyasetten elini çekmesi gerektiðine ikna oluyor. Özellikle ordunun bunu kabullenmesi zaman alacak olsa da, süreç doðru çizgide geliþiyor. Milli savunma bakanýna baðlanan, devletin sahibi deðil memuru olduðunu kabul eden ordu, toplum içinde olmasý gereken yere oturacaktýr. Bunun sonucunda ülke savunmasýný daha doðru ve daha ucuz biçimde yapma þansý doðacaktýr çünkü izlenecek böyle bir politika, askerlerin iþini kolaylaþtýracak, büyük ve kötü ordulara ihtiyacý azaltacak, küçük ama etkili, donanýmlý ordularýn gündeme alýnmasýný hýzlandýracaktýr.
11. Ülke tarihinde ilk kez sivil, asker darbecilik yargýlanýyor ve toplumun çoðunluðunun aklýnda ve vicdanýnda mahkûm ediliyor. Ergenekon davasý ile ülkenin karanlýktaki birçok noktasý giderek böylece aydýnlanýyor. Bu dava zaten birçok açýlýmýn baþlangýç noktasýný oluþturdu.
12. Dünya tarihinin gördüðü en büyük ekonomik krizin gerçekten teðet geçtiði ise bugün daha iyi anlaþýlýyor. Ülke reytingimizi mecburen arttýran uluslararasý kuruluþlarýn takiye yaptýðýný bereket ki kimse iddia edemiyor. Bu durum sadece hükümetin baþarýsý deðil elbette. Kemal Derviþ'i ve onun kriz önlemlerini de unutmamak gerek, ona “Sorospu” diyenleri de...
13. Yeni anayasanýn zorunluluðu artýk genel bir kabul. Seçimlerin sonrasýndaki güç dengesine göre bir taslak ortaya gelecektir.
14. Adaletsiz seçim barajýnýn, ironi oluþturmadan Adalet ve Kalkýnma Partisi tarafýndan düþürülmesi durumunda, ülkede gerçek bir denge durumu oluþacaktýr. Koalisyonlar dönemi açýlacaðýndan iyi olacaktýr ve uzlaþma kültürü, program üzerinde anlaþma ve birlikte adýmlar atma dönemi gelecektir. AKP'yi DTP dengeleyecektir, DTP'yi ise AKP. Belki AKP - CHP koalisyonu cumhuriyetin daha az sarsýntýlý olarak Demokratik Cumhuriyet’e evrilmesini getirebilir.
Bugün kimsenin istemediði, ortada kalmýþ 1982 cunta anayasasý, koalisyon nefretini anayasaya yansýtmýþtý. AKP karþýtlarýný çok mutsuz kýlan %47 ile meclisin %65’ine hâkim olma adaletsizliðinin kaynaðýný tartýþmak, þikâyet edenlerin bir kýsmýnýn nedense iþine gelmiyor. Oysa koalisyon, diðer seçeneklere göre her zaman için daha fazla demokrasi demektir.
Ýlerici, demokrat bir partinin eksikliði var
CHP ve MHP'nin ulusalcýlýk, darbecilik, militarizm çýðýrtkanlýðý yaptýðý günümüzde; ana muhalefet görevini hala ne yazýk ki hala AB yapýyor. Buna raðmen ülkemizde hayýrlý bir süreç olgunlaþmakta ve hepimizin layýk olduðu bir demokratik cumhuriyet 86 yýllýk gecikmeyle de olsa gündemin merkezindeki yerini saðlamlaþtýrmaktadýr.
Ýleriyi gören, ufku geniþ bir ilerici, demokrat partinin eksikliðinin çok hissedildiði bir ortamda; demokratlar, ilericiler yerlerinde oturursa, yanlýþ yollara giderse, bu demokratik cumhuriyeti yaþama geçirenler, kaçýnýlmaz olarak baþkalarý olacaktýr, oluyor da. Sürecin ana itici gücü olanlar kendileri çok demokrat olmasalar da, hayat onlarý mecburen demokratikleþtiriyor. Üstelik deðiþimde demokratlarýn rolü sýnýrlý oldukça çözüm çerçevesi elbette ki daha dar kalabiliyor. Bunu gözden kaçýrmamalýyýz. Özetle onlarýn kimi durumlardaki tutarsýzlýklarýna kýzmak yerine toplumsal sürecin yeni tür örgütlenme ihtiyacýna acilen ve doðru olarak yanýt vermeliyiz.
Kimileri eski tür sýnýf partilerine ihtiyaç var diyerek tipik bir komünist parti öneriyorlar. Oysa yeni anlayýþta “parti olmayan parti” oluþturulursa, onun içinde zaten bir tür fraksiyonel yapýlar yasal olarak var olacaktýr. Her grubun abartýlmamýþ kendi iç mekanizmalarý, kendi yayýn organlarý bulunacaktýr. Önemli olan bunlarýn kendi iç ortak paydalarý ve bu ortak konular çevresinde yeni tür bir demokratik merkeziyetçilik çerçevesinde eyleme geçebilmeleri, günlük politika yapmalarý ve kendi dýþlarýndaki örgütler ile ittifaklar kurarak toplumun dönüþtürülmesinde manivela olmayý baþarmalarýdýr. Önemli olan, baþarýsýz fraksiyonun ya da iç ittifakýn yerini demokratik çerçevede baþkasýna sorunsuz býrakabilmesidir.
Biliyorum eski dualarý ezberlemiþ olanlarýmýz, bir sürü konuda olduðu gibi bu konuda da yenilikçiliðe yakýn deðiller. Ýnternetin olduðu ve küreselleþmenin yeni perspektiflerle geliþtiði günümüzde adaletli, özgür bir toplum hayali kuranlarýn, hala bir ütopyasý olanlarýn, yeni partiler oluþturabilmek için yeni tür bir arayýþýn zorluklarýný da göze almalarý gerekiyor.
Kim bilir? Sürece korkularýmýzý yenerek, ütopyamýza güvenerek bakmayý denersek kendimizi daha iyi hissedebiliriz. Þu günlerde yaþananlara, alýþtýðýmýz bakýþ açýlarýnýn dýþýnda bir yönden bakmanýn tam sýrasý.
Ýlhami Mýsýrlýoðlu
Ýstanbul
10-11-2009