İzmir suikastı: Partidaşlar arasından da muhalifleri temizleme operasyonu - Atilla Dirim
16 Ağustos 2011 20:56
İzmir suikastı: Mustafa Kemal İttihatçı rakiplerini tasfiye ediyor...
Birinci Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle çıkan Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetimini filen elinde bulunduran İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin üç lideri Enver, Talat ve Cemal Paşa’ların bir Alman gemisiyle kaçmalarından sonra, İttihatçı liderler ulus-devlet projesinin başına Mustafa Kemal’i getirmeye karar verdiler. Ancak bütün İttihatçılar bu fikre rıza göstermedi; bilhassa Enver Paşa’nın tekrar geri dönerek hareketin başına geçmesini isteyen grup muhalefetini Cumhuriyet'in ilanından sonra da sürdürünce 1926 yılında 'Mustafa Kemal’e suikast' gerekçesiyle idam edildi.
MUSTAFA KEMAL, HAREKETİN BAŞINA GEÇİRİLİYOR
Savaştan yenilgiyle çıkan ve liderlerinin yurt dışına kaçması sonucunda bunalıma düşen İttihat ve Terakki Cemiyeti, halk nezdinde yitirdiği itibarının da etkisiyle kendisini feshetti. İttihatçılar kısa sürede toparlanarak önce Teceddüd Fırkası’nı, ardından da Osmanlı Hürriyetperver Avam Fırkası’nı kurdular. Mustafa Kemal, Osmanlı Hürriyetperver Avam Fırkası’na üye oldu. Ülkede kalan İttihatçı liderler, ulus devlet projesini sürdürmek için hareketin başına kimin geçeceğini tartışıyorlardı. Falih Rıfkı (Atay), Çankaya’da bu süreci şöyle anlatıyor:
“…Yurtsever Osmanlı aydınları aranış içindedirler. Ne yapsak da milli bir uyanış hareketi yaratabilsek, yarın katlanılmaz bir barış şartları diktası altında kalırsak, hayır diye haykırabilsek! Toplantı yerlerinin biri Esat Paşa’nın evi. Dertleşenler arasında Profesör Akçoraoğlu Yusuf ve Ferit (Tek) Beyler de var. Hepsinin birleştiği nokta, İstanbul düşman baskısı altındadır. Burada bir şey yapılamaz. Çıkar yol Anadolu’yu hazırlamaktır. Fakat kim yapabilir bu işi? Kimi göndermeli Anadolu’ya? Refet (Bele) Bey Jandarma Komutanı. Gazze savaşlarından tanınmıştır. Bir defa ona danışalım, demişler ve kendisini toplantıya çağırıp fikrini almak istemişler. Refet Bey:
- Siz düşünün, ben aradığınız adamın kim olabileceğini araştırayım, gelecek defa görüşürüz, der.
Ertesi toplantıda sormuş:
- Kimi tasarladınız?
- Rauf (Orbay) Bey’e ne dersiniz?
- Yüzde elli bulmuşsunuz. Bende bir yüzde yüz var, bizi kurtarır ama, sonra biz ondan nasıl kurtuluruz, bilmem.
- Canım, gâvura kalmaktansa ona kalırız.
- Mustafa Kemal! (Falih Rıfkı Atay, Çankaya, S. 241)
Nitekim Mustafa Kemal Anadolu’ya gönderilip, ulus devlet projesinin gerçekleştirilmesinde lider rolü oynaması sağlandı. Ancak Mustafa Kemal’den bir daha kurtulamayacaklarını düşünen İttihatçı liderler, bu kaygılarının gerçek olduğunu kısa sürede anladılar. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte siyasi rakiplerini hızla bertaraf etme yoluna giden Mustafa Kemal, 1925 yılında meclisten geçirttiği Takrir-i Sükûn Kanunu ile ülkede kendisine karşı yönelen ve yönelmesi muhtemel olan bütün siyasi hareketleri şiddet yoluyla bastırdı, bütün siyasi partileri kapatarak tek parti diktatörlüğünü kurdu.
BASKILAR ARTIYOR, MUHALEFET SİNDİRİLİYOR
Türkiye’de siyasal muhalefetin susturulmuş, basının sindirilmiş, muhalif örgütlerin dağıtılmış olmasına rağmen Mustafa Kemal kendisini yine de güvende hissetmiyordu. Kendisine muhalif olan İttihatçi liderlerin her an kendisini devirecek bir harekete teşebbüs etmelerinden korkuyordu. Bu korkuyu besleyen esas kaynak ise; ülkedeki genel huzursuzluktu. Bu huzursuzluk bir yandan kötü ekonomik durumdan, öte yandan da radikal, tepeden inme reformların hızla birbirini takip etmesinden kaynaklanıyordu; bu yüzden 1925’te ve 1926’nın ilk aylarında yoğun protesto gösterileriyle karşılaşmıştı.
Nitekim 1926 yılında başarısız bir yurt gezisine çıkan Mustafa Kemal, aleyhindeki tepkiler giderek artma eğilimine girince, 15 Haziran akşamı Giritli Şevki isminde bir kişinin İzmir Valiliği’ne gelerek, 'Mustafa Kemal’e suikast yapılacağı' ihbarında bulunduğu açıklandı. Bunu Mustafa Kemal’in o güne dek serbest kalmayı başarmış olan siyasi muhaliflerinin yıldırım hızıyla tutuklanması izledi. Birinci Meclis'te Lazistan mebusu ve İkinci Grup’un önde gelen olan Ziya Hurşit ile ona bağlı Çopur Hilmi, Laz İsmail ve Gürcü Yusuf’un suikastı gerçekleştirecek olan kişiler olduğu açıklandı.
Toplamda 100 kişiyi aşan tutuklular arasında Mustafa Kemal’i hareketin başına geçiren Refet (Bele) Paşa, Kâzım Karabekir Paşa, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Cafer Tayyar (Eğilmez) Paşa, Miralay Arif, Bekir Sami gibi Mustafa Kemal’in yakın mesai arkadaşları bulunuyordu.
Tutuklanan İttihatçılar arasında Mehmet Cavit, Hafız Mehmet, Küçük Talat, Mithat Şükrü (Bleda), Dr. Nazım, Yenibahçeli Nail, Filibeli Hilmi, Azmi, İsmail Canbulat, Kara Vasıf gibi önde gelen isimler vardı.
İSTİKLAL MAHKEMESİ VE İDAMLAR
18 Haziran 1926’da İzmir’de suikast davasını görmek için İstiklal Mahkemesi toplandı. Mahkeme başkanı, İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesi ve ünlü fedailerinden biri olan Kel Ali (Çetinkaya) idi. Mustafa Kemal ile Trablusgarp’ta bulunmuş, daha sonra Teşkilat-ı Mahsusa’nın kurulmasında önemli rol oynamıştı. 8 Şubat 1925’te TBMM binasında Ardahan mebusu Deli Halit Paşa’yı vurarak öldürmüştü.
Yapılan düzmece mahkeme sonrasında, karar açıklandığında, kararın savcının talebinden bile ağır olduğu görüldü. Ceza yasasının 55. Maddesi (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nu tebdil ve ilgaya ve bu kanuna dayanarak kurulan Büyük Millet Meclisi’ni vazifeden men etmeye yönelik fiiller) gereğince aşağıdaki isimler ölüm cezasına çarptırıldı:
» 1. Ziya Hurşit, eski Lazistan milletvekili
» 2. Laz İsmail
» 3. Gürcü Yusuf
» 4. Çopur Hilmi
» 5. Şükrü Bey, İzmir milletvekili
» 6. Ayıcı Arif, Eskişehir milletvekili
» 7. İsmail Canbulat, İstanbul milletvekili
» 8. Sarı Efe Edip
» 9. Abdülkadir Bey, eski Ankara milletvekili
» 10. Kara Kemal, Eski Gıda bakanı
» 11. Abidin Bey, Saruhan (Manisa) milletvekili
» 12. Halis Turgut bey, Sivas milletvekili
» 13. Rüştü Paşa, Erzurum milletvekili
» 14. Hafız Mehmet Engin, Trabzon milletvekili
» 15. Albay Rasim Bey, emekli Albay
» 16. Cavit Bey, eski Maliye bakanı
» 17. Hilmi Bey, Ardahan milletvekili
» 18. Nail Bey, İttihat ve Terakki fırkası sorumlu sekreteri
» 19. Doktor Nâzım Bey, İttihat ve Terakki fırkası ileri geleni...
İdamlar, hemen aynı gece infaz edildi. Mahkûmlar İzmir’in çeşitli yerlerine kurulan darağaçlarında asıldılar. Halk tarafından sevilen paşalar beraat ettirilerek serbest bırakıldılar, ancak Ali Fuat Cebesoy dışındakilerden hiç biri bir daha Mustafa Kemal’in sağlığında siyaset hayatında önemli bir rol oynamadı.
Böylece kendisi de bir İttihatçı olan Mustafa Kemal, mevcut ve muhtemel rakiplerini ortadan kaldırarak "tek parti/tek adam diktatörlüğünü" güçlendirdi.
Yine de tüm bu baskılara rağmen muhalefet hareketleri dinmeyecek, 1929 yılında dünyada yaşanan büyük ekonomik buhranın etkisiyle Türkiye’de "kriz" iyice derinleşerek, sahte muhalefet Serbest Fırka’nın İzmir mitingiyle sonuçlanacak olaylar dizisine yol açacaktı...
FOTOĞRAF: İzmir Suikasti davasının,göstermelik duruşmalarından... "Yapılan düzmece mahkeme sonrasında, karar açıklandığında, kararın savcının talebinden bile ağır olduğu görüldü."
Sesonline.Net