İZMİR'DE DÜN POLİS YİNE TERÖR ESTİRDİ!..
04 Nisan 2010 22:46
Mesut Tufan arkadaşı ile birlikte evinin önünde cadde ortasında yere yatırılarak vücudunun her yeri darp edilmiş, saçlarından tutularak kafası demire vurulmuştur.Kendisinin insan hakları derneği yöneticisi olduğunu söylemesi üzerine özellikle" insan hakları derneği ha" diyerek daha fazla dövülmüş ve küfür hakaret edilmiştir.Yanındaki arkadaşınada sendemi ihd lisin diye tehtid edilmiştir.
Aynı şekilde içlerinden biri DİHA muhabiri, diğerleri üniversite öğrencisi olmak üzere toplam 10 kişi darp kötü muamele ve işkence edilmek suretiyle gözaltına alınmıştır. Mesut’un içinde bulunduğu 4 kişi hakkında yakalama kararı olmadığı hata sonucu gözaltına alındıkları söylenerek dün öğleden önce serbest bırakılmışlardır.
Gözaltına alındıkları andan itibaren avukatın çağrılmasını istediklerini, ailelerine haber verilmesini istediklerini söylemelerine rağmen, avukatla bir işlerinin olmadığı, gerekli olmadığını söyleyerek avukat çağrılmamıştır. Gece boyunca İHD yöneticimiz ve avukat arkadaşımız TEM Şube Müdürlüğünü, tüm polis birimlerini ve 155 aramış olmalarına rağmen sabaha kadar kişilerin gözaltında oldukları kabul edilmemiştir. Mesut Tufan’ın başına aldığı darbeler nedeniyle gece boyunca kusmuş, durumunun kötüleşmesi üzerine hastaneye kaldırılmış tetkik ve tedavisi yapılmıştır.
Yönetim kurulu üyemiz Mesut Tufan’a gözaltında; İHD çalışmaları; suçlama olarak yöneltilmiş, raporları kimin hazırladığı, nereden bu bilgilerin alındığı, İHD'nin işleyişi ile ilgili yasadışı ve sözlü olarak sorgulanmıştır.
Daha sonra ona yapılan muamelenin yanlışlıkla olduğunu, darp edildiği ve işkence yapıldığını unutmasını, kendisini gözaltına alınmamış farz etmesini, bu yaşananlardan kimseye bahsetmemesini, gerekirse ona maddi yardımda bulunulabileceği, burs bağlanılabileceği, bundan sonra kendileriyle çalışmasını isteyerek ajanlık yapmasını istemişlerdir.
Mesut Tufan ile DİHA muhabiri ve iki üniversite öğrencisi dün serbest bırakılmışlardır. Yöneticimiz Mesut Tufan’ın durumunun kötüleşmesi sonucunda iki defa hastaneye kaldırılmıştır. Arkadaşımızın başına aldığı darbeler nedeniyle sağlık durumunun bozulmasından ciddi bir şekilde endişe içindeyiz. Arkadaşımıza 10 günlük rapor verilmiştir.
Şu an halen gözaltında olan üniversite öğrencisi Barış Okuducu’nun sağ eli aldığı darbeler nedeniyle şişmiş durumdadır.
Dünyanın hemen her yerinde işkence ve kötü muamele varlığını koruyor. Devletler bunu, muhaliflerine yönelik var olma durumu olarak algılıyor, devlet politikası olarak sürdürülüyor. Bu politika, devletlerden topluma, bireylere yayılarak içselleştiriliyor. Gün geçmiyor ki, sokakta, karakol ve hapishanelerde uygulanmış olan bir şiddet ve işkence haberi olmasın.
Ülkemizde işkence ve kötü muamele açık bir devlet politikası olarak sürüyor. “İşkence yoktur varsa bile münferittir” sözleri özellikle bir İnsan Hakları savunucuları için hiçbir anlam ifade etmiyor. Etmiyor çünkü, biz hemen her gün kötü muamele ve işkenceye yönelik yeni başvurular alıyoruz. Etmiyor çünkü, yargısız infazlarda kaybedilenlerin, işkenceden geçmiş bedenlerinin ya kimsesizler mezarlıklarından, ya kuyulardan, ya askeri bölge ya da boş arazilerden çıkarıldığını biliyoruz. Etmiyor çünkü, hapishaneden hemen her gün işkence ve kötü muamele başvurusu ve bilgisi alıyoruz. Devletin bizzat memuru olan işkencecilerinin, tetikçilerinin açıkça tespit edilip, bilinmesine rağmen serbestçe dolaşmaları, bu konudaki adalet taleplerinin yerine getirilmemesi ve duymazlıktan gelinmesi, işkence ve kötü muamelenin bir devlet politikası olduğunun açıkça göstermektedir.
Polisler yargılanmayacakları ve cezalandırılmayacaklarına güven duymaktadırlar. Halen kendilerini yargı tarafından kollanan devletin çocukları olarak görmektedirler. Duydukları bu güven sürdükçe; çocuklarımızı herkesin önünde işkenceden geçirmeye yada öldürmeye devam edeceklerdir.
İşkencenin önlenmesi tüm insanlığın sorunudur. İşkencenin bir devlet politikası olmaktan çıkarılması ve bununla gerçekten ve kararlılıkla mücadele edilmesi gereklidir. Bununla ilgili yasalarda gerekli düzenlemelerin yapılması, mevcut yasaların değiştirilmesi,
Suçluların derhal cezalandırılması ve gerçek adaletin sağlanması gereklidir.
Sadece şiddetin faillerinin değil bu pervasız şiddeti doğrudan azmettiren yöneticilerin de yargı önüne çıkarılmasını ve bunun gibi insan hayatını hiçe sayan uygulamalara bir an önce son verilmesini istiyoruz.
Bu ülkenin savcılarına sesleniyoruz; halen olaydan haberdar olmadıklarını iddia ediyorlarsa, basın açıklamamız ile haberdar olmuşlardır. İşkence suçu işleyen polisler hakkında soruşturma başlatılmasını ve derhal görevden uzaklaştırılmalarını istiyoruz.
Biz, insan hakları savunucuları gerçek adalet yerini buluncaya ve işkence bu coğrafyada ortadan kalkıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha duyurarak, kamuoyunu bu konuda duyarlılığa davet ediyoruz.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ