'EN DÜÞÜK ORTAK PAYDADA BULUÞMAK' DA MÜMKÜN
06 Aðustos 2010 12:08 / 2969 kez okundu!
Bütün mesele dünyadaki ve ülkemizdeki genel gidiþi gözden kaçýrmamak. Ülkemizin önünde, arka bahçesini gerçekten temizlemekten baþka bir yol yok. Buna gidiþler farklý yollardan olabilir ama daha demokratik bir Türkiye kaçýnýlmaz artýk. Tam bu noktada 12 Eylül anayasasýnýn duvarýndaki en büyük deliði açma fýrsatý önümüzde duruyorken, bu fýrsatý tepme lüksümüz yok...
----------------------------------------------------------------------------
Bu dünyayý hepimizin tek vataný olarak görebilecek kadar "bencil" olmamýz gerekiyor. Çözümü, yani bu dünyayý korumanýn türümüz için gerekli olduðunu anlayacak kadar "bencil"... diyen Ýzmirizmir.net'in deðerli yazarlarýndan Dr. Mahmut Tolon'un "Ortak Akýl için Kuðu Þarkýsý"nýn ilki "Önyargýlar Güzeldir" kitabýnda "uzlaþma kültürü"nü geliþtirici bu baþlýk günümüz tartýþmalarýna farklý bir yaklaþým getiriyor bence. Bizce "en düþük ortak paydada birleþmek" mümkün... Tepki deðil yaklaþým göstermek, içinde iyi þeylerin de yer aldýðý anayasa deðiþiklik paketinin karþýsýnda olmak yerine yan yana çalýþabilmeyi mümkün kýlacaðý için "eþit bir ortak paydada buluþmak" mümkün.
Hayýr demekle, Robert Quillen'in tarzýyla bilgi deðiþ tokuþunu tartýþmamak ve hatta duygularýn deðiþ tokuþunu da engelleyip münakaþayý sonlandýrmak hiç de barýþçýl bir tutum olamayacaðý için “Yetmez Ama Evet” demek mümkün...
Çünkü yine bir baþka bilge M. Scott Peck'in sözünü hatýrlayarak "insan iletiþiminin en genel amacý uzlaþmadýr; ya da öyle olmasý gerekir." deyiþini kaale almak ve "deðiþikliðin kýsmi olanýna" evet demek mümkün.
Ýletiþimin kesilmesi toplumsal dengelerin bozulmasý anlamýna gelir. "Hayýr dememeliyiz... Zaman, para, enerji ya da destek talebine her hayýr dediðinizde baþka bir þeye evet diyorsunuzdur." diyen Maggie Bedrosian'ý duymak lazým. Böylesi konularda hayýr demek sadece yabancýlaþma yaratýr...
Gelecekteki çözümleri dikkate almak için anayasa deðiþikliði paketine "evet" demek hiçe saymamaktýr, nezaketi unutmamaktýr çünkü deðiþim zor bir karardýr. Serena Gray der ki; "insanlar kayalardan bile daha yavaþ deðiþirler."
"Çivisi Çýkmýþ Dünya"da (Amin Maalouf) siyasetin esas kurallarýndan biridir bu; "halkýyla birlikte yanýlmayý, halkýna karþý çýkmaya yeðlemiþ kral örneðinden yola çýkarsak bu bir referandumdur ve esas olarak sadece "evet" diyerek bir çözüm arayýþýna girebiliriz. Haaa her iþte bir "hayýr "vardýr diyenlere biz þimdi hadým edilmiþ bir "evet" sunsak da deðiþim zincirinin kopmasýna müsade etmek, sýrf kendi istifimizi bozmamak ve yeniliðin kaçýnýlmaz kaoslarýnda korunmak uðruna kaçmak yerine "Yetmez Ama Evet"in hem lütfunu hem de lanetini yaþamak daha anlamlý geliyor. Bunlarý yaþayacak olan yine ayný dünya yine ayný toplum. Suskunluk ya da boykot etme ise Sam Horn tarafýndan neredeyse yasaklanmýþ... "Suskunluk, çürütülmesi en güç kanýtlardandýr" demiþ...
Yine Amin Maalouf'un deyiþi ile "onurumuzu kaybetmeden, çaðdaþ dünyayla bütünleþebilmeniz için geçmiþimizden neye sahip çýkmalý, neyi dýþlamalýyýz?"
Ýlerici, demokrat Ýzmir'in sitesindeki ana eðilim "YETMEZ AMA EVET".
www.izmirizmir.net sitesinde üyeler ve yazarlar arasýnda referandum konusunda farklý fikirler var. Evet, Hayýr ve Boykot'u savunan yazarlarýmýz, toplumdaki sert karþýtlýktan uzak biçimde durumu sakince tartýþmayý sürdürüyor. Çok yeni olarak, sadece üyelerimize açýk olacak biçimde referandum konulu bir anketi de siteye ekledik.
Aðýrlýktaki tavrýn "Yetmez ama Evet"çi olduðunu söylemek mümkün. Hayýr diyenlerin büyük kýsmý da aslýnda gerçekten daha iyi bir anayasayý hak ettiðimizi düþünüyor. Yani CHP'nin çoðunluðundaki statüko korumacýlýðýndan ve MHP'nin "Hayýr"cýlýðýndan farklýlar. Aslýnda Ýzmir CHP tabanýnda da azýmsanmayacak bir "evet" oyu çýkacaðýný düþünüyoruz.
Hayýr'cýlarýn ve Boykot yanlýlarýnýn bir kýsmý ise esas olarak 'Ak Parti karþýtlýðý'ný "Evet" dememekle belli etmeyi seçiyorlar. Kanýmca bu yanlýþ bir taktik ama saygý duyulmalý. Bir ay kadar sonra sonuçlar ortada olacak ve üyelerimizle, yazarlarýmýzla birbirimizin yüzüne bakarak yine tartýþacaðýz. Eminim ki hepimizin de elinde kendi pozisyonlarýmýzý savunacak ufak tefek þeyler yine olacak.
Bütün mesele dünyadaki ve ülkemizdeki genel gidiþi gözden kaçýrmamak. Ülkemizin önünde, arka bahçesini gerçekten temizlemekten baþka bir yol yok. Buna gidiþler farklý yollardan olabilir ama daha demokratik bir Türkiye kaçýnýlmaz artýk. Tam bu noktada 12 Eylül anayasasýnýn duvarýndaki en büyük deliði açma fýrsatý önümüzde duruyorken, bu fýrsatý tepme lüksümüz yok.
Hayýr demeyi düþünenlerin içindeki kimi sendikacýlarýn varlýðý biraz üzücü. Kendi mesleklerine de ihanet ediyorlar. Bir anlamda "fabrika koþullarýndaki kýsmi iyileþtirmeler bizi ilgilendirmiyor çünkü biz iktidar istiyoruz" demek istemiþ oluyorlar. Oysa sendikacýlýk galiba biraz daha farklý bir yaklaþým gerektiriyor. "Yetmez ama Evet" tam da onlarýn sloganý olmalýydý. Çünkü aktif, akýlcý, tutarlý, demokrat bir tutumu yansýtýyor.
13 Eylül 2010'da, askeri vesayet sistemine karþý artýk daha güçlü bir Türkiye'de uyanacaðýz.
Pervin Mýsýrlýoðlu E. / Editör
Ýzmirizmir.Net
ZAMAN gazetesi 06-08-2010
Son Güncelleme Tarihi: 10 Aðustos 2010 23:04