Çete - Ahmet Altan
15 Temmuz 2008 03:10 / 1659 kez okundu!
Doğrusu iddiaları duyunca şöyle bir midem kasıldı. Bana öyle geliyor ki toplum da bir kramp yaşamıştır. Henüz daha Ergenekon iddianamesinin bir kısmını öğrenebildik ama bu öğrendiklerimiz bile dehşete kapılmamıza yeter. Ahmet Taner Kışlalı'yı öldürm
Sırf dindar görünüşlü bir parti aleyhine hava yaratabilmek için bir yargıcı vurduruyor.
En Kemalist gazete olan Cumhuriyet’in binasını bombalatıyor.
Cinayetler hakkındaki kanıtları henüz bilmiyoruz ama Cumhuriyet binasına atılan bombaların, en azından "ikinci" seferinde kullanılanların, Ergenekon çetesinin cephaneliğinde yakalanan bombalarla aynı seriden olduğunu biliyoruz. Bunu Cumhuriyet gazetesinin bir yazarı da doğruladı zaten.
Kendi fikirdaşını bombalayan bir çete, karşıtına ne yapmaz?
Bu bile bu çeteye karşı olmak için yeterli değil mi?
"Ben Ergenekon'un avukatlığını yapacağım" diyen politikacılar bu bombalama hakkında ne söyleyecekler?
Bu çetenin varlığını gizlemeye çalışan gazeteler ne yazacaklar?
Devletin içine köklerini uzatmış bir çeteden söz ediyoruz.
Amacı kaos yaratmak, ülkeyi perişan etmek olan bir çete.
Niye bunu yapmak istiyorlar?
İktidarı ele geçirmek için.
İktidarı ele geçirip ne yapacaklar?
Herhalde çete halinde yaptıklarını iktidar sahibi olarak bin misli fazlasıyla yapacaklar.
Böyle bir örgütün neresi desteklenir, bunu gerçekten anlayamıyorum.
Tabii şimdi bu gerçekleri görünce sormak lazım: Yıllardır var olan bu örgüte devlet neden şimdiye kadar ses çıkarmadı?
Devletin içinden kimler buna destek oldu?
Bu çetenin hâlâ devletin içinde uzantıları var mı?
Onlar ne yapıyor?
Ne yapacak?
Bütün çete devletten temizlenecek mi?
Temizlenmesi için çok kararlı davranılması gerekiyor.
Karşımıza çıkan örgüt İtalya'da yıllar önce yakalanan P2 Mason Locası örgütüne çok benziyor. İçinde her kesimden insan var. Devletin ve toplumun her katına sızmış. İş dünyasına, medyaya gitmiş.
İtalya yıllarca uğraştı. Herhalde Türkiye de uğraşacak.
Bu süreçte medyayı da iyi izleyin.
Böyle çetelerin esas dayanak noktaları medya çünkü.
Onların varlıklarını saklayan, bu örgütlerin bir uçları ortaya çıktığında onu "meşru" göstermeye çalışan her zaman medyadır. En önemli desteği medyadan alırlar.
Bugün de Türkiye'de bu çete en önemli desteğini medyadan alıyor.
Artık anlaşılıyor ki çok uzun zamandır biz çetelerle yaşamışız.
Bu çeteler Kürt meselesini bahane ederek kendilerini meşrulaştırmaya uğraşmışlar, Mafya'yla ilişki kurmuşlar.
Henüz bu çetenin Güneydoğu'da neler yaptığı, orada kimlerin kanlarını akıttığı, kimlerin canını yaktığı, hangi ocakları söndürdüğü konuşulmuyor. Ama bir gün o da açığa çıkacaktır.
Şu anda kaçak olan bir jandarma generalinin, albaylığı döneminde iki Kürdün ortadan kaybolmasıyla bağlantılı olduğu hâlâ hepimizin hafızasında taze duruyor.
Kürt meselesini demokratik bir çerçevede halletmemek için devletin gösterdiği direnç, sonunda devletin en azından bir bölümünün hukuk dışına savrulmasına neden oldu.
Bu gelişmeye göz yumarak devlet, devletliğinden vazgeçti.
Sanırım şimdi devletin yeniden devlet olacağı bir aşamaya geçebilmek için çırpınıyor Türkiye.
Dünyanın da bastırması ve devletin bir bölümünün yaklaşan felâketi sezmesiyle yeni bir döneme geçiyoruz.
Göreceklerimiz ve öğreneceklerimizle midemiz daha çok kasılacak.
İddianamenin ayrıntıları belki bu ülkeyi daha fazla titretecek.
Bu kadar çok kirlendikten sonra temizlenmek elbette bütün toplumu zorlayacak.
Ama gene de aklanmaya çalışmak, kirliliği doğal bulmamak bütün bu ülke için ümit verici.
Dehşet içinde ama ümitliyim.
Ne yazık ki ümitlenirken bile dehşete kapıldığımız bir ülkede yaşıyoruz.
Neler yapmışlar bu ülkeye...
Ne çok kan dökmüşler.
Demokrasinin ve hukukun bu ülkenin "aleyhine" olduğunu söyleyenlere sormak lazım:
Bu çeteler mi bu ülkenin lehine?
İstediğiniz devlet bir çete devleti mi, istediğiniz toplum kirlenmiş bir toplum mu?
Ne hâle getirdiniz ülkeyi?
Bu kötülükten hâlâ bıkmadınız mı?
Taraf Gazetesi
15.07.2008