Ýzmir neyin sembolü - Sýtký Þükürer
24 Mart 2013 14:26 / 1670 kez okundu!
Artýk cumhuriyet paradigmalarýn sorgulandýðý, iktidarýn, alt kimliðini en az örseletler üzerinden yavaþ yavaþ el deðiþtirdiði, muhafazakarlarýn ve Kürtlerin, küreselleþmeye paralel esen demokratik rüzgarlarýn etkisiyle elinin güçlendiði yeni bir Türkiye fotoðrafý ortaya çýkmaya baþlamýþtýr.
Ýzmir bu deðiþime direnmiþtir. Ve halen bu ýsrarýný sürdürüyor izlenimi vermektedir.
***
Ýzmir neyin sembolü
“HÜRRÝYET Günü” kapsamýnda gazeteci Ahmet Hakan’ýn, Ýzmir Ekonomi Üniversitesi’ndeki, “Tarafsýz Bölge” programýndaki konuþma metnimizdir:
Ýzmir; Ýzmirli’nin Ýzmirli’ye propagandasýný yapacak olursak, özgürlüðün, rahatlýðýn, rehavetin sembolüdür diyebiliriz.
Ancak meseleye derinliðine baktýðýmýzda, esasýnda Ýzmir, tedirginliðin, endiþelerin, özgüvensizliðin ve giderek köksüzlüðün sembolüdür.
Ýzmir, cumhuriyet tasavvurunun en fazla baþarý kazandýðý bölgedir aslýnda.
Bunu “iyi” anlamýyla da deðerlendirebilirsiniz eleþtirisel de yaklaþabilirsiniz.
Cumhuriyet, hatta Ýttihat Terakki ile baþlayan süreç, o çaðýn esen rüzgarlarý, hatta dayatmalarý ile bir ulus devlet hayal edilerek kuruldu.
Ulus devletin parametreleri belliydi. Bu topraklarýn insanlarýnýn ‘Türk kimliði’ üzerinden konsolide edildiði ve devlet denetimli bir din anlayýþý ile Ýslam’ýn sosyal ve siyasal taleplerinin törpülendiði, içe dönük bir modeldi bu.
Göçmen kent konumu
Bu amaçla tüm alt kimlikler baskýlandý.
Ýzmir, hele 70-80 yýl öncesinin Ýzmir’i bir göçmen kenti konumundaydý.
Nüfus, adalardan, Balkanlardan, Çerkezya’dan gelen birbirlerinizden farklý kültürel deðerleri olan insanlardan oluþuyordu.
Bildiðimiz sebeplerle bu insanlar Anadolu’ya, Ýzmir’e, göç etme durumunda kalmýþlardý.
Cumhuriyet onlarý tüm renkleri ile kabul etmedi. Ulus devlet böylesi bir “karmaþayý” kaldýracak durumda deðildi.
Her kimliðin kendini, “usulca”, “örtülü” olarak ifade etmesine müsamaha gösterilebilirdi.
Giderek baþka yeri olmayan insanlar, yumuþatýlmýþ ifadesi ile bu “gönüllü asimilasyona” razý oldular.
Herkes, nerede ise, etnik, ýrksal bir aidiyet iliþkisini kabullenerek kendini Türk kabul etti.
Özgür neþeli prototip
Oysa onlar Boþnaktý, Arnavuttu, Çerkez’di.
Öte yandan bu insanlar geldikleri yerde de Müslüman’dý.
Ama Arap kültürü insanlarý deðildi onlar.
Müslümanlýðý yerel Arap kültürü ile sentezlenmiþ haliyle algýlamýyorlardý.
O sebeple genç cumhuriyetin, “Müslümanlýðýn sadece Allah’la – kul arasýnda yaþanmasý gerekir” empozesine intibaklarý zor olmadý.
“Soft” bir Müslümanlýktý onlarýnki. Ýslamýn aslýnda sosyal–siyasal-ekonomik talepleri olan bir din olmasý, onlarý ilgilendirmedi.
Dini ve milli kimliklere bu þekilde “mesafelenmiþ iliþki” ile yýllar yýllarý kovaladý.
Görünürde, birazda kýyý kültürünün ve güzel iklimin avantajlarý ile özgür neþeli bir prototip imajý oluþmaya baþladý.
Ýzmir kýzlarý deniz kokan bir kentti.
Oysa realite böyle deðildi.
Elbiseye razý olmuþ
Evvel emirde özgür, özgüvenli bir bireysellikten söz edeceksek, hiç kuþku yoktur ki evrensel anlamýnda “özgür birey”, herhangi bir aþýrý biçimlemeye uðratýlmadan, alt kimliklerini doya doya yaþayan, kendi iç dengelerini bu sevecen ve rahatlýkçý ortamda inþa eden ve ancak bu “hazým sürecini” tüm kiþiliðinin ayrýlmýþ bir unsuru haline getirdikten sonra, ilave olarak yeþertebileceði bir kalitedir. “Birey” olabilme, var olan üzerinden geliþen ilave bir kavramdýr.
Oysa Ýzmirli alt kimlikleri itibariyle örselenmiþ ve kendine sunulan elbiseye razý olmuþ ve bu yönü ile muhafazakar ve Kürtlerden ayrý düþmüþ bir insan modelidir.
Bu “oluþturulmuþ boþluk” Ýzmirlinin þahsýnda deðiþik arayýþlarla doldurulmaya çalýþýlmýþtýr. Ýzmirli her ne kadar kendine ifade etmekte zorlansa da, biçimlenmeye çalýþýldýðý anlamýyla, Türk ve Müslüman kimliðinin eksik býraktýðý tatminleri “Batýlý” gibi olmaya öykünerek kapatmaya çalýþmýþtýr.
Batýlý gibi olmaya çalýþmak ve Batýlý olmak farklý þeylerdir.
Ýster istemez “sathi”, “imitasyon”, bir davranýþ modeli þekillenmeye baþlamýþtýr.
Meselelere derinliðine yaklaþmak istemeyen, hayatý “manþet algýsý” üzerinden deðerlendiren dalgacý, neþeli insanlar…
Bu arada tüm dünya gibi, Türkiye’de deðiþmeye baþlamýþtýr.
Zorlamadan yaþama
Artýk cumhuriyet paradigmalarýn sorgulandýðý, iktidarýn, alt kimliðini en az örseletler üzerinden yavaþ yavaþ el deðiþtirdiði, muhafazakarlarýn ve Kürtlerin, küreselleþmeye paralel esen demokratik rüzgarlarýn etkisiyle elinin güçlendiði yeni bir Türkiye fotoðrafý ortaya çýkmaya baþlamýþtýr.
Ýzmir bu deðiþime direnmiþtir. Ve halen bu ýsrarýný sürdürüyor izlenimi vermektedir.
Bu ýsrar 60 sonrasý doðudan göç eden nüfustan ziyade, daha eskiden batý ve kuzeyden gelen ve “Beyaz Türk” diye tanýmladýðýmýz insanlara dairdir.
Bu insanlar deðiþen dünya ve deðiþen Türkiye olgusuna mesafeli kaldýlar.
Biraz Akdeniz kültürü, siesta, rahat ve zorlamadan yaþama, hayatý entelektüel katsayýlar üzerinde kavrama ihtiyacý duymama, bu yüzeysel tutumda rol oynadý.
Yanlýþ direniþ algýsý
Oysa sosyo-psikolojik bir bakýþla bu eksik kimlikli insanlarýn, dönüþen yeni nizama intibaklarý beklenecek bir þey deðildi.
Muhafazakar iktidara derin bir þüpheyle baktýlar. Yüzeysel dengelerle bir biçimde kurcalamadan sürdürdükleri Ýmitasyon kimlikleri bu denli önemli bir deðiþim sürecinde etkin rol almaya müsait deðildi.
Tekrar örselenmekten korktular ve eski sistemin biçimlendirdiði ayrýcalýklý çocuklarý olarak, endiþelerden beslenen yanlýþ bir direniþ algýsý ortaya çýkardýlar.
Ne AK Parti’yi anlamak istediler, ne Kürtleri. Korku, endiþe tereddüt, onlarý 21’nci yüzyýlýn aydýnlýk yüzüne yakýþan siyasi anlayýþlara (yeni veya mevcut) öncelik etmesini engelledi ve cumhuriyet mitingleri ile anýlýr oldular.
Böylesi bir tutum sürpriz deðildir. Deðiþime intibak, deðiþimde öncü rol talep etmek, dolayýsýyla “demode” olmamak, evvel emirde bir özgüven meselesidir.
Travmatik kimlikler buna cesaret edemez.
“Ýzmir neyin sembolü” derseniz, bu anlamýyla “köksüzlüðün” sembolüdür.
Sýtký Þükürer
Hürriyet Ege, 17.03.2013