Ne AKP'liler çok sevinsin ne CHP'liler çok üzülsün - Ahmet Altan
23 Temmuz 2007 03:08 / 1649 kez okundu!
Ne AKP'liler çok sevinsin ne CHP'liler çok üzülsün. Bu seçimlerde "kimin" kazanıp kaybettiğinden daha önemli olan,"neyin" kaybedip neyin kazandığı. Darbecilik, demokrasi düşmanlığı, hukuksuzluk kaybetti. Türkiye ve çocuklarımız kazandı.
----------------------------------------------------------------------------------
Yeni bir Türkiye...
İlerde bir gün şu son altı ayda neler yaşandığını araştırıp yazan birileri çıkarsa, insanlar Türkiye’nin nasıl korkunç bir tehlikenin eşiğinden döndüğünü öğrenirler.
Sadece şu manasız “e-muhtıra”yı, bombalarla yakalanan emekli subay çetelerini ve Amerika’daki Hudson Instıtute’da yapılan toplantıdaki konuşmaları bir arada değerlendirenler bile hangi belalı çorapların başımıza örülmeye çalışıldığını kavrarlar.
Sanırım ülkenin büyük çoğunluğu neler olabileceğini sezdi.
Böyle büyük bir siyasi başarıyı kazanan AKP’nin hakkını yemek istemem ama bu görülmemiş oy patlaması yalnızca iktidar partisinin başarısıyla açıklanamaz.
Anadolu’yu gezerken konuştuğum insanlarda ben AKP’ye büyük bir hayranlık yerine askeri muhtıraya büyük bir öfke gördüm.
Oralara giden herkes de aynı şeyi görmüştür.
Seçim sonuçları tartışılırken televizyonlarda “askerin yeniden siyasete” karışabileceğini söyleyenlere rastladım.
Bunu bir daha yapacaklarını sanmam.
Eğer yapmaya kalkarlarsa hiç akla gelmeyen işler olur.
Unutmayın ki bu ordunun subayları da bu ülkenin içinde yaşıyor, bakkala, markete, fırına, manava gidiyor ve karşılaştıkları her iki adamdan biri “muhtıra” karşıtı…
Bu işi zorlamaya kalkarlarsa sokaklarda üniformayla gezmekten keyif alamaz hale gelirler.
Hiçbir ordu, kendi halkının yarısını karşısına alarak varlığını sürdüremez.
Onun için bu seçimle bu sürecin sona erdiğini düşünüyorum.
Herkes bu seçimlerden aklına ve meşrebine göre bir sonuç çıkartacak.
Benim görebildiğim ise şu:
Türkiye siyasetinde “silah dönemi “ sona erdi.
Şiddeti, savaşı, darbeyi destekleyenlere iktidar yolu kapalı.
CHP’nin darbe yardakçılığı yapmasının cevabı sandıkta ağır bir hezimet oldu.
“Ordu, yargı, cumhurbaşkanı, CHP” dörtlemesiyle hukuk dışına taşma eğilimi tam anlamıyla yenildi.
Herkes şehirli kadınların “türban” korkusundan söz etti ama kimse bu kadınların aynı zamanda “anne” olduğunu ve oğullarını kaybetme dehşetini yaşadığını düşünmedi.
Kürsüden yağlı urgan sallayarak savaş çığlıkları atanların “annelerin” içini nasıl titrettiği hiç aklınıza geldi mi?
MHP, bu ülkedeki annelerden “savaş tamtamcılığı” ile oy alabilir mi?
Ne o ne de başka bir parti bu yöntemle oy toplayamaz geniş kitlelerden.
Aynı durum PKK için de geçerli.
Garip bir rastlantıyla tam seçimler yaklaşırken saldırılarını artırıp gencecik askerleri öldürerek kanlı bir gerginliğin parçası olan PKK, kitleyle bağlarının nasıl koptuğunu, AKP’nin güneydoğuda neden bir oy patlaması yaşadığını iyi düşünmeli.
Kürt annelerin de çocukları var.
Hiç de inandırıcı olmayan nedenler için onları feda etmeye razı olacaklarını sanmam.
Artık 1980’lerde değiliz, şartlar değişti.
Bundan sonra Türkiye’nin normalleşeceğini sanıyorum.
Anayasa Mahkemesi’nin o anlamsız 367 kararına rağmen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok fazla sorun çıkmayacağını düşünüyorum doğrusu.
Eğer MHP, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Meclis salonuna girmeyen DYP ile ANAP’ın siyasi varlığının bir gecede nasıl tükendiğini anlamaz da Çankaya seçimlerini engellerse ve bir yeni seçime gitmek zorunda kalırsak, MHP’nin de o sandıkta boğulacağına herkesle iddiaya girmeye şimdiden hazırım.
Bundan sonra artık çok büyük sorun olmaz.
Siyasetin yapısı değişir.
CHP’nin çökmesinden sonra “hamaset, eski usul laf atmalar, askeri oyuna çekme çabaları, darbe yardakçılığı” siyasetten çıkar, üslup değişir.
CHP kendini yenileyebilir mi bilmiyorum ama Baykal bir daha lider olarak seçim görmez.
Ya CHP çağdaş bir solculuğu bünyesinden yaratmaya uğraşır ya da yeni bir parti doğar.
Ordu siyasette kapladığı alanı bir anda boşaltmasa da epeyce geri çekilir.
Cumhurbaşkanı seçilir.
Yeni Meclis anayasayı değiştirir.
Milliyetçi oyunlarla, kurnazca anlaşmalarla “içeri kapanma” manevralarının ne tür belalar yarattığını gören AKP, Avrupa Birliği hamlelerine ağırlık verir.
Ekonomi yoluna devam eder.
Üretim ve milli gelir artar.
Demokrasiye yapılan bir saldırıda hedefin yanında durduğu için bu seçimlerden kazançlı çıkan AKP’yi bir dahaki seçimlerde insanlar yaptıkları ve yapacaklarıyla değerlendirir, rakipleri projeleriyle oy almak için çıkar ortaya.
Türkiye dünya platformunda saygıdeğer bir ülke olur.
Ne AKP’liler çok sevinsin ne CHP’liler çok üzülsün.
Bu seçimlerde “kimin” kazanıp kaybettiğinden daha önemli olan,“neyin” kaybedip neyin kazandığı.
Darbecilik, demokrasi düşmanlığı, hukuksuzluk kaybetti.
Türkiye ve çocuklarımız kazandı.
Ahmet Altan