SAP ÝLE SAMAN… - Þanar Yurdatapan
20 Aralýk 2010 10:42 / 2144 kez okundu!
Bir süredir birbirini izleyen ve her biri bir öncekine tepki olarak geliþip bir sonrakini tetikleyen olaylar zinciri, gene kafalarý karýþtýrdý. Ya da tersinden söyleyelim, özgürlükler konusunda kafamýz zaten hayli karýþýk olduðu için -körlerin fil tarifi gibi- herkes olaylarý ‘kendi tuttuðu yerden’ algýlayarak tanýmlýyor, sapla saman birbirine karýþýyor.
Düþünce Özgürlüðü’nü ama’sýz, fakat’sýz savunacaksak, gündelik polemiklere hiç dalmadan, açýk ve net olarak adýný koyalým:
1. Öðrencilerin Baþbakan’ýn rektörlerle toplanacaðý gün bunu protesto etmek üzere gösteri düzenlemeleri anayasal bir haktýr. (Anayasa Madde: 34 ve Toplantý ve Gösteri Yürüyüþleri Yasasý Madde: 3 “Herkes, ÖNCEDEN ÝZÝN ALMAKSIZIN silahsýz ve saldýrýsýz toplantý ve gösteri yürüyüþü yapma hakkýna sahiptir” diyor. Bu hakký yokuþa süren, kullanýlamaz hale getiren kararname, yönetmelik, emir ve direktiflerin hiçbir anlamý yoktur)
2. Ankara’dan bu gösteri için Ýstanbul’a gelen öðrencileri “Ýstanbul’a sokmamak” hukuk dýþý bir zorbalýktýr. Bunun polisten gelmesi durumu mazur göstermez, tersine aðýrlaþtýrýr.
3. Polisin gerek Ýstanbul giriþinde, gerekse Kabataþ’ta öðrencilere “Dengesiz güç” kullandýðýný söylemek bile içinde “Güç kullanmak gerekiyordu” yanlýþýný taþýdýðý için yanlýþ, çünkü onlar silahsýzdý, kimseye saldýrmadý, kimsenin özgürlüðünü kýsýtlamadý. Sadece polis saldýrýnca kendilerini korudular. Bu haberi “polisle öðrenciler arasýnda arbede çýktý” þeklinde vermek de bir baþka yanlýlýk.
4. Hemen ardýndan Ankara SBF’deki bir panelde öðrenciler önce CHP Gen. Sek. Prof. Süheyl Batum’u konuþturmadýlar, sonra da Anayasa Komisyonu Bþk. Prof. Kuzu’yu yumurta yaðmuruna tuttular. Zaten hazýrladýklarý pankartata “Yumurta Þenliðine Hoþgeldiniz” yazýyordu ve cephaneleri de boldu. Yani “ani bir infial” deðil, bilinçli ve hazýrlýklý –taammüden- hak ihlali.
5. Modanýn çabucak yayýldýðýný, baþka illerde yapýlan baþka toplantýlarda, ufak gruplarýn hoþlarýna gitmeyen konuþmacýlarý ayný yöntemlerle susturmaya çalýþtýklarýný üzülerek gördük, ama hiç de þaþmadýk. Bu da gayet net bir “Ýfade özgürlüðü” ihlalidir. Býrakýn fiili müdahale, tartaklamak, cisim fýrlatmak; gürültü yaparak konuþmasýný engellemek de, hem konuþmacýnýn, hem dinleyicilerin özgürlüðüne karþý cebir kullanarak müdahale etmektir. Kullanýlan aracýn yumuþak oluþu bu durumu deðiþtirmez.
6. “Ama onlar þunu bunu yapýyor” gerekçeleri, bir hukuk ihlalini baþka bir ihlalle yanýtlamak demek oluyor ki “kan davalarý” da ayný gerekçelere dayanýyor, ama makbul bir mazeret olmadýðý gibi kimseye yararý dokunduðu da görülmemiþ.
7. Öðrencilerin “Üniversiteler bizimdir, biz de sizi istemiyoruz” þeklindeki sözleri üzücü, ama bu deneyi gençliðinde yaþayýp sonucun nereye vardýðýný yaþayarak görmüþ olan kimi aydýnlarýn onlara benzer gerekçelerle destek olmalarý daha da üzücü. Üniversiteler, hükümetlerin, rektörlerin veya senatolarýn tapulu malý olmadýðý gibi, öðrencilerin malý da deðildir. (Zaten “mal” deðildir veya olmamasý gerekir). Üniversiteler kamuya aittir ve yönetimleri de, hocalarý da, öðrencileri de bunu babalarýndan miras deðil, çocuklarýndan ödünç aldýklarýnýn bilincinde olmalýdýr.
8. Üniversiteler –çok kiþinin yanlýþ algýladýðý þekilde- okul da deðil, bilimin üretildiði ve -bu arada- yeni öðrencilerin de yetiþtiði yerlerdir. Bu nedenle de, üniversitelerin en baþta gelen “olmazsa olmaz”ý düþünce ve ifade özgürlüðüdür. Bunun YÖK sisteminde olmamasý, ayný özgürlüðü ters yönden yok etme hakkýný kimseye vermez. Orman kanununun geçerli olduðu her ortamýn galibi en sonunda gücü elinde tutan olur.
Þanar Yurdatapan