Ulusalcılık ve "Gergedan" - Halil Berktay
06 Aralık 2007 05:23 / 1598 kez okundu!
"Bugün de Türkiye'nin kentli orta sınıfları bir gergedanlaşma sürecinde. Laiklik noktasından yakalanıp da, bir kere 'diktatörlüğün manevî evreni'nde yerlerini alanlar, milliyetçiliği de kabulleniyor, derin devleti de, Avrupa düşmanlığını da. Her yerde mil
Sürüklenmeyenler de vardı.
Bükreş Üniversitesi’nde üç arkadaş : Eliade, Cioran… bir de Eugene Ionesco. 1928-33’te Fransız Edebiyatı okudu. 1939-45’te Marsilya’daydı. Savaş bittiğinde Paris’e döndü. Samuel Beckett’la birlikte, absürd tiyatrosunun başını çekti. 1960’lar rönesansı, Jack ya da Boyuneğme, Kel Soprano, Kral Öldü, İskemleler gibi eserlerini sahnelerimize taşıdı.
Ancak Gergedan başkadır. Bireyin duruşu ve ahlâkî sorumluluğuna dair bazı derin uyarıları içerir. Eliade ve Cioran’ın nasıl faşistleştiğini daha önce anlatmıştım. Eliade hep gizledi bunu. Cioran sadece Demir Muhafızlara destek vermesinin değil, daha genel olarak milliyetçi fikirlerinin de özeleştirisini yaptı. Örneğin 1972’de, "bir dalgaya kapılıp sürüklenmenin ne demek olduğunu anlamış bulunuyorum" diyordu.
Aynı dalganın piyesini yazmak Ionesco’ya düştü. Gergedan : iri gövdeli, kısa bacaklı, kalın derili, küçük gözlü, hayli miyop bir hayvan. Ansızın panikler, bir-iki ton ağırlığıyla boynuzunun dikine son hız koşturur. Sonra durur, ne yaptığını unutur, otlamaya devam eder. Derken gene dellenir ve dörtnala başka bir yöne gider.
Küçük bir Fransız kasabasında gergedanlar zuhur eder. Önce biri geçer caddeden, sonra biri daha. Kafede, kaldırımda, manavda sohbet edenler hayretler içindedir: doğru mu gördük acaba? Bir kedi ezilmiştir üstelik; gene de Mantıkçı, bunun "mümkün olmadığını" ispatlar. Bürokrasiyi temsilen Botard, olayı toptan inkâr eder. Derken biri hükümet binasına girer -- ve Madam Boeuf, kendisine doğru şefkatle böğüren kocasını tanır. İtfaiyeden haber gelir : bu sabah 7, şimdi 17, pardon 32 oldular. Dairedekiler yangın merdiveniyle kurtarılırken Botard ağız değiştirir: "Ben biliyorum, sorumluların kimler olduğunu. Hainlerin adlarını. Beni aldatamazsınız. Suçluları açıklayacağım." (Cemil Çiçek tipi adalet bakanı.)
Ionesco’nun saf, iyimser, otobiyografik karakteri Bérenger, arkadaşı Jean’ın gergedanlaşmasına tanık olur. Süper-konformist Jean’ın sesi karıklaşır; ağrıyan alnında, içinden boynuz çıkacak bir şişlik belirir; derisi yeşillenir; bir yandan da terslenip durur: Yok! İstemiyorum dostluğunu! Nefret ediyorum herkesten! Hayır, hiç de değişmedim işte! Nereden çıkardın, cildimin meşinleştiğini? (Nihat Genç kadar öfkeli.) Burası benim evim; böğürürüm de, hırlarım da, sana ne? (Ya sev ya terk et.) Hem ne olurmuş, insanlar gergedan olmaktan hoşlanırlarsa? (Yasin Hayal’in düşünce özgürlüğü engellenemez.) Bıktım bu ahlâk ölçülerinden! Hayatımızı yeni temeller üzerinde baştan kurmalıyız. Yüzlerce yıllık bu medenî değerleri yıktığımızda daha rahat edeceğiz. Bana insanlıktan söz etme. Hümanizm bitti artık. Neden gergedan olmayayım, ben de önyargıların kurbanıyım. (Ah ah, hep yanlış bilinen, önyargıların kurbanı olan Türk milliyetçiliği.) Bataklıklara! Bataklıklara!
Sonra Bérenger’in kendi başkalaşma korkusu başlar. Daisy ziyaretine gelir; birbirlerine âşıktırlar. Ama telefondan böğürtü, radyodan böğürtü gelmektedir. Daisy tükenir : "Belki hatalı olan biziz. Onlardan fışkıran şu müthiş enerjiye bak." (Evet, çok enerjikti gerçekten, çılgın Naziler.) "Birer tanrı gibiler." Bérenger'i o kadar da sevmiyorum, diye diye iner Daisy merdivenlerden. Son sahne : Bérenger tek başına, insan kalma savaşı vermektedir. Boğazından yükselen homurtuları zar zor bastırır. "Bir ben kaldım, sonuna kadar da böyle kalacağım. Teslim olmayacağım."
Gergedan konformizm tehlikesine ilişkin somut tarihsel ilhamını Demir Muhafızlardan alır. Bugün de Türkiye'nin kentli orta sınıfları böyle bir gergedanlaşma sürecinde. Laiklik noktasından yakalanıp da, bir kere “diktatörlüğün manevî evreni”nde yerlerini alanlar, milliyetçiliği de kabulleniyor, derin devleti de, Avrupa düşmanlığını da. Her yerde militer semboller. Saflar çizilmiş. Aileler bölünüyor, arkadaşlıklar kopuyor. Robert Kolej, TED, ODTÜ mezunlarının web sitelerinde, Türkiye’nin evrensellik atılımından, özlediği medeniyet değerlerinden, demokratik hoşgörüden eser kalmamış.
İnsanlar, içinizdeki gergedana teslim olmayın.
Halil Berktay
Taraf'ta yayınlanmıştır