Referandum Işığında: Yetmeyen Ne? Nelere Evet? - Koray Doğan Urbarlı

19 Temmuz 2010 17:51 / 2913 kez okundu!

 


Güzel bir slogan var: “Yetmez ama Evet” diye. Güzel ama olguyu tam olarak açıklamaktan uzak, olguyu gölgeliyor. Yapılan değişikliklerin hepsi iyi ama daha değiştirilmesi gereken maddeler varmış gibi bir anlam taşıyor, ilk akılda bıraktığı etkinin tam tersine.

Güzel bir slogan var: “Yetmez ama Evet” diye. Güzel ama olguyu tam olarak açıklamaktan uzak, olguyu gölgeliyor. Yapılan değişikliklerin hepsi iyi ama daha değiştirilmesi gereken maddeler varmış gibi bir anlam taşıyor, ilk akılda bıraktığı etkinin tam tersine. Oradaki “ama” zayıflatmıyor aslında içeriği, güçlendiriyor. Peki gerçekten hepsi iyi mi? Üstüne “yetmez, daha! daha! diyecek bir çizgiye mi sahip? O şekilde düşünmek zorundasınız. “Bu değişikliklerin içinde bizi geriye götürecek maddeler de var” diye düşünüp, o maddelere hayır diyelim, “yetmez ama evet”lere evet diyelim? deseniz olmuyor. Ya hepsine evet diyeceğiz, ya da bir kaç iyi maddeye de evet diyemeyeceğiz.

O zaman bir bakalım acaba şimdiye kadar, Yetmeyen Ne? Nelere Evet?

Ergenekon’un içinden çıkılamaz bir çorbaya çevrilmesine ve derin devletin bu şekilde perdelenecek olmasına; Yetmez ama Evet!

Mümkün olan her yere, doğanın “d”sini düşünmeden hidroelektrik santraller yapılmasına; Yetmez ama Evet!

Seçimle gelenin her konuya hakim olmasının, tüm kuvvetleri belirleyecek olmasının adının demokrasi olmasına; Yetmez ama Evet!

Toplumsal mutabakat ya da toplumsal bir tartışma olmadan tek partinin Anayasa’yı değiştirmesine Dünya’da başka örneği olmamasına rağmen; Yetmez ama Evet!

Nükleer Santral’in yıllardır süren muhalefete rağmen kurulacak olmasına, bir diğerinin de yolda olmasına; Yetmez ama Evet!

Hrant Dink cinayetinin sorumlularına, ortada olmalarına rağmen dokunulamamasına, cinayetin bir boyutunu ortaya koyan gazetecilere cinayetten daha fazla ceza istenmesine; Yetmez ama Evet!

İşsizlik oranının sürekli düşmesine rağmen, işsiz sayısının artmasına; Yetmez ama Evet!

Rekor büyümeye rağmen, görünen büyümenin sadece yoksullukta olmasına; Yetmez ama Evet!

Tekel İşçileri’nin direndiği 4/C’nin ve benzeri kölelik düzenlemelerinin yaygınlaşmasına, iş güvencesi olmadan çalışabilmenin bile nimet olmasına; Yetmez ama Evet!

Yıllardır ortaya çıkan yolsuzlukların üzerine gidilmemesine, sıvı yumurta yüklü gemiciklere; Yetmez ama Evet!

Silahla çözülemeyeceği her geçen gün ortada olan Kürt Sorunu’na; demokrasi dedikten sonra durup durup çözüm diye paramiliter gücün gösterilmesine; Yetmez ama Evet!

Halkın oylarıyla seçilen belediye başkanlarının tutuklanmasına, tutuklu kişilerin kelepçeli fotoğraflarının servis edilmesine; Yetmez ama Evet!

Ulaşıma çözüm olarak daha çok karayolu, daha çok karayolu demeye; Yetmez ama Evet!

Pitbull cinsi köpeklerden başlayarak bir canlı türünü yok etmeye, insan dışında her canlıya ülkeyi zehir etmeye; Yetmez ama Evet!

İnternet sansürüne ve bu sansürü artık Diyanet’in ve polisin yapabilecek olmasına; Yetmez ama Evet!

12 Eylül Anayasası’nın bugüne kadar 15 kere değiştirilmesine ve bu değişikliklerin 7 tanesinin de AKP tarafından yapılmasına rağmen, yeni bir Anayasa yapılmasına hala sıra gelmemesine, bu değişikliğin ilk diye sunulmasına; Yetmez ama Evet!

YÖK’ün ve benzeri kurulların daha önce şikayet edilen özelliklerinin farklı ellerde aynen devam ettirilmesine, silahlara karşı muhalefetin silah ele geçinceye kadar olmasına; Yetmez ama Evet!

53 bin civarında engelli kadrosunun kamuda boş beklemesine rağmen, ayrımcılığın Anayasa değişikliği ile giderilecek olacağını düşünmeye; Yetmez ama Evet!

GDO tekelleri ülkeye girsin diye defalarca değiştirilen yönetmeliklere; Yetmez ama Evet!

3. Köprüye, yetmezse 4. Köprüye, yetmezse 5. Köprüye……. ; Yetmez ama Evet!

Maden arama, çıkarma adıyla doğanın tahrip edilmesine, insan yaşamının zarar görmesine; Yetmez ama Evet!

%10’luk seçim barajının “ama ya tek başına iktidara gelemezsek?” diyerek korunmasına; Yetmez ama Evet!

Dokunulmazlıkların, düşünce özgürlüğünü koruyaracak şekilde sınırlandırılmamasına; Yetmez ama Evet!

Kentsel dönüşüm adıyla kentin yoksul kesimlerinin zenginler için steril hale getirilmesine ve bunun önündeki engellerin kaldırılmasına; Yetmez ama Evet!

İletişimin her türlüsünün dinlenmesine ya da halkın “dinleniyormuş” gibi kendi kendisinin gardiyanı olmasına; Yetmez ama Evet!

Tersanelerde, madenlerde, fabrikalarda, kot kumlama tezgahlarında işçilerin ölmesine, bir türlü önlem alınamamasına; Yetmez ama Evet!

Çocukların yaşlarını kaç kere katlayan cezalar almasına; Yetmez ama Evet!

Hasankeyf’in sular altında kalmasına, karşı çıkanların hain ilan edilmesine; Yetmez ama Evet!

Allah’ın Efe Boz’a uzun ömür biçmemesi yüzünden, kafasına düşen lavabonun hiç sorumlusu olmamasına; Yetmez ama Evet!

Tüm bunların baş sorumlularının demokrasinin yıldızı olarak ortaya konmasına ve bu zihniyetin daha da sınır tanımaz olmasına; Yetmez ama Evet!


Koray Doğan Urbarlı

19.07.2010

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
20 Temmuz 2010 07:18

Bekir ersin

Merhaba,
Yazıyı okurken birden kafam karıştı, yazının bir AKP eleştirisi olmasından dolayı acaba referandumun konusunu mu karıştırıyorum dedim. Biz yanlış biliyoruz referandumda anayasa değişiklikleri değil, AKP'nin politikaları oylanıyormuş sandım bir anda. Koray'ın da yazdığı gibi AKP'nin birçok uygulamasının eleştiriyi hatta karşı duruşu hak ettiğini ben de düşünüyorum. Ancak söz konusu referandum AKP'nin politikalarını oylamak için yapılmıyor. Bugüne kadar anayasada çok sayıda değişiklik yapılmış olmasına rağmen bu sefer şimdiye kadar hiç dokunulamamış olan bazı maddelere giriliyor. Bu maddeler o kadar önemli ki son birkaç yıldır çok belirgin hale gelen, seçilmiş meclisin yasa yapamaz hale gelmesine sebep olan, halkın söz sahibi değilde onun da üzerinde bir başka merciin devletin sahibi olduğunu(ki marksistler her zaman bunu söylerler-ama burdaki sahiplik başka) garanti altına alan, 60 darbesinden beri var olan, halka güvenmeyenlerin halka rağmen iktidarlarını devam ettirmelerini sağlayan maddeler bunlar. Zaten bu kadar tartışmaya da sebep olan maddeler bunlar. O üç maddeyi dışarda bırakırsanız neredeyse bütün partiler değişiklikleri onaylıyor. Bu kadar fırtına o üç madde etrafında kopuyor.
İster beğenelim ister beğenmeyelim meclisin yasa yapma hakkını askeri vesayete karşı sonuna kadar savunmak çok önemlidir.Yapılacak bu değişikliklerle yıllardır her demokrasi mücadelesinde karşımızda duran vesayetçi anlayış önemli bir yara alacaktır. Ancak tabii ki yetmez. Ama EVET.
Daha demokratik, vesayetçilerin elinin değmediği yeni bir anayasa için bu adım çok önemli. Bu referandumdan EVET çıkmadan bu ülkede yeni bir anayasa yapılması mümkün olamayacaktır.
Bu arada İsmail Hakkı Beyin dediği gibi hayır diyenlerin halk ile bağları kopacaktır. Hayırcılar kimin yanında durduğuna bir kere daha bakmalılar.

20 Temmuz 2010 07:02

erna

sayın urbarlı
yazınızı okudum ama dediginiz sorunlar son yıllarda ortaya çıkan akp ile gelişen işler diil ben zaten saydıgınız durumların içinde dogdum yaşıyorum tansunnun yaptıklarını tayyip devam ettiriyo demirel de ecevitte aynı işlerin devamcısıydılar
akp nin yaptıgı tek fark askeri anayasada yaptıgı degişiklikler tüm halka eşit ve özgürlükçü demokratik yasalar getirmiyo dogru anladıgım kadarıyla ölee bi niyeti de yok ama en azından askeri darbe yapanların KENAN EVRENnin ve tayfasının yargılanmasının önünü bile açma olasılıgı bence yeterli yapılacak olan refarendumda önerilen degişiklik paketi hak ve özgürlükler için YETMEZ AMA EVET
19 Temmuz 2010 21:56

İSMAİL HAKKI ATILGAN

Sayın URBARLI !

Bence bu refendumda oylanacak olan 'yetmez ama EVET' değil. Yani EVET demenin gerekcesini aramıyorum ben. Hayır diyenin neye hayır dediğini öğreneyim'ki belki bende hayır derim , inanmam lazım.

Hoş yazdıklarınız bir yerde HAYIR a gerekce gibi görünsede, EVET ve HAYIR demeyi biraz sulandırmıyor mu? Açıkca seçim zamanındaki propaganda söylemleri tüketiliyor. Bir yıl sonrada seçim var o zaman ne diyeceğiz bu millete?

EVET demenin gerekcesi ne sokak köpeklerinin sorunu, ne 4C sorunu ne de, taş atan çocuklar sorunu. Hatta madenlerdeki göçüklerin, tersanelerdeki kazaların veya doğanın tahribatının sorunu hiç değil.

Bence EVET demenin sorunu,elit brokratik oligarşinin devamının mı, yoksa gerçek anlamda demokrasiye geçişin sorunu mu? Ben evet dersem çoğunluk evet derse vesayetci devletci yapı yerine vatandaşın bireysel haklarının gelişebilme olanağı olacak olan yapı gelecektir. Yargı komedisi, gerçek anlamda hukukun üstünlüğüne kavuşarak yapının değişimi sağlanacaktır. Açıkca milletin devlet için var olacağı değil, devletin millet, halk, birey için var olacağı bir sistem yerleşecektir.

Hayır dersem, herkes HAYIR derse değişen birşey olmuyacak, vesayet rejimi daha da baskıcı bir şekilde güçlenecektir.

Sizin örneklemelerinizden bu düşünceler oluşmuyor mu sayın Urbarlı.

Saydığınız gerkçelerin hepsi doğru, hepsi çözülmesi gereken sorunlar, ama bu iktidar değişikliği ve yeni yönetim anlayışıyla çözülecek sorunlar. Bunları genel seçim havasında AKP karşıtlığı olarak getirir bir de başarılırsa AKP iktidardan düşmiyecek ki...

Söylediklerinizi derinlemesine düşündüm. Geçmişte de daha gaddar bir şekilde bu sorunların hepsi vardı.
Taaa 1973 lerden beri vardı. 1993 den sonra daha da şiddetli sömürülür ve peşkeş çekilirken herşey, bugün savunulmağa çalışılan faşist darbe anayasasının hukukuyla gerçekleştirildi.

HAYIR demenin gerekçesini açıklamak gerçekten zor. Vatandaş iletişimin gelişmesi ile yaşadıklarını bağdaştırıyor kararını veriyor. Eskisi gibi siyasi demogojilerle karar vermiyor artık.

Konuyu bu yönüylede tartışmaya açtığınız için teşekkür ederim.

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.