Kütahya'daki gümüş madeni benzerleriyle yaşamımızı tehdit etmeye devam ediyor
09 Mayıs 2011 19:04
Kütayha’da şehir merkezine 34 km. mesafede bulunan ETİ Gümüş A.Ş.'ye ait gümüş madeni tesisinde yer alan, yüzölçümü 110 hektar olan ve 25 milyon ton kapasiteli atık barajının setlerinden biri çökerek, havuzda bulunan siyanürlü su taşmıştır. Bölge şu anda siyanürlü atığın yaratacağı bir çevre felaketi ile karşı karşıyadır. Konu ile ilgili olarak Ege Çevre Platformu (EGEÇEP) açıklama yaptı…
Açıklama şöyle:
Kütayha’da şehir merkezine 34 km. mesafede bulunan ETİ Gümüş A.Ş.'ye ait gümüş madeni tesisinde yer alan, yüzölçümü 110 hektar olan ve 25 milyon ton kapasiteli atık barajının setlerinden biri çökmüş, havuzda bulunan siyanürlü su taşmıştır. Bölge şu anda siyanürlü atığın yaratacağı bir çevre felaketi ile karşı karşıyadır. Kabul edilebilir hiçbir yanı olmayan kazanın sonuçları, bölgede yer altı ve yüzeysel sulardan tarım alanlarına kadar tüm yaşamı, çevre ve halk sağlığını tehdit etmektedir. 24 yıldır faaliyette olan tesis özelleştirilmiş, üretim kapasitesi plansız bir şekilde artırılarak atık barajlarının yük yoğunluğu da artmıştır. Hangi plan ve proje kapsamında yapıldığı bilinmeyen atık barajlarının da bu süreçte büyütüldüğü bilinmektedir.
Siyanür dünya üzerindeki en zehirli bileşiklerden biridir. Az miktarları dahi insan ve diğer canlı türleri için zehirlidir. Serbest siyanür, beslenme zincirinde yukarı doğru biriktirilmez ya da ağır metaller gibi kalıcı değildir. Zehirli etkisi anlık ve akuttur. Bu nedenle bir maden kazasından sonra ne miktarda ve hangi tip siyanürün doğaya yayıldığını analiz etmek güçtür. Altın ve gümüş madenciliğinde kullanılan serbest siyanür en zehirli siyanür formudur. Meta-siyanür bileşikleri ve bunların yıkım ürünleri, her ne kadar serbest siyanürden daha az zehirli olsa da, doğada kalıcı olabilir. Bu kalıcı yıkım ürünleri serbest siyanürün anlık zehirli etkisine ek olarak uzun dönem etkiler yaratır.
Dolayısıyla miktarı ve yayılma oranı ile ilgili hiçbir bilimsel bilgiye sahip olmadığımız siyanür ve belirsizliklerle dolu kazanın sonuçları siyasilerin ve yetkililerin açıklamalarına bakılırsa daha da büyüyecek gibi görünmektedir. Bir an önce gerekli önlemler alınmazsa tesis yakınındaki yerleşim yerleri, yer altı suları, Sakarya nehri su havzası, flora ve fauna, tarım arazileri ile büyük bir çevre felaketinin eşiğinde olduğumuzu söylemek uzak bir ihtimal değildir. Sermayenin çevre ve halk sağılığını hiçe saymakta sınır tanımadığı küresel kapitalizmin sonuçları, çevre felaketlerinin de sınır tanımadığını bir kez daha göstermiştir. Bu noktada, “yağmur yağar atık havuzu taşarsa” diye korkuyla isyan eden halka “Yağmurun yağacağını Allah bilir” diye açıklamalar yapan Kütahya Valisi Kenan Çiftçi’yi, riskin boyutları tartışmasız olan tesisle ilgili Vali’ye “en ufak bir risk gördüğümüzde planladığımız önlemleri devreye alacağız” diye talimat veren Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nu ciddiyete ve göreve davet ediyoruz.
Bu kaza ilk değildir, son da olmayacaktır. Filipinlerden Macaristan’a, Romanya’dan Brezilya’ya dünyanın pek çok bölgesi benzer kaza örnekleriyle doludur. Diğer tarafta ise; Bergama’dan Erzincan’a ülkemizin dört bir yanını altın ve gümüş madenciliği için delik deşik ederek sürdürülen madencilik politikaları ve hukuk tanımazlık durmaktadır. Kütahya’daki maden tesisinde ve diğer atık ünitelerinde yapılan kapasite artırımları sonucu yüz yüze kaldığımız felaketin başta Bergama’da olmak üzere diğer maden tesislerinde yaşanacak muhtemel felaketlerin habercisi olduğu bilinmelidir. Kamuoyunca yakından bilinen Bergama’da hukuksuz bir şekilde sürdürülen KAPASİTE ARTIRIMLARINA yönelik dava süreçleri halen devam etmektedir. Yine benzer şekilde, 11 Mart 2011 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Koza Altın İşletmeleri A.Ş.’ye İzmir-Dikili civarında kurulması planlanan “Çukuralan Altın Madeni İşletmesi İKİNCİ KAPASİTE ARTIRIMI Projesi” ile ilgili olarak ÇED Olumlu raporu verilmiştir. Bu konuda da kapasite artırımına yönelik yürütmenin durdurulması talebi ile önümüzdeki günlerde EGEÇEP ve meslek odaları tarafından dava açılacaktır.
Hükümeti hukuksuzluğun arkasına sığınarak sürdürmeye çalıştığı altın ve gümüş madenciliği ısrarından ve yağma ve talan politikalarından vazgeçmeye çağırıyor, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri öncesi tüm siyasileri bir kez daha uyarıyoruz.
Burçak KARAMAN UYSAL
EGEÇEP Dönem Sözcüsü