Þiirime, öyküme, romanýma dokunma!
24 Þubat 2013 17:15 / 1704 kez okundu!
Okullarýmýzda Türkçe ve Edebiyat derslerinde müfredata göre "yer alan/yer almasý gereken/yer almamasý gereken" þair ve yazarlar-yapýtlar-metinler tartýþmalarý bildik bileli sürer gider ve bunlar her dönemde deðiþikliklere uðrar durur. Ama son zamanlarda, bu tartýþmalara yeni bir baþlýk eklendi ve örnekleri hýzla artýyor: Türü ne olursa olsun, edebi metinlere yapýlan "yönetimin görüþ ve eðilimlerine uygun müdahaleler!"...
Bu uygulamaya son eklenen örneklerden biri þu:
Melih Cevdet Anday'ýn "Rahatý Kaçan Aðaç" adlý þiiri, M.E.B. tarafýndan 9. Sýnýflar için Türkçe kitabýna alýndý.
Ancaaakk...
Þiirin ilk dörtlüðü aslýnda þöyle:
"Tanýdýðým bir aðaç var
Etlik baðlarýna yakýn
Saadetin adýný bile duymamýþ
Tanrýnýn iþine bakýn..."
Oysa ders kitabýna ancak "ufak bir düzeltme" ile girebildi bu þiir:
Bu dörtlüðün son dizesi "Tanrýnýn iþine bakýn..." yerine "Allah'ýn iþine bakýn..." olduktan sonra...
Týpký, 12. sýnýflar için Türkçe Edebiyat kitabýna giren, Edip Cansever'in "Masa da Masaymýþ Ha" adlý þiiri gibi... Yani:
".....
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanýndaydý gökyüzü yanýnda
Uzandý masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranýn dökülüþünü koydu
Uykusunu koydu uyanýklýðýný koydu
Tokluðunu açlýðýný koydu.
...."
bölümünden
"Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranýn dökülüþünü koydu"
dizeleri çýkartýldýktan sonra...
Bunlar, son zamanlarda sýkça karþýlaþýr olduðumuz örneklerden ilk akla geliverenler... Tümden yasaklanan kitaplarý saymýyoruz bile...
Edebiyatýn hangi türünde olursa olsun, yazalým-yazmayalým, hepimizi çok yakýndan ilgilendiren vahim geliþmeler bunlar. Geleceðimizi ciddi biçimde tehdit eden fütursuzluklar...
Ýster Edebiyat alanýnda olsun, isterse sanatýn herhangi bir dalý, her yaratýcý-sanatçý için her bir yapýtý çocuðu gibidir, ruhunu katarak, duygularýný yoðurarak, yaþamýný akýtarak yarattýðý çocuklarý...
Kaldý ki yasalar da "Eser Sahibi" gibi bir taným kullanarak sanatçýnýn yapýtý üzerindeki haklarýný tanýmýþ, güvence altýna almýþtýr. Ama öyle bir ülkede ve öyle bir zamanda yaþýyoruz ki hepsi gözardý edilebiliyor, giderek yok sayýlabiliyor. Hem de açýkça, hiç sakýnmadan.
Bu ülkenin kültürüne, diline, bu alanda üretilmiþ bütün yapýtlara, dolayýsýyla çocuklarýna býrakacaðý zengin kültür mirasýna, geleceðine sahip çýkma niyetinde olan yurttaþlarýna, yani bizlere, öncelikle bu gidiþe karþý sesimizi yükseltmek, itirazýmýzý haykýrmak düþüyor.
Cemal Süreya, 1989 yýlýnda yayýnlanan "Hükümet" adlý þiirinde þöyle diyor:
"Bu hükümet
Pir Sultan'a pasaport vermiyor,
Onu anladýk.
Yunus Emre'ye de
Basýn kartý vermiyor,
Onu da anladýk.
Ama bu hükümet
Ferman çýkarmýþ
Karacaoðlan'ý
Otobüse bindirtmiyor."
Aradan çeyrek asýr gibi bir zaman geçmiþ, ve deðiþen pek bir þey yok. Ne dersiniz, çok mu sustuk? Çok mu tekrar ettik, "Beni ilgilendirmez," cümlesini?
Ve haydi, gelin bir imza da biz atalým ve görelim bakalým, bu konuda gelecek kaygýsý taþýyan kaç kiþiyiz:
http://imza.la/siirimedokunma
Lâle DÝLLÝGÝL
23.02.2013
Son Güncelleme Tarihi: 24 Þubat 2013 18:45