Antika ayakkabý
05 Mayýs 2012 22:00 / 1845 kez okundu!
(Cüneyt Süavi’den ilaveli alýntý)
Ayakkabýcý, yeni getirdiði ayakkabýlarý vitrine yerleþtirirken, sokaktaki çocuk onu seyrediyordu. Okullar kapanmak üzere olduðundan, spor ayakkabýlarýna raðbet fazlaydý. Gerçi mallarý lüks sayýlmazdý ama, küçük bir dükkan için yeterliydi. Onlarýn en güzellerini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doðru biraz daha yaklaþtý. O da ne, çocuk bir koltuk deðneði kullanmaktaydý. Hem de güçlükle…
Adam ona bir kez daha göz attý. Üstündeki pantolonun sol kýsmý boþluktaydý., Yani çocuðun sol ayaðý yoktu. Onun baktýðý ayakkabýlar, sanki çocuðu kendinden geçirmiþti… Çocuk, bir müddet öyle durdu ve daldýðý hülyadan çýkýnca yoluna devam etmek istedi. O zaman dükkan sahibi, dükkandan dýþarý fýrlayýp, giden çocuða:
“Heyy küçük, küçüüük…!” diye seslendi.
“Sen gerçekten ayakkabý almayý düþünüyor musun? Bu seneki modeller bir harika…!” Çocuk, gözlerinde sevgi, þefkat ve samimiyet ifadeleri taþýyan adama dönerek;
“Gerçekten bunlar çok güzel ayakkabýlar..! diye tebessüm etti. “Ama benim bir bacaðým doðuþtan eksik.”
Adam, “ Bence önemli deðil” diyerek karþýlýk verdi.
“ Bu dünyada her þeyiyle tam olan insan yok ki..! Kiminin eli, kiminin bacaðý, kiminin gözü, kiminin de aklý, kiminin de vicdaný yoktur… !”
Küçük çocuk duyduklarý karþýsýnda bir þey söyleyemedi… Adam sözlerinin etkisini görünce konuþmasýný sürdürdü.
“Keþke vicdanýmýz eksik olacaðýna, ayaklarýmýz eksik olsa…!” Çocuðun kafasý iyice karýþmýþtý. Adama doðru yaklaþýp “ Yavaþça “Anlayamadým amca” dedi. “Neden öyle olsun ki…” Adam; “Çok basit” dedi. “ Eðer bir insanda vicdan yoksa, ondan her türlü kötülüðü bekleyebiliriz.
O insanda cennete girme arzusu olmaz. Ama bir insanýn ayaklarý yok da, güzel bir vicdaný varsa ne mutlu. Problem deðil güzel ahlakla cennete girersek zaten orada tüm organlarýmýz tamamlanmýþ olacak. Hatta sakat insanlarýn, saðlamlara oranla daha fazla mükafat göreceklerini Peygamber efendimiz bize müjdeliyor.”
Küçük çocuk bir kez daha tebessüm etti. O güne kadar çektiði acýlarý hafiflemiþ gibiydi. Adam vitrini iþaret ederek;
“Baktýðýn ayakkabý sana da ne güzel yakýþýr, bir kere denemek ister misin*” dedi.
Çocuk mahzun, baþýný iki yana sallayýp,
“Etiketinde fiyatý 30 lira yazýyor. Almam mümkün deðil ki..!” dedi .
“ Adam, sorun deðil caným, dedi. “Ýndirim sezonunu senin için biraz öne alýrýz . O zaman fiyatý 20 liraya düþer. Zaten sen de bir tekini alacaksýn. O da 10 lira eder.”
Çocuk biraz düþünüp, “Ama ayakkabýnýn teki kalýr. Onu kim alýr ki…! deyince adam; güldü;
“ Amma yaptýn haa “ dedi. “ Onu da sað ayaðý eksik olan birine satarým olur biter” dedi.
Adam ne güzel konuþuyordu. Çocuðun buna aklý yatmýþtý ama parasý, ama parasý yoktu…
Adam devamla “Sen öðrencisin deðil mi ? diye sordu.
“Ýkiye gidiyorum, amca “ dedi çocuk. “Üçe geçtim sayýlýr.”
“ Tamam iþte, tamam… 5 lira da öðrenci indirimi yapsak geri kalýr 5 lira. O da zaten pazarlýk payý olur… Hiç iþi uzamayalým. Bu durumda ayakkabý senin olur… Ayakkabýyý sana sattým gitti…!
Ayakkabýcý, çocuðun þaþkýn bakýþlarý arasýnda dükkana girdi, rafta duran çocuðun o çok beðendiði ayakkabýyý vitrinden çýkardý. Ýçerde ayný ayakkabýdan kaç tane olduðu halde o, bilhassa vitrindeki ayakkabýyý çýkarttý. Ýçerden getirdiði tabureye çocuðu oturttu. Ayakkabýyý bir güzel giydirdi… “Hadi güle, güle eskit. Ayaðýna da pek yakýþtý hani” dedi.
Çocuðun ayaðýndan çýkan eski ayakkabýyý eline alarak;
“Benim satýþým bitti. Þimdi sýra sen de. Eðer sen de bana bu eski ayakkabýyý satarsan çok memnun olurum" dedi.
Çocuk þaþkýn, çocuk coþkun, kekeledi…
“Þaka mý yapýyorsun amca” dedi. “Onun tabaný delinmek üzere, o eski bir ayakkabý hiç para eder mi ? onu kim ne yapsýn?” deyince adam;
“Yapma be arkadaþ, hani sen de pek cahil kalmýþsýn… Senin antika eþyalardan haberin yok galiba… Bir antika eþya ne kadar eski ise o kadar da kýymetlidir…! Senin bu ayakkabýn bence 30-40 lira eder. Eðer satarsan bunu 30 liraya alýyorum” dedi….
Her insanýn kendini keþfettiði anlar vardýr ya… Çocuk bir þoktan çýkýp bir diðerine giriyordu. Bu rüya olmalýydý. Ancak rüyalarda insanlar böyle þeyler görür yaþarlardý…
Çocuk ne diyeceðini bilemez haldeyken, adamýn eline tutuþturduðu kaðýt paralardan 10 lirayý geri vererek.
“20 lira yeter, 20 lira yeter amca.
Hani sen indirim mevsimini baþlattýn ya, bu benden indirim olsun olmaz mý” dedi.
Adam onu kýrmayýp 10 lirayý aldý, “Sen de hem asil hem de pek cömertmiþsin” dedi, çocuðun yanaðýna kocaman bir sevgi öpücüðü kondururken…
Heyecandan yerinde duramayan sadece çocuk deðildi. Yýllarýn adamý, böylesine yüreðini yerinden oynatan, içi içine sýðmaz halde, “ Eðer dükkandaki bütün mallarý satsaydým bu kadar mutlu olmazdým… Mutluluklarýn en yücesi baþkasýný mutlu ederek, mutlu olmak olsa gerek diye düþündü… !
Çocuk yeni ayakkabýsýyla tek ayaðýnýn üstünde yavaþça doðruldu. Sanki koltuk deðneðine ihtiyacý yokmuþ gibi duruyordu.
Asýl teþekkür, gözlerinden yayýlýyordu ama, “sað ol amca, çok sað ol, teþekkür ederim. Allah razý olsun” dedi.
Uçarcasýna giderken; “Babam haklýymýþ, bir ayaðým olmadýðý için üzülmeme hiç gerek yokmuþ …!
Ya amcanýn dediði gibi vicdaným olmasaydý benim halim ne olurdu…?
Ben de ona 10 lira indirim yaptým ya…!
Babam benimle nasýl da gurur duyacak…!”
Çocuðun arkasýndan bakan adam; mutluluk gözyaþlarý içinde mýrýldandý…!
- Her rüzgar savuracak bir toz bulur,
- Her hayat yaþanacak bir can bulur,
- Her umut gerçekleþecek bir düþ bulur,
- Bulunmayacak tek þey senin benzerindir a caným, senin benzerin…!
ANTÝKA AYAKKABI YORUMU
Bir harf, bir cümle, veya bir kelime;
amaç gönüllere girebilme.
Dinlerken dinlendirme,
duyunca düþündürme,
düþününce yapma.
Ve yaptýðýyla kendini Allah cc. ye yakýn hissederek mutlu olma.
Hepsi bu, hayat bu, yaþam bu.
Dolayýsýyla ne iþ yaparsak yapalým,
bunlar temel ilke olmalýdýr
Ýlkesi olmayan insanlar ilkel yaþamaya mahkûmdur.
ilkelerin temelinde; Ruh, vücut ve iþ disiplini yatar.
Ruhunu disipline edemeyenler, vücutlarýný;
vücutlarýný disipline edemeyenler, iþlerini;
iþlerini disipline edemeyenler de hayatlarýný disipline edemezler. Zira hiç bir baþarý ve mutluluðun arkasýnda mazeret ve bahaneye yer yoktur.
Unutmayalým ki; deðerini yükseltenler, baþkalarýnýn deðerini yüksekte tutanlardýr.
Mahir EYÜBOÐLU
11.05.2012
Son Güncelleme Tarihi: 06 Mayýs 2012 23:38